Hoşçakal...
Yürüyüşlerin sıklaştığı sokaktayım şimdi.Her yer karanlık ,sessiz , basık bir hava var içeride.Nefes almakta zorlanıyorum.Kulaklarımın tek yapabildiği şey dinlemek ;uzaklarda olmasını istediğim büyük va(a)dinin sesini.Kendimi bir an bataklıkta hissediyorum ; çırpındıkça batmaktan korkuyorum.Şimdi koca bir okyanustayım ; sakin olamazsam biliyorum ki sonuç değişmeyecek."Benimle oyun mu oynuyor" diye düşünüyorum.Ancak kafam o kadar karışık ki ne düşündüğümü bile unutuyorum."Ah...şimdi yanında olsaydı ne yapman gerektiğini söylerdi." diyor derinlerden gelen bir ses...
Yine karanlık...Yine karanlık...Beklenenin asla olmayacağını bilerek gitmek nasıldır bilirmisin?Zorunda olmayıp da yine de doğru yolu seçmek....? Peki ya gittiğin yoldan bihaber olmak?
Zaman ne de çabuk geçiyor , tıpkı oyun oynayışlarımızdaki gibi ;billirim hatırlamazsın...Zaten sen o günlerden men edilmiş gibi kaçıyorsun yıllardır.Ben sakladıkça zamanı ve seni , kalbimden çıkmak için oluşturduğun çatlaktan bir tek sen çıkmıyorsun!...
Geçen günlerden bir gün bile kaybettiremedi sensizliği bana.Kendime kağıtlardan bir duvar yaptım şimdi.Ne kimse girsin ne de çıkabilsin diye...Bilirsin dalğınlığım tek bir an değil , sensizlikle beraber her andan daha da var...
Buğulanan bir tek gözlerim değil anlaşılan ; şimdi aylar , şimdi yıllar , şimdi anlar da buğulanmış...Kararan bir tek kalbim değil ; şimdi haller ,şimdi benler ,şimdi bizler de kararmış...
Hoşçakal demem, diyemem.Hem kal , hem kalma , pek yakınımda da bulunma...
H.Cemre YAVUZ