Hüznün Çiçekleri

Hep erteleriz yaşamı,aslında yaşam anlardan ibaret değil midir?
Mutluluklar anlıktır,sevinçler anlık ve anlardır yaşamı yaşam yapan.
Oysa biz hep erteler,hep erteleriz en güzel anları bir başka zamana...
Bir başka zaman bir kaçıştır aslında,ardına sığınılan bir mazeret.
Cesaretsizliğimizin,boşvermişliğimizin masumane mazereti...

Merdivenleri çıkarız soluksuz ve o merdivenler hiç bitmez,her istasyonda mola verir sonra bir dahaki istasyona,hiç sonu gelmez istasyonların ve ertelenir mutluluklar..

Ertelenir bir çiçekten alınacak o muhteşem koku,yalınayak yürümek çimlerin üzerinde ertelenir,ertelenir elini tutarak dolaşmak kırlarda sevgiliyle,ertelenir sevgilinin gözlerinin içine bakarak şarkılar söylemek makamlı makamsız.

Yürümek yağmur altında şemsiye almadan,
ertelenir güneşin doğuşunu izlemek seher güzelliğinde,
sabahın sessizliğinin muhteşem sesini dinlemek,
ertelenir taze ekmek peynir alıp yemek deniz kenarında, oturup,gözgöze içiçe sevgiliyle ertelenir seni seviyorum,çok seviyorum demek gözlerini kaçırmadan sevgiliden...

Sonra geriye dönüp baktığımızda ıskalanmış,hep ertelenen koca bir yaşam geçmiş,
dopdolu koşuşturmacalar,bomboş yaşanmamışlıklar.
Dönmek istersin geriye dönemezsin...
Sevdiğini söylemek istediğin,sevdiğini söyleyeceğin sevgili yoktur artık yanında.
Ardına bakmadan bırakıp gittiğin yerlerde kalmıştır,
yakalamak istersin yetişemezsin,herşeyi yeniden yaşamak istersin başaramazsın.

İçindeki yaşanmamışlıklar sarar her yerini ve hüznün çiçekleri açar ruhunda....

MıSRa
2005 ocak

15 Mayıs 2011 1-2 dakika 2 denemesi var.
Yorumlar