İçimden Yüzlerine Karşı

Sıradan bir günde, kalabalık bir caddede, öğle sıcağında sallana sallana yürüyordum. Karşıdan gayet laubali bir şekilde iki genç kız, ellerinde de sigara tüttüre tüttüre bana doğu geliyorlardı... Ha bir de pantolonları yırtılmış, aslında yırtılmamış da modaymış sonradan öğrendiğime göre. Bir kızdım bir sinirlendim, onların o halini görünce, küfürde ettim. Ama içimden yüzlerine karşı... Ne yapayım elimden başka bir şey gelmiyordu o anda...









Daha değişik sıradan sayılan başka bir günde, evimin olduğu yerden minibüse binmiştim. Konuşma aksanı da bozuk bir adam, cep telefonu ile bağıra çağıra konuşuyordu. Ben de dahil arabada ki herkes rahatsız olmuştu. Cinlerim tepeme çıktı, sinirlendim, yüzüm gerildi, dişlerimi birbirine kenetlemeye başladım. Bir elim ile öbür elimi ovuşturur oldum. Sonra ''Hay ben senin yedi sülaleni diye sayacaktım ki, boş veeer Ahmet dedim dalaşma bu kıro ile neme lazım itin teki gibi.'' bastım kalayı yine içimden yüzüne karşı...









Geçenlerde bayram günü televizyonda haberleri izliyorum. Peş peşe ülkenin her yerinden trafik kazaları haberleri geliyor. Bu ülke bu trafik kazalarına, bu dikkatsiz sürücülere ne zaman dur diyecek. Ne zaman bizim kamyon şoförlerimiz, otobüs şoförlerimiz ya da binek arabası kullanan şoförlerimiz akıllanacak da doğru düzgün araba kullanacaklar ve ölüm ile sonuçlanan kazalara sebebiyet vermeyecekler bundan sonra. Bütün dikkatsiz şoförlere, alkol alıp da araba kullanmaya kalkan şoförlere, taşıdığı yolcuların hayatını hiçe sayan şoförlere, hem de sunturlu sunturlu küfür ediyorum, ama yine içimden yüzlerine karşı... Dışımdan da edebilirim aslında onlar hak ediyorlar hem içimden hem de dışımdan bu küfürleri...









Geçen senelerde futbol maçına çok giderdim. Bazen basket maçlarına gittiğimde olurdu. Ve tabi çirkin tezahürattan hakem kardeşlerimiz her zaman nasibini alırdı, o kötü sözlerle hiç hakları olmadığı halde o yakıştırmayı seyirciler hep yapardı, her zaman o kötü tezahüratı haksız bulur ve çirkin bir söylem olduğunu aklımdan geçirip dururdum. O söylenenlerin hepsi sizsiniz aslında diye bangır bangır bağırıyorum. Duyuyorlar mı? Hiç sanmıyorum çünkü içimden yüzlerine karşı haykırıyorum. İşte bu da benim protesto şeklim...









Epey zaman önce, bir kış günü karlı buzlu bir havada taksi çevirdim. Gideceğim yeri taksiciye söyledikten sonra, taksici hareket etti... Tandoğan yakınlarına gelince arabada ben olduğumu da unutup kaldırım kenarında duran bir bayanın özellikle yanından hızlı geçerek üstünü çamura buladı. Sinirlendim, kızdım küfrettim, hatta o anda ağzını burnunu kırmak geldi içimden. Tabi anladınız yine küfürlerim, kötü sözlerim içimden yüzüne karşı şoför kardeşin...









Biliyorsunuz terör örgütünün piçleri azdı son zamanlarda. Askerlerimize ve polislerimize saldırılar düzenliyorlar. Bu alçaklıkların hesabını mutlaka soracağız. Ve küfrediyorum tabi ki hem terör örgütüne hem de açıktan ya da gizlice destek verenlere lakin bu sefer içimden değil dışımdan, yüreğimden, benliğimden hem de yüzlerine karşı alçakların, kahpelerin ve kalleşlerin.









Aslında atalar sözüdür bilirsiniz. ''Haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır.'' derler. Bazen de seslerimizi çıkartmak ve yükseltmek lazım. Söz gümüşse sükût altın ama her zaman her yerde susmak da haksızlığa çanak tutmak olacaktır. Hepinize en derin sevgi ve saygılar...

09 Eylül 2015 3-4 dakika 1377 denemesi var.
Yorumlar