İkinci Baharda Bir Gül Bahçesi

Bir beyaz güldür geçmiş; saf, berrak, temiz, lekesiz... Antika bir vazoya konmuş, özenle yerleştirilmiş, korumaya alınmış, sakınılmıştır gözlerden... Solmasın, diri kalsın, canlı görünsün, yaşasın istenir herşeye karşın. Su eklenir zaman zaman, antika oymaları silinir, parlatılır vazonun. Narindirler, dokunamazsınız korkudan. Yok olmasından çekinirsiniz kelebek misali.

Yaşar bu güller antika vazolarında ömrünüz oldukça. Renk katar hayatınıza. Sıkıntılarınızın başvuru kaynağıdırlar çok zaman. Kabaran ruhunuza ilaçtır hatta. Dertlere dalıp üşüyen yüreğinizin, buzla, karla kaplı gecelerinizin kardelenidirler. Umut olurlar size beyaz hayallerinizde.

Kitaplar arasında kurutulan bir sararmış güldür bazen de geçmiş. Açamazsınız kitabı korkudan. Sayfalara dokunuşların onları ufalamasından korkarsınız. Zindana mahkûm gibidirler. Varlıkları bilinen; ama sayfaların karanlığına gömülendirler artık. Sevgi ile sulanmadıklarından kurumuşturlar yüreğinizde. Yine de kıyamazsınız ufalanmalarına. Kalırlar öylesine anıların süsü olarak.

Vardır bu güller hep ve kütüphanenizin tozlu raflarındaki kitaplarınızın arasındadırlar ömrünüz oldukça... Hoş hayaller katarlar hayatınıza. Yine de ders verenidirler hayatınızın...

Dikenlerinin çokluğuna katlanamayıp, fırlatıp attığınız kan lekeli güllerdir bazen de geçmiş. Yağmurların akıntısında, çamurların arasında yok olup gitmişlerdir. Bazen parmaklarınızdaki diken izlerini görür hatırlarsınız ve hafif canınız acır anılarıyla. Sadece o kadar...

Yoktur bu güller artık; ama bazen acılar katarlar hayatınıza. Burkarlar yüreğinizi. Yine de yaşanmışlıklarıdır hayatınızın. Yaşamınızdan bir kesittirler acı ve kan hatırlatsa da.

Hayatınızın belli bir anından sonra bir gül bahçesine rastlarsınız aniden. Bir bütün görürsünüz bahçeyi. Beyazı, sarısı, kırmızısı, pembesiyle renk cümbüşüdürler içindeki güller. Sevdiğiniz tüm renkler sadece bu bahçede toplanmış ve tümleşmiştir gönlünüzde.

Sarhoş gibi girersiniz bahçeye. Okşarsınız teker teker. Sevdiğinizin ruhudur sanki okşadığınız. Sevdiğiniz kadındır artık bu bahçe. Toprağının mükemmelliğini, yapraklarının bakımlılığını, güllerinin anlamlılığını görür; sahiplenirsiniz bahçeyi ölene kadar.

Güllerin renkleri sevdiğinizin gözleridir artık. Derin, gizemli, anlamlı, sevgi dolu bakışları gözlerinizde hissedersiniz. Gözbebeklerinin büyüsüdür adeta tüm renkleri bahçenizin...

Güllerin canlılığı sevdiğinizin tenidir artık. Sabahları oluşan çiğ damlalarında sevdiğinizin tenindeki muhteşemliği görürsünüz. Sık sık koklar, sevdiğinizin tatlı kokusunu duyarsınız gül bahçenizde.

Güllerin goncaları sevdiğinizin dudaklarıdır artık. Eğilir, koklarken goncaların güzelliğine dayanamaz, buseler kondurursunuz. Sevdiğinizin dudaklarındaki tattır artık gül bahçeniz...

Antika vazoya koyduklarınız da, kitaplar arasında kuruttuklarınız da, kan lekeli olup çamurlarda kaybettikleriniz de çok ötelerdedir. Bilirsiniz ki bu bahçe temelli sizin parçanızdır. Bilirsiniz ki bu bahçede demlenir ruhunuz. Bilirsiniz ki bu bahçedir vazgeçilmeyeniniz. En önemlisi de, bu bahçedir artık yaşayamadıklarınızı size yaşatan ve hiç bir güzelliğini sizden esirgemeyen.

Geçmişin bitim noktasında başlayan ve tüm geleceğinizi kucaklayan bir bahçenin güllerinin tümüdür kısaca...

Ve artık bitmeyecek bir gerçektir...

Gelecektir...

Hayattır...

23 Haziran 2010 3-4 dakika 45 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (2)
  • 14 yıl önce

    Ne kadar korumaya alırsan al güller soluyor Ama ikinci baharda gelen güllerde solar mı bilmiyorum

    Ömür dediğimiz şu kısacık yaşam diliminde gülleriniz solmasın

    saygılar Turgay Bey

  • 14 yıl önce

    doğanın yaratılış fıtratında var ne yazık ki

    her gül solmaya mahkumdur ,

    mazinin tozlu raflarında birlikte yol aldık sayenizde

    insanı enginlere sürükleyen güzel bir yazıydı

    tebrikler dost kalem ellerin dert görmesin.