İklim Değişikliği ve Küresel Planların Perde Arkası
Son yıllarda küresel gündemi meşgul eden en büyük başlıklardan biri: İklim Değişikliği. Sıcaklıklar artıyor, buzullar eriyor, kuraklık tehlikesi büyüyor... Medya, bilim camiası ve hükümetler sürekli bir ağızdan aynı cümleleri kuruyor: “Dünya yanıyor.” Ancak, bu söylemlerin ardında başka gerçekler yatıyor olabilir mi?
Nisan ayının ortasında olduğumuz bu günlerde Ankara başta olmak üzere Türkiye'nin birçok yerinde etkili olan kar yağışları ve sağanak yağmurlar, bize medyada pompalanan felaket senaryolarından farklı bir tablo sundu. Hani artık kar yüzü göremeyecektik? Hani dünya buharlaşıp gidecekti?
Bu noktada sormamız gereken soru şu: Küresel ısınma gerçek mi, yoksa küresel bir proje mi? İklim Değişikliği adı altında çıkarılan yasalar, uygulamaya sokulan yeni düzenlemeler, bireyleri ve toplumları yeni bir sisteme adapte etmeye mi çalışıyor?
Rabbimizin kudreti, tüm bu söylemlerin üzerinde duruyor. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyruluyor:
"Onlar tuzak kurdular; Allah da onların tuzaklarını başlarına geçirdi. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır." (Al-i İmrân, 54)
İnsan, kendi elleriyle doğanın dengesini bozmuş, sonra da bu bozulmayı “doğal süreç” gibi göstererek yeni küresel politikalar oluşturmuştur. Şimdi ise bu politikalar, insanlara dayatılmakta, hatta “şart” koşulmaktadır.
Bu süreçte “iklimi koruma” bahanesiyle bireylerin yaşam biçimlerinden inançlarına kadar pek çok alan yeniden şekillendirilmeye çalışılmaktadır. Karbon vergileri, enerji dönüşüm yasaları, tarım kotaları, bireysel hareket kısıtlamaları... Hepsi büyük resmin küçük parçaları olabilir mi?
Uyanık olmak zorundayız. Her bilgiye körü körüne inanmadan önce arkasındaki niyeti ve hedefi sorgulamalıyız. Zira artık mesele sadece doğa değil; inanç, özgürlük ve gelecek meselesidir.