İstanbul Yazıları

......Farklı bir pencere bu şehirden sana bakmak seni sevdiğimi mavi suya yazmak martılarla aynı çığlığı atmak ve bu şehirde ellerimi ilk sen tutmuştun istanbul'u heyecanlandıran bir ilkti bu ve bundan sonraki her hayalinin perde arkasında ki gizemli yüzün dayanılmaz yapıyordu kalemimi .Bilmelisin ki korkularımızdandır sevmeye başlamaya cesaretsizliğimiz oysa sevmeyi ne güzel bilenlerdeniz bu şehirde .İhanetlerle çevrili bir kirli dünyanın tam ortasındaki buruk duruşumuzu kimler fark edecekti ki eğer sen beni ben seni tanımamış olsaydık .Birileri daha ne kadar gecikmiş olacaktı .Zamanında ve yerinde söylenmemiş kelimeler yüzünden baharları güze çevrilen ruhumuzla baş başa kalışımız devam edip duracaktı .Günler geçiyor yeni yaş yıllarına giriyoruz değişen bir şey yok bir bilsen ne kadar eminim hayatın güzelliklerini fark edecek gözlere sahip olduğumuza .Seni bulmuştum ve hiç beklemediğim bir anda seni kaybettim şehirden zamansız ayrılışına alışamadım bir akşam canım çok sıkılıyordu yazdığım notları karıştırıyorum da neleri yazmışım '..sen benim sevgili baharımsın günler sonra çıkıp gelen en mutsuz saatlerimin arasına düşen gün ışığımsın çok teşekkür ederim gelişine ..' bugün gibi hatırlıyorum bir akşamdı gece oldu sahildeyiz ayakkabılarını çıkarmıştın ayaklarını suya değdirdiğin yerde mavinin seni serin serin sardığı bir demde '...yaşamıyor yaşatamıyoruz olmuyor olamıyor bu dünyaya ait değilim ben , bu dünyada olanlarla da aşkı yaşayamıyor yaşatamıyorum...' kendi kendine konuşur gibiydin anlamlı ve karmaşıkçaydı sözlerin düşünüyorum da ne demek istediğini çıkamıyorum içinden.Saatler geçiyor metrodayım ve az sonra bineceğim aklım sende beynimde ve yüreğimde kalan cümleni de yanıma alarak.
........Masmavi duruyor boğaz yuşa tepesinden..çamlıcadan veya..ya da nakkaş tepe den...bir deniz bu kadar mı nazlı ve güzel..seçkin ve soylu akar kentin ortasından...bu kadar mı şahaser bakar mavişce insanın tüm hayatını mavileştirerek...
........Metrodan indim uzunca bir yürüyüş sonrası çınar ağaçları ve gölgeliğinde bir kır kahvesi gibi masalar sandalyeler dizilmişler en çok sevdiğim güvercinler de neşe ve sevinç katıyordu.Meydanın adı beyazıd olunca buranın gizemli havası insanı dört bir taraftan sarıyor seni beklerken içtiğim kaçıncı çay olacaktı da gözlerime takılan benzer yüzlerini aramaktan yorgun gözlerimi dinlendirmeye aldım.Gelemeyişine üzülmüş olacaktım güvercinlerle olan sevgi bağımı ve elimde hediyen olan kitabı çokca okumuş olmasaydım.Bugün c.tesi çok kalabalık şehir ne hasta bekler sabahı/ne taze ölüyü mezar/ ne de şeytan bir günahı/seni beklediğim kadar/diyen şairin duyguları beni ve başıma gelenleri ne güzel anlatıyor bu şehirde beni hiç yalnız bırakmayan duyguları sürekli yaşıyorum sürekli ve kesintisiz ..

19 Ağustos 2011 2-3 dakika 164 denemesi var.
Yorumlar