İyi ki Öğretmenim

Öğretmenlik mesleğinin ne kadar önemli ve kutsal bir meslek olduğunu, eğittiğimiz çocukların bedensel ve ruhsal gelişimlerine tanık oldukça daha iyi anlıyorum. Öğretmen geleceği şekillendiren bir mimardır. Öğretmen kelimesinin, bir insana verilecek en şerefli sıfat olduğunu düşünüyorum.

Geleceğin yapı taşı olan çocuklarımızı eğiten, onlara anne ve babalarından sonra en fazla emek harcayan kişidir öğretmen. Yaşam bana, bazen öğretmen bazen öğrenci konumunda olmayı öğretti.Ama bunların içinde ben en çok öğretmen olmayı sevdim.

Ailem maddi anlamda orta gelire sahip olan bir aileydi. Evimizde misafirimiz eksik olmaz her zaman gelen giden olurdu. Rahmetli annem çok sevilen ve sayılan bir insandı. Onunla sohbet etmek isteyen, ona sıkıntısını anlatmak isteyen bize gelirdi.O zamanlar üniversiteye hazırlandığım yıllardı. Şimdiki gibi misafire, gelmek istediğinde çocuğunun ders çalıştığını söyleyip kabul etmemek gibi bir durum yoktu.Gelen her misafire evin büyük kızı olarak hizmet etmek bana düşerdi. Artık bir gün nasıl bu misafirlerden bıkmışsam "Bıktım hizmet etmekten." diye ağzımdan çıkıverdi. Rahmetli annem, "Allah sana öyle bir meslek versin ki milletin hizmetçisi ol." dedi. Nasıl içten demiş Rahmetli anacığım milletimin hizmetçisi oldum. Hiç de gocunmadım. Son nefesime kadar da hizmet edeceğim nasibimde varsa...

Öğretmenlik benim hayatımda iki evredir :annelik öncesi ve annelik sonrası. İki durumda yaşadığım öğretmenlik öğrencilerine bakışım o kadar değişmiştir ki. Üç oğlum oldu. Artık hem öğretmen hem anneydim. Hem öğretiyor hem de öğreniyordum. O kadar çok anı biriktirdimki avuçlarım da. Kah güldüğüm kah ağladığım anılar. Bir gün öncesi gülüp şakalaştığım öğrencimin bir gün sonra vurulması cenazesine gitmem, diğer öğrencimin motor tutkusu yüzünden kazada tanınmayacak derecede büyük ve acı bir ölüm yaşaması. Hep içimde acıları kaldı. Bazen kendi kendime yetimhanede ya da çocuk yetiştirme yurdunda olanların şanslı olduğunu düşünürdüm kaybetme korkuları yok diye.

Öğretmenlik sevgi bağlılık demek. Acıyı lezzete çeviren demek. Hüzünlü anıların arasında nice güzelleri de saklı elbette. Bunlardan biri çok yakın zamanda yaşadığım için hatıramda taze. Evde hasta çocuklar varsa, bitkin yorgun bir anne vardır. Kendimi çok kötü hissettiğim birgün okulu arayıp gelemeyeceğimi söyleyip izin almıştım. Fakat evin afacan küçüğü benim okula gitmeyeceğimi anlayınca kıyameti kopardı okula gitmek istemediğini söyledi. Ortanca oğlum otizmli olduğu için, sesten çok etkilenmesin diye "Ben de okula gidiyorum." diyerek hasta hasta üstümü giyindim. Çocukları okula bıraktık. Eşim beni eve götüreceğini söyleyince zaten evden çıktığım için "Okula bırak, eve gitmeyeyim zaten evden çıkmışım bir kere."dedim. Koştur koştur okula geldim. Saçım başım dağılmış. Yüzüm sapsarı. Çocuklar, hemen ahiret sorularına başladılar.

"Hocam neyiniz var?"

"Gelmeseydiniz hocam." dedim.

"Hep siz mi anlatacaksınız azıcık da beni dinleyin."

Sabah yaşadıklarımı anlattım. Kendi kardeşlerinden örnekler verdiler. Kendilerince bana keşke okula geldiğimi farkettirmeseymişim diye akıl bile verdiler. Bu olaydan çıkarımlar yaptık.Küçük kardeşlerin çok uyanık olduğunu tespit ettik, gülüştük.Zil çaldı dersim yine aynı sınıfaydı. Sınıfa girdiğimde masamda naneli şeker, bir bardak sıcak çikolata ve su vardı. 

"Bunlar ne? Kimin bunlar? Şimdi de benim masamda içiyorsunuz bir orası kalmıştı." dedim.

"Hocam size aldık." dediler.

"Biz kitap okuyalım siz dinlenin." gözlerim doldu. 

"Hocam gözleriniz mi doldu?" dedi biri. 

"Hastalıktan evladım. Her şeyi de bilmeyin." dedim.

Güldüler.

İyi ki öğretmenim. Her yeni günde, bana yeni şeyler öğreten bu mesleği alnıma Rahmetli anneciğimin belki de duasıyla yazan Rabbim'e şükürler olsun.

16 Şubat 2019 3-4 dakika 1 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (2)
  • 5 yıl önce

    Ne mutlu böylesi yürekten mesleğine öğrencilerine bağlı öğretmenlerimize çok şey borçlandık elbet

  • En değer görmesi gereken mesleklerden birisi. Sevgiler, saygılar öğretmenim.