Kaç Paralık Adamsınız

İnsan doğdum, sonra yazar oldum, sonra baba oldum. Şimdi, tekrar insan olmaya çalışıyorum.

Çocuklara bir bakın! Bizim alelade gördüğümüz şeyleri nasıl da hayretler içinde izliyorlar. Gökte süzülen bir kuşu gördüklerinde, ellerini çırpıp nasıl da heyecanla bize dönüp "Bak, kuş uçuyor." diyorlar. Biz de bu coşkuya tezat bir sesle "Evet." diyoruz. Onaylıyoruz, onaylamak büyüklüğümüzden geliyor. Sıcak, tatlı bir telaşa, ancak donuk bir onayla karşılık veriyoruz.

Bizim için fantastik kaçan cümleleri, onlar abartılı bir gerçekçilikle kuruyorlar. Mesela yaptıkları bir resmi gösterip "Bak, burada uçan atlar yıldız kapmaca oynuyorlar." diyorlar. Biz de hiç durur muyuz, yapıştırıyoruz cevabı: "Evet!"

Büyüdükçe dirhem dirhem azalan ve "Büyüdün." dedikleri yerde biten, bittiğini anlamadığımız en önemli iki insani özelliğimiz: Hayret ve hayal. Büyür büyümez, bizi kalıplar sarıp sarmalıyor. Yürürken bizi zorlamayacak, konforlu kalıplar seçiyoruz ayağımıza. Bir yol biçiyoruz kendimize. İş, aşk, para... Oysa bilmiyoruz yolda olmak için yola koyulmaya gerek yok. Doğduğumuz an başlıyor yolculuğumuz.

Belirlediğimiz yollar, vazgeçişlerimizle besleniyor. Daha çok para için yeteneğimizden vazgeçiyoruz, işimiz için zamanımızdan vazgeçiyoruz, hatta sevdiklerimizden yeri gelince kalbimizin atma hızının rekorunu elinde bulunduran aşkımızdan vazgeçiyoruz. Vazgeçtikçe büyüyoruz sanıyor, aldanıyoruz.

Toplum bize vazgeçişlerimize göre fiyat biçiyor. Çünkü hiçbirimiz, varlığımızın aksine kimsenin gözünde paha biçilmez değiliz. Sıradan meslekler, değerimizi arttırıyor. Evlenip çocuk sahibi olmuşsak daha da pahalanıyoruz. Normlara uyuyorsak, kuralları ve emirleri kendimizden çok önemsiyorsak daha da pahalı oluyoruz. Beklentilerinizden ziyade beklentilere vereceklerimiz değerimizi artıyor.

Bir insan pazarında satıldığınızı düşünün. Fiziğiniz ve sıradanlığınız sizin değerinizi yükseltir, sıra dışılığınız ise para etmez. Çünkü insan; olamadığı, erişemediği aykırılığı bir başkasında görmek istemez. Eğer normlara ayak uyduramamış, anormal yapınıza kıyamamışsanız size isimler takılır. Serseri derler, uyumsuz derler, delinin teki derler, derler de derler. İnsan pazarının ucuzluk köşesinde yer tutturursunuz. Ama az insanla öz bir yaşam bekler sizi ve bu da yaşamaya değerdir. Kalabalıkta yaranmaya yarayan bir normal olmaktansa yalnızlığın sefasını, kral olarak sürersiniz.

Aslında hepimiz aykırı olmak için doğduk. Hayretimiz de hayal gücümüz de bundandı. Hepimiz özel yeteneklerle donatılmış, ne zaman açacağı belli olmayan bir çiçek gibi zamanımızı beklemeliydik usul usul. Büyükler yanlış anladı, uslu uslu beklettiler bizi, biz de küçüklerimizi.

Yıllar acımasızca geçerken şimdi tam da ömrümün sonbaharında, şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim ki diğerlerinin hakkımda kurduğu her övgü, esasında başkaları için harcanan bir ömre edilmiş birer sövgüden ibaret.

Ey siz! Size verilen olmayın, siz olun!

18 Eylül 2022 2-3 dakika 2 denemesi var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (1)
  • 19 ay önce

    Günün denemesini kutlarım, nicelerine Hakan bey...