Kadına Şiddete Hayır

Eve her gece sarhoş gelirdi babam ve eline kimi geçirirse döverdi. Hiç fark etmezdi çocukları ya da karısı... Ne yaptığını da bilmezdi aslında, ağlardı ertesi gün gözlerimizdeki morlukları görünce... Babam iyidir dedik, başımızın tacıdır, o olmazsa nice olur halimiz... Annem ise ''Evimin reisidir, naparsın işte hem döver hem de sever. Allah başımızdan eksik etmesin'' derdi sıyrıklarla dolu yüzündeki endişeyi saklamaya çalışarak. İnşaat işçisiydi babam, gün boyu harap düşerdi çalışmaktan. İki kuruşluk kazancını da geceleri eğlencelerde harcardı. Kış günleri yakacak odun bulamayışımızdandır ki sokulurduk birbirimize dört kardeş. Nefeslerimizle ısıtırdık bedenlerimizi. Annem hiç yatmazdı. Sahi onu hiç uyurken görmedim, hep pencerenin kenarında beklerdi gözü yaşlı... Bayat ekmekleri katık yapardık çorbamıza, midemize tek giren de oydu zaten. Bir gece yine körkütük sarhoş gelip tartaklamaya başlayınca annemi, bu sefer dayanamadı. 'Yapma böyle, baksana halimize, ne yiyecek buluyoruz ne giyecek. Çocukların çorapları yama tutmuyor artık, üstleri başları yırtık pırtık. Bırak şu illeti, bıktık dayak yemekten, bıktık' diye feryat figan ağlarken baktık ki babam daha da şiddetli vuruyor. ' Sen nasıl bana karşı gelirsin köpek!' dediğini duydum en son. Bu sefer annemin kafasını duvara vuruyordu hem de öyle şiddetli ki... Ayırmaya çalıştım, sehpanın üzerindeki vazoyu alıp kafasına attım bir anda. Atmamla bir öyle tokat yapıştırdı ki yüzüme, dünya üzerime yıkıldı sandım. Başım dönüyordu, gözlerim karardı ve bilincimi kaybettim. Ne kadar tutunmaya çalışsam da hayata, o an varlığıma ihtiyacı olduğunu hissetsem de annemin, küçük bedenim öyle ağır bir tokada dayanamadı, yığıldım.



Kalktığımda ise...



Üç yaşındaki kardeşim çığlık çığlığa ağlıyordu. Ablam dilini yutmuş gibi, tek bir noktaya bakıyordu ki bir insanın göz bebeklerinin ne kadar büyüyebileceğini ilk kez o anda gördüm. Ağabeyim başını ellerinin arasına almış, bir ileri bir geri sallıyordu kafasını. O sırada annemi aradı gözlerim ama arkama bakmaya cesaret edemiyordum. Ellerim terliyor, vücudum sıtmaya tutulmuşçasına titriyordu. Bir ses aradım, bir soluk... Annemin nefesine, sıcaklığına ihtiyacım vardı. Bir anda döndüm arkama ani bir hareketle ve kafamı çevirir çevirmez kanlar içinde yerde cansız bir şekilde yatan annemi gördüm. Öyle bir bağırmıştım ki ''anne'' diye, o andaki çığlığım yıllar geçse de üzerinden hala kulağımda... Ablamı sarstım, ağabeyimi de ama yaşadıkları şoku atlatamamışlardı. Ben bayıldığım için neler olduğunu görememiştim. Onlar anı anına annelerinin babaları tarafından katledilişine şahit olmuşlardı. Küçük kardeşimi kucakladığım gibi apartman kapısını açtım. Zemin üzerime üzerime geliyordu, duvarlar boğuyordu beni, beynim işlevini kaybetmişçesine ihanet ediyordu bana. Sonra bağırdım ama sesim çıkmadı. Birkaç denemenin ardından kilidini açabildim dudaklarımın: '' Yardım edin ne olur! Kimse yok mu? Annemi öldürdüler. Biri baksın yalvarırım!''



Birkaç komşu fırladı evinden. Hemen bizim kata çıktılar, alt komşumuz Pervin Teyze ağlamaktan helak oldu. Sonra polis geldi eve, annemi battaniyenin içine koyup götürdüler. Ben de koştum peşinden. Bırakın annemi diye bağırdım, ağladım, ağladım... Son bir kez koklayayım ne olur, bir kere öpeyim desem de izin vermediler. Yüzü ezilmiş, beyni patlamıştı. Tanınmayacak halde olsa da o benim annemdi, kokusu yeterdi... Bizi de başka bir arabayla karakola götürdüler. İfade vermemizi istediler ama ablam hala soluksuz bir şekilde, göz bebekleri dışarıda tek bir noktaya bakıyordu. Ağabeyim orada sinir krizi geçirdi, hastaneye götürdüler. Ben ise ne diyeceğimi bilmiyordum.



Biri:



' Söyle yavrum, bunu kim yaptı?' diye sordu ki bu hayatım boyunca aldığım soruların en ağırıydı, en kötüsü, cevabı en acı vereni...



Bir süre konuşamadım, lâl oldum, sustum. Sonra güçlükle:


'' Babam...'' diyebildim ancak on ton ağırlık taşıyormuşçasına zordu bu kelimeyi söylemek. '' Annemin katili babam...''




Bir süre sonra buldular onu gizlendiği yerden. Dört kardeş öksüz yetim kalmıştık. Kardeşimle ben anneannemin yanına yerleştik. Ablam ve ağabeyim de yetiştirme yurduna gittiler. Hayatın tadı tuzu kalmamıştı, gerçi biz çocukken de her saniye azap içinde yaşıyorduk. Annem bir türlü dönemedi evine çektiği onca acıya ve yediği dayağa rağmen. '' Dört çocukla kimin yanına giderim. Beyimdir o benim, elbet kötü huylarından vazgeçer'' diye avuttu senelerce kendisini annecim. Ama böyle olacağını bilmezdik, hiçbirimiz...



Okula yazdırdı anneannem beni, o sıralarda ilkokul dörde geçmiştim. Bir gün dersteyken anneannem girdi sınıfa, elinde bir zarfla ve gözleri yaşlı... Hayatımın ikinci darbesini alacağımı hissetmiştim. Yine aynı şekilde titredi vücudumdaki her zerre, zarfı alıp çıktım sınıftan. Zarfın içinde küçük bir kağıt vardı ve kısa bir not:


Kardeşim,

O gün annemin gözlerimin önünde yok oluşuna şahitlik ettiğimden beri yaşamak bana haram. Gecelerim uykusuz, hayatım zindan... Bunu sana yapmak istemezdim affet beni kardeşim ama annemin yanına gidiyorum. Mutlu olacağım tek yer orası.

Ablan


Asmış kendisini, bu zarfı da odasında kendisini astığı odada yatağının yanındaki komidinin üzerinde bulmuşlar... Ablamı da kaybetmiştim. Artık hayatla aramda en küçük bir bağ kalmamıştı. Yaşıyordum ama öylesine, amaçsız, tatsız, neşesiz...

Konuşmasını bitirdiğinde tutamadım kendimi. Sessizce ağlıyordum anlatırken onca şeyi ama son noktayı koyduğunda ve o bitkinlik ifadesini yerleştirdiğinde yüzüne, tutamadım hıçkırıklarımı. Sarsıla sarsıla, bağıra çağıra ağladım ona sarılıp... Yüzüme baktı, sildi gözyaşlarımı ''ağlama'' dedi... ''Ben o hissi senelerdir yaşamıyorum. Öyle ki gözpınarlarımdan çekildi yaşlar. Şimdi gözlerim de çorak tıpkı yüreğim gibi...''




Not: Yüreğe ekilince bir kez nefret ve öfke tohumu, acıların filizlendiğini görmez ruh... Filizlenen acılar nice hayatları yok eder, gözü yaşlı çocuklar kalır geride ya da kalbini unutan yetimler, öksüzler... İnsanı insan olduğu için sevmek lazım, Allah'ın yarattığı en narin kullardır kadınlar ve her kadın bir annedir aynı zamanda... Eşine şiddet uygulayan adamlar bilmezler mi ki onları da bir ana doğurdu, bir kadın getirdi dünyaya var etti... Kadına uzatılan el acizliktir ve buna asla sessiz kalınamaz ocakların sönmemesi, minik yüreklerin yas tutmaması için, kadına yapılan şiddete hayır!

27 Kasım 2013 6-7 dakika 26 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (2)
  • 10 yıl önce

    Yukarıda anlatılan durumlara çok yerde ve zamanda rastlanıyor ve dayak yiyen kadınların veya çocukların diyelim ruhlarında derin izler bırakıyor. Çok üzücü bir durum eğitim ile de minimuma indirilebilir kanımca...😙

  • 10 yıl önce

    / Kadına ve şiddetin her türlüsüne hayır! teşekkürler Seda 👍