Kalemden Silah Olmaz
Nedendir bilmiyorum , birisine ağır bir söz söylemektense kendi kafamı kırmayı yeğlemişimdir hep. Eğer birisine okkalı bir şey söylemem gerekirse , tam yerini ve tam zamanını yakalamam gerekir. Bunun için en uygun zaman, benim söylemek istediğim o okkalı sözü , söylemek istediğim kişinin kendisinin söylediği zamandır.
İnsan kendi söylediği sözü , en azından tam söylediği anda inkar edemez. Tabi bu önerme politikacılar için geçerli değil. Onların 'Söylediklerim yanlış anlaşıldı' şeklinde de bir yedek parçaları hep var. O yüzden politikacılarla arkadaş ta olmam.
'suskunluğum karşında kale gibidir.
konuşursam seni üzmekten korkarım.'
Bu şiirim neredeyse çocukluğumdan kalma .Demek ki ben sonradan böyle olmadım.
Ne zaman tam böyle bir yazı yazmaya başlasam , kendi kendime de kızmaya başlıyorum.
- Hani artık ' ben' diye başlayan bir yazı yazmayacaktın !
Bazen eski şiirlerimi okudukça 'ne kadar karamsar' diye düşünürüm. Böyle söyleyenlere de rastladım. Şiirlerime yansıyan olaylar ve kişiler tamamen gerçekti oysa. Bana göre 'karamsarlık' bir bakış açısıydı .
'Urfa'da Oksford vardı da biz mi okumadık' sözü bir bakış açısı değil bir gerçekti.
Sabah kalktığınızda hiç olmadık bir şekilde birileri sanki dünyayı sizin sırtınıza yüklemiş gibi hissedersiniz kendinizi. Oysa alt tarafı biraz yağmur yağmıştır . Ve hafif de bir sis vardır havada.
Ne dersiniz peki ? İnadına gülebilir misiniz bu durumda? Koşup hemen bir kağıt kalem alarak ya da bilgisayarınızı açarak komedi yazabilir misiniz?
Böyle zamanlarda hiç yazmamayı yeğlerim ben. Yani yağmur yağdığında , kar yağdığında .
Havalar soğuduğunda.
Böyle zamanlarda yazınca kaleminden de kar , yağmur damlar insanın. Üşür satırlar .
Oysa kaleminden gül damlamalı insanın.
Kalemden silah olur mu hiç?