Kalemin Suçu

Vardığımız noktaya bakmadan aştığımız yolu baştan sona iyi bir irdelemek gerekiyor. 2003 yılında Sayın Abdullah Gül'ün söylediği kehanet adım adım gerçekleşmişti. Ne diyordu:' Orta doğudaki Bütün rejimler değişecek. Bu bölgede ekonomik rejimlerde değişecek ve piyasa ekonomisi kuralları egemen olacak.'

Adını ?Arap Baharı' koyduk... Birçok Müslüman ülkesinde ayaklanan halk kitleleri Müslüman'ı Müslüman'a katlettirme oyununun piyonu olarak sahneye çıkarıldı ve rejimler birer birer devrildi. Sadece insanlar ölmüyordu. Ekonomiler çöküyor şehirler yerle bir ediliyordu. Birçoğumuz televizyonlarımız karşısında dizilerden fırsat bulursak bu görüntüleri izledik ya da izlemediysek de bir yerlerden duyup bilgi sahibi olduk. Sonuçta biz dünya devleti! olduğumuz için bu yaşananların bizi etkileme ihtimali yoktu.

Sonra sıra Suriye'ye geldi. Çanlar çalmaya başlamıştı ama adını havuz medyası koyduğumuz satılmış medyatörler bizleri bir cennet hayaliyle sürekli meşgul ediyorlardı. Her şey yolundaydı. Bizim açımızdan korkulacak bir şey yoktu.

Bu dönemler de çok nadiren de olsa gerçek uzmanlar çıkıp tehlikenin kapımıza dayandığını açıkça söyleme cesareti gösterdiler. Tabi halkımızın izleme gereği duymadığı kanallarda... Sınırlarımızın delik deşik olduğu, birçok dini menşeli terörist grubun güney sınırlarımızı mesken tuttuğunu güney illerimizdeki otellerde ajanlardan sıradan insanlara yer kalmadığını vs... Tabi biz hemen olayı o muhteşem beyinlerimizde çözümleyip yüksek dini bilgilerimizle de destekleyerek bu konuşanların kâfir olduğuna kanaat getirmiştik. Sonuçta yeni Osmanlıyı kurmamızı engelleyen dış mihrakların adamlarıydı bunlar...

Sonra Reyhanlı'da kanlı bir patlama oldu herkes suçluydu, devletin zirvesindekiler hariç; çok yakın bir zaman da yaşadığımız Soma faciasında olduğu gibi... Avrupa bizi teröre destek veren ülkeler listesine almak için çalışma başlattı. Tek duymayan bizlerdik. Hayvanat Bahçesi müdürünün atandığı Tübitak'ın verdiği rapora göre montaj olduğu kesinleşse de büyüklerimizin yaptığı bir görüşmede bu teröristlere tonlarca silah yardımı yapıldığı konuşuluyordu ki Allah'tan montaj olduğu netleşti!
Esad'ı devirmek neredeyse cenneti garantilemek gibi bir mantığa bürünmüştü büyüklerimizce... Bu yüzden onlar evlattı! Kim evladına yardım etmez ki?

Hâlbuki bu terör örgütlerinin CIA destekli olduğunu ispat eden birçok program yapıldı ve birçok kitap yazıldı. Ama biz halk olarak Kurtlar vadisindeki gerçeklerden başkasını kabullenmenin racona ters olduğunu bildiğimizden bakma gereği duymadık. Zaten kitaplara karşı oldum olası bir düşmanlığımız var nerdeyse gevur icadı deyip raflardan indirteceğiz... Doğal olarak okumadık...
Sonra ne olduysa bizim dünya devletimize karşı muhtemelen parelelciler ve Ergenekoncuların ortak düzenlediği bir yıldırma operasyonu başlatıldı. Günlerdir kapalı tutulan bize ait yollar... Ki sırf kötülük olmasın diye açtırmadık... Seçimlerden önce koşturarak indirilmesini engellediğimiz bayrağımız hem de askeri üsten indirilirken seçimlerden önce çok koşturduğumuzdan olsa gerek yorgunluktan müdahale edemedik...
Her şey üst üste gelmeye başladı ki bunun altında dış mihrakların olduğunun göstergesi, birden Musul bizim evlatlar tarafından kuşatıldı. Bir gün öncesinde meclisten ?Bakın konsolosluğumuz kuşatılmış...' uyarısı yapan milletvekiline sürekli mağdur olan diğer milletvekillerimiz işlerinin olduğunu asıl konuya geçmesi konusunda kibarca uyarılarda bulunmuşsa da dinletememişler. Bunun neticesinde de şom ağzını açtığı için bir gün sonrası konsolosluğumuz basılarak birçok insanımız gözaltına alınmış.

Güneyimizde çaktırılmadan CIA destekli bir devlet kuruluyor... Ama bizim mağdur olmamıza neden olan sürekli mağdurlar bugün çeşitli medya organlarında yaptıkları açıklamalarla yinede bu kötü zamanlarda bile bizleri güldürmeyi başardılar. Teşekkür etmek lazım...
Haber kanalının birine bağlanan Uludağ Üniversitesinden bir prof. bu olayın Ergenekoncuların işi olduğunu anlatırken, diğer kanallarda Cemaatin İşid'e maddi destek verdiği ve onları dünya devletimizi zor durumda bırakmak için organize ettikleri rahatlıkla ve utanılmada anlatıldı. E güldük tabi bizde sağ olsunlar... Böylesi anlarda bile işlerini güçlerini ihaleleri bırakıp bizleri güldürmek için çıkıp ekranlarda espri yapıyorlar...

Yazımın sonunu nasıl bitireceğimi bulamıyorum iyi mi... En doğrusu şu sanırım teşekkürler değerli büyüklerimiz... Ve padişahım sen çok yaşa... Çok yaşa güney sınırlarımızı eleğe çevirdiğin için, çok yaşa kanla renk verilmiş bayrağımızın bir itin ayakları altında ezildiğini gösterdiğin için, çok yaşa bizim vergilerimizle üretilen silahları göndererek büyüttüğünüz bu teröristlerin hayırsız evlat olduğunu anlamamızı sağladığının için...Sen çok yaşa...

11 Haziran 2014 4-5 dakika 13 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar