Kalıba Bürünmek

İnsanlar doğar ve ilk sosyalleşmeleri anne ve babalarından abi veya ablalarından ne görürse onu taklit ederek bazı şeyleri öğrenmeye çalışır sonraları emekleme ve yürüme ve artık görüp işittiklerini algıladıklarıyla biraz olsun şekillenmeye başlar büyük şehirde yaşayan bir bebeğin sosyalleşmesi hayli zaman alır en büyük faktör televizyondur çünkü baba işten döndüğünde yorgundur hedefi yemeğini yiyip tv' nin karşına geçmektir bebeğini kucağına alıp 5-10 dakika ilgilendikten sonra onu bırakıp kendi dünyasına döner annede sabahtan akşama kadar bir yandan çocuk bir yandan ev işleri derken akşam olunca annede yorulur sonuçta oda insan dinlenmeye ihtiyacı var ama bu desteği eşinden göremediği için işin en kolay yolu olarak çocuğu tv'ye bağlı hale getirir bu süreçten sonra çocuk tv den ne görürse ne işitirse onu taklit etmeye başlar onun için tv de çocuğun izleyeceği programlara dikkat etmek ebeveynlerin kontrolünde olmalı ve mümkün mertebe çocukla sosyal iletişimde bulunup çok az tv seyrettirmeli çocuk okula başladığında burada sevdiği arkadaşlarını örnek alacaktır sonra bir futbol takımını veya basketbol takımını tutup onun taraftarı olmaya başlayacak gelişiminde ivme kazanacak bu seferde bir siyasi parti tutup onun görüşlerini savunacaktır veyahut sevdiği veya saygı duyduğu kişilerin fikirlerini savunacaktır.peki soruyorum bir insan neden başka bir insanın fotokopisi olsun ki allah bile bütün insanları birbirinden farklı yarattı hepsine ayrı bir meziyet verdi ayrı bir kabiliyet verdi aslına bakarsak bir insan kusursuz bir varlıktır tüm canlılardan farklıdır hal böyle olunca hep başkalarının fikirlerini savunması şuna benzemez mi bir robot düşünün son derece gelişmiş ona hangi yazılımı yüklerseniz o doğrultuda çalışıyor onun haricinde bir robotun muhakeme gücü yoktur karar verme düşünme acıma gibi hissiyatları yoktur ona ne verdiyseniz hepsi o halbuki insanoğlu çok farklı bir donanıma sahiptir akıl denen nimeti geliştirmek tamamen onun elindedir bir insan körü körüne belli bir düşünceye belli bir diyalekte esir olmamalı kendi aklı ile araştırmalı ve kendi doğrularını kendisi bulmalıdır yoksa olduğu yerde sayar durur ilerleyemez kendi fikir ve düşünceleri olmalı çünkü her insan farklı bir açıdan bakıp düşünür birinin görmediği yönü diğeri görür.annemiz yada babamız bizim mühendis yada doktor olmamızı istiyor olabilir ama önemli olan biz istiyor muyuz çünkü er geç sevdiklerimizi kaybedeceğiz ve biz o zaman sevmediğimiz bir meslekle veya sevmediğimiz bir kişiyle hayatı paylaşıyor olacağız buna gerek yok iyi yada kötü meslek diye bir şey yok herkes doktor olsa hasta olmaz misali ve yeri geldiği zaman kendi duygu ve düşüncelerimizi paylaşmalıyız korkmadan yılmadan çekinmeden kendimizi ne diye kalıplara hapsediyoruz ki....

26 Mart 2016 2-3 dakika 8 denemesi var.
Yorumlar