Kalp Lekem

Kalp Lekem

Bahçede, iki büyük ağaca gerilmiş ipten çamaşırları toplamaya başladım. Doğanın yeşilliğinde hafif bir rüzgarla sallanan bembeyaz çamaşırların o mis kokusu iç dünyamı büyüledi. Birden, çamaşır ipinde çocukluğumu gördüm. Orada öylece asılı kalmıştım. Birileri, havalansın diye çocukluğumu bu ipe asmış olmalıydı. İyice çitilenmiş olup olmadığına baktım çocukluğumun. Hayır olamaz, gömleğimde kalp lekeleri vardı.

Kalp Lekem

Başlangıçta seni kalbimden çıkarmanın yollarını aradım. Arınmanın farklı yollarını denedim. Bazen yürek yolculuğumda uzun yolları seçtim, bazen de patika yollar aradım saf sevgiye ulaşmak için. Geçmişte; sevilmiş, onaylanmış, önemsenmiş olup olmamamla ilgilenmiyorum artık. Yine de çamaşır ipinde ahşap iki mandalla mühürlenmiş olman çocukluğuma dokundu. Öfkemi, panikliğimi, içimdeki birikmişliği ve onaylanmak, değer görmek gibi bütün söylemleri ağaçların dallarındaki kuşlara teslim ettim az önce. Bıraktığım bütün ağırlığa rağmen, kuşların hafifçe kanat çırpışları ve rüzgarla yaptıkları alışveriş yüreğimi okşadı.

Yıllardır fiziksel ve içsel olarak kabuk soyuyorum. Dilim dilim tüketiyorum yüreğimdeki arafı. Ayak topuğumdaki kanı fark ediyorum bir anda. Kanamadan, kabuklarından arınmadan ve kendini affetmeden yalnızlığını sevemeyeceksin biliyorum. Hep şikayet ettiğin şeylerin, senin birer zenginliğin olduğunu fark ettiğinde, bu yazıyı kaleme almış olacaksın ey güzel çocuk.

Odana girmeyi başarmış kelebeğin nasıl çırpındığını gördün ışığın altında. Kalp lekenin, kelebek dokunuşları olduğunu anladığında ise duygularını çitilemekten vazgeçtin en nihaye. Çamaşır ipine yöneldin birden. Çocukluğunu topladın, mandallarla sıkışmışlığın arasından alıp. Özenle katladın duygularını, dolaba kaldırmadan az önce. Hey çocuk! Kırık camlar, çekmeceler, dolaplar, yarım gülüşler ve geçmişten gelen o duygusal yükler seninle konuşmak istediklerinde, muhtemelen yazıyı finale erdirmek üzeresin. O zaman şunu bil ve kendinden emin ol; onların sevgisizliğinden, kinlerinden, sana yükledikleri ama sana ait olmayan hiçbir şeyden sen sorumlu değilsin. Aynaları seviyorsun. Zayıflıklarını, yüreğindeki ağır yükleri görüyorsun. Her deneyiminde içten içe büyüyorsun. 

Kalp lekem şen gülüşler bırakıyorum sana. Ütüsüz bir gömlek ve kırışıklığına rağmen hayat kokan bir kendiyle barışıklık. O gömleği giyinmek değil maharet. Asıl hüner, hüzün ve sevinçleriyle çırılçıplak kalmayı başarabilen bir yürekte. 

Kendini affettiğin için bu son cümlede içten bir nefes alıp, içten içe gülümsedin. Biliyorum çocuk, biliyorum...

13 Temmuz 2025 2-3 dakika 261 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar