Kanlı Bir Çamur Çukur

Gece saat bilmem kaç, yelkovan akrebi bilmem kaçıncı kez öptü dudaklarından. Elimde henüz yarıya gelinmiş sigara, masada fotoğraflar ve kalbimde inceden bir sızı... Göğsümün oralarında bir yerleri koca bir yumruk mesken tutmuş. Orada...

Yüzüm çok kez gözyaşımla sulandı ve bedenim çok kez sarılmak istedi yağmurun ıslattı o nemli toprağa.İçimde kopan bir şeyler var.Çığlık gibi mesela... Fakat duymuyor kimse , duymadı , duymayacak.

Enkaz altında kalmış bir yaralı kuş gibi çırpınıyorum, tek milim oynamıyor yerinden moloz yığını acılarım. Ve çukura düşmüş bir yavru köpek gibi çabalıyorum. Ben debelendikçe daha da derinleşiyor çukurum. Duymuyor kimse yine sesimi, belkide duymazlıktan geliyorlar. Boşveriyorlar beni. Onlar için bir önemim yok, olmadı da zaten. Oysa sadece sevilmek istedim, farkedilmek belkide.İhtiyacım vardı çünkü buna, hala var.Sevmediler, sevmeyecekler... Ama neden? Cevabını asla bulamayacağım her gün daha da derine batan sorularım var zihnimin en ücra köşelerinde.

Şimdi göz pınarlarım da kurudu.Yeşertmiyorlar artık yanağımın sevimli çiçek bahçelerini ve yüzdürmüyorlar beyaz kağıttan yaptığım gemilerimi. Duvarlar ördüm ulaşılmazlığıma ulaşılmazlık eklemek için tek tek çukuruma. Dibine kadar çektim acımı. Bir gün nefes alırken bu kadar zorlanacağımı hiç düşünmemiştim. Ve başkalarının mutluluklarının canımı bu kadar acıtacağı gelmemişti aklıma...

Gökyüzünde bir kalleş, güneş
Bedenimde damla damla mahmur, yağmur
Sessiz olun!
Kanlı bir çamur şimdi bu çukur.

11 Ocak 2018 1-2 dakika 15 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 6 yıl önce

    merhaba Gülnur hanımefendi, saygıdeğer kalem dost, teslim etmeliyim, anlatım üst düzey. lakin nedir bu karamsarlık! dilerim yaşanmışlıklar betimlenmiyordur. Emeğe ve sanata saygımla.