Kaosa Hayır

Karmaşaların odağı yaşantınızın tam ortasıysa eğer, çözülemeyen, savaşvaki, olumsuz bir hayat sizi bekliyor demektir. Çünkü şu hayatta kötü bir şey varsa bu da karmaşıklıktır ve kaostur. Huzurun kaçtığı bir dünya sizi ne kadar mutlu edebilir ki?... Ya da okların hedef gösterdiği çaresiz bir hayata sahip olmakla kişi geleceğine bakmakta zorlanmaz mı? Suç bizde değil, suç karmaşıklıkları çıkaranlarda, hedefin odağını oluşturanlarda. Ceremeyi ise biz bütün insanlık olarak çekiyoruz. Başımız dönüyor artık kalabalığın odağı olmaktan ve/ya dik bakışlar altında korku bombardımanına tutulmaktan. Ödümüz kopuyor yanlış yapacağız, bir kedinin kuyruğuna basacağız diye. Diken üstünde kamp kuruyoruz, ateşimizi yakıp bekliyoruz karmaşaların dinmesini. Etrafta entrikalar pir dönüyor, hangi birine yetişeceğimizi şaşırıyor, kafamızı kaldırdığımızda ise bir kazaya kurban gitmekten korkuyoruz. Aklımız o kadar kötülüğe çalışmadığından saklıyoruz belki de kafamızı. Tavus kuşlarını andırıyorz belki böyle yaparak ama pürdikkat dünyayı dinlememiz gerektiğinden böyle davranıyoruz.

Sus-pusuz, çenemizi çiviledik, çevremizi ise dinlemeye koyulduk. Kim entrika peşindeyse tespitimiz pek zor olmadı. Karışıklarla evimizin mühürünü bastık. Yeter ki odak noktası olmaktan kurtulalım diye.

Fakat karışıklığı önlemenin yolu bu değil elbette. Başımızı toprağa değil aksine göğe uzatmamız gerekir huzura kavuşmamız için. Çaba göstermemiz, hayatımız için bir şeyleri ortaya koymamız, en ufak bir olmusuzlukta pes etmememiz aksine mücadele etmemiz gerekir. Ki çözülsün bütün huzursuzluk yaratan kaoslar, entrika kokan davalar, göz kepenklerinin kapatılmasıyla yürekler rahata kavuşsun. Kötü bir gelecekle yaşamaktansa, iyi bir tek gün geçirelim ve odakların hedeflerini (belki de amaçlarını) başka yöne çevirelim. Bu cesaret ve azim bizde var. Aslında biz bütün kaosmuş, karışıklıkmış, entrikaymış hepsinin üstesinden gelebilecek kapasiteye sahibiz.

Amaçlarımızı bu kez biz odak noktası yapalım ve onları kaosa iten sebepleri canlı canlı toprağa gömelim. Tavus kuşluğumuzdan vazgeçtik mi bizden iyi savaşçı bulamazsınız demektir.

Aslında tüm gücümle sesleniyorum acımasız dünya hallerine; barış gibi naçizane bir şey varken ne diye gidip savaş gemileriyle rota belirlersiniz? Karışıklıkları dünyanın odak merkezi haline getirince başlarınıza birer taç mı takılıyor? Bunu gerçekten anlayamıyorum...

Kayıp, yine arıyorum huzurumu. Mutluluğumu da kaybettim şu entrikaların içinde. Sevgimin rengi ise karardı, kapkara oldu, kaos onu da içine aldı. Sonuç ise hep aynı; bir odak biter, diğeri başlar; bir kaos biter, yenisi tüner başımıza; yeni bir entrikanın kucağına düşer huzurunuz, mutluluğunuz da bir o kadar mutsuzdur karışıklıkta kaybolduğu için. E elde ne vardır bizi mutlu kılan? Koca, hem de koskoca bir hiç!

/Sorumsuz hayatlar da bonusudur entrikaların../

Olduğumuz yerin en derinine inebilseydik keşke, ya da yerin katbekat altında bir evimiz olsaydı. Entrikalardan, kaoslardan sıkıldığımızda alıp başımızı gitseydik ve derinlerden gelen dünyanın ürkütücü sesini hiç ama hiç duymasaydık ne güzel olurdu değil mi ama?...

10 Eylül 2011 3-4 dakika 88 denemesi var.
Yorumlar