Kar Tanecikleri

Kendimce bir başlangıç yapabilmek için uğraşırken hayat beni bilmediğim bir şehre savurmuş durumda. Yeni bir başlangıç, yeni bir umut umuduyla düşmüşüm yollara. Beni nelerin beklediğini de bilmeden ancak bunu da merak ederek düşünüyorum. Hayatımı toparlamaya düzene koymaya çalışırken yıllar içinde benden gidenleri düşünmeden de edemiyorum. Buradan nasıl biri olarak ayrılacağım da merak ettiklerim arasında. Birçok sorumun yerini merak almış durumda. Sorularım boyut değiştirerek nedenlerden nasıllara dönüşmüş durumda zamanla. Zamanın nasıl geçtiğini idrak edememişim hiç. Ne zaman, ne çabuk, nasıl oldu bu demeden geçemiyorum. Yaşadıklarımı düşünüyorum. Aslında tek istediğim geride bırakmak onları. Benden çok uzakta kalsalar yetişemeseler düşmeseler aklıma. Zaman zaman pişman olmakla olmamak arası tercih geçişlerimde zorlanıyorum. Herkes böyle midir acaba? Pişman olacağını bilerek yaşamayı seçmek gerçekte kendini kandırmaktan başka bir şey değil midir?

Hiç anımın olmadığı bir şehirde sıcacık ve küçücük bir odada yalnızım. Oysaki ben yalnızlıktan tedirgin olur korkardım üniversite yıllarımda. O zamanlar yurdun en sevdiğim yanı pencere kenarlarıydı. Kalmaya dayanamadığım yurtta en güzel anılarım pencere kenarlarından kalmadır. Tüm kızlar toplanır kahve, çay eşliğinde sohbet eder güzel sesli arkadaşlardan türküler dinler hep birlikte ağlar hep birlikte gülerdik. Yurttaki odamda camın önündeki masada oturup ders çalışmak ve dışarısını izlemek her zaman çok hoşuma giderdi. Etüt odasına asla çıkmaz cam kenarında çalışabilmek için arkadaşlarımın etüt odasına gitmelerini beklerdim. Bana yurtta kaldığım yılları hatırlattı kalmış olduğum oda. Şimdi ise bu odada tek başıma kalabilmek benim için ne büyük değişim...

Bilmediğim bir şehirde yine çok sevdiğim bir şeyi yapıyorum, pencereden dışarıda lapa lapa yağan karı izliyorum. Kar tanecikleri nereye ineceklerini bilmeden savrulup duruyor. Aynen hayatlarında kontrolünü kaybetmiş insanlar misali. Zaman zaman insanlarda tam her şeyin hayatlarında iyi gittiğine inandıkları ve mutlu olduklarını sandıkları bir dönemde kar tanecikleri gibi yüksekten salınıverirler. Hayatın o andan itibaren onları nereye sürükleyeceği belli olmaz. Onlarda korktuklarından dolayı zaten bunu bilmek istemezler. Kar tanecikleri ve insanlar nasılda benzerlikler barındırıyorlar kendi içlerinde. Kar tanecikleri de dağılmış insanlar gibi kendilerini toparlamak zorundalar. Gökyüzünden katı olarak yeryüzüne iniyorlar savrularak. Kondukları zaman da eriyip buharlaşıyorlar ve tekrar gökyüzüne yükseliyorlar ve sonra yine katılaşarak kar haline geliyorlar. İnsanlarda bazen savruldukları yerde dağılırlar ve uygun şartlarda tekrar toparlanarak hayata devam ediyorlar. Peki kar tanecikleri de biz insanoğlu gibi panikliyor mudur bu durumda? Beklide işin çözüm noktası kendimizi hayatın akışına bırakmaktadır. Formül şudur belki de; korkuya kapılma, direnme, her şeyi akışına bırak ki huzur seni bulsun.

28 Temmuz 2010 2-3 dakika 12 denemesi var.
Yorumlar