Karalama Yazılarım - 2

Dünyayı kurmaya izin vermiyorlar sadece benim hayallerimle kimse dünya kurmuyor ne yazık ki dolayısıyla ellerimizde olanlarla yetinmeliyiz yeni baştan kendi iç dünyamızı inşa ederek .İşte en güzeL dünyamız mavilerden kurulu istanbul değil mi ? bu şehir bize armağan edilmiş bir ödül gibi.Zaman zaman değişir renklerimiz belki ve her zaman güzeldir mavi İstanbul'umuz . Bir müddet kısa da olsa her şey güzel ve mutluluk renkleri ile donatılmıştır ama bütün bir ömürde sadece o kısa çizgi ile yetinmek hiç kolay değil ve sadece o yaşanılmış mutluluk ile tamamdır demek .Ne güzel çok hayallerin zengin düşlerin biri olarak ne çok meğer yalnızlaşmışım ben evet unutulmayan hiçbir şey kalmaz yanılmışlıklarımız da bizi büyütür dururlar belki böyle geçecek bundan sonraki zamanımız.Ğaybi ancak Allah bilir doğru..biz insanlar zayıf irademiz kontrolsüz duygularımız yüzünden peşin hükümlü oluyoruz işte aslında kastedilen muhakkak dediklerimiz değildir işin hakikatini bile bile tutamayız kendimizi .Yalnızlığı kabullenmiş ruhumu dinlendiriyorum yazılarda üşüyordum üşüyordum gözyaşlarımdan sen düşüyordun sonu gözyaşı olduğu içindir pek az gülümserim ben hatta unutmuşumdur gülmeleri bu yüzden gülümsemelerim azdır benim bilirim sonu gözyaşıdır . Günlerdir yoksun gülümsemelerin hiç biri sen değil ve gri bir rüya gibi geçiyor günler kaçar gibi nasıl da gizliyorsun kendini aramaktan yorgun düşüyorum dün gözlerimin içinde gülüyordun bu kadar yakınken uzak gülüyordun neden ?.Akşam her akşam en güzel İstanbul hiç kesintiye uğramamalı ama hiç ayrılık bulutları da dolaşmamalı göğümüzde birbirini tamamlayarak yormadan panik ataklara kurban vermeden sevgi bağlarını ve neden olmasın ki pervaneleşen sevgiler .İinsan çok istiyor birbirini seven birbirine pervane olan ve bu samimi bağlılığı hiç geçmeyenlerden olmayı .Hayaller işte biter ve vazgeçemezsin tekrar kurar insan ve çoğu zaman da hayal kırıklıkları ile döner dört duvara arasına hayalimde hep sen vardın sen oldun seni duydum ilk kez seni dinledim g özlerimin ve ruhumun huzuru oldun sen.Aşk kahve yapmaya benzer sabırla ağır ağır itina ile bekleyecek kahveye özenle müdahale edecek taşırmayacaksın ve hiiç bıkmaz ki insan sevildiğinin sevgi sağanağında VE beklenmedik andır aşk ve beklenmedik yaşanır durur aşk beklenmeyen dolu gibidir yaz sıcağında .Aşk bir defa girmiş olsun kalbinize...ya onunla mutlu mesuudd yaşarsınız ya da aşkın sihri güzelliği o baş döndüren sırrı gider yerine enkaz...baş edemediğiniz bir ruhsal bedensel bir enkaz..itidal ve denge..makul ve reel olma çizgisinde yaşamak gerek..( desem de siz inanmayıınnn..) .Ne güzel olmalı gül ve kokusu ve ne manidar aşklar yaşanmış-yaşanıyor olmalı ki İstanbul daha güzel geliyor insana .Yaşanacak olan yeryüzünde daha ne kadar AŞK varsa durmadan açmalı çiçekler diyorum . Yaşanılan her ne ise bizi hiç yalnız bırakmadı bırakmaz da yıllar geçiyor duygular geçmiyor işte böyle olduğu içindir ki ölüm sonrasındadır insana verilecek ebedi saadet mutluluk yaratan bunu vaad ediyor dilerse insan kendi saadetini kısmi olarak bu dünyada da inşa eder düz gitmesi mümkün ancak gözyaşı acı ve sıkıntılar yine de olur çünkü burası ölümlü dünya bu boyut her şeyi ile düz mükemmeliyetçi olacak yer değil.Aşkı gerçekleşen efsane aşkların bile aşkı hiç düz gitmemişti aşk geç gelse de kapanmaz bu kapı öyle zor ki.Kim nasıl karşı koyabilecek ki kapıyı çaldığında aşk yok eğer mecnun gibi züleyha ya da beşeri aşktan vazgeçmiş bile olunsa yine aşkın merkezine seyehat söz konusu gerçek hakiki bir ölümsüzlük yurduna .Her şey yok olucu değil mi bu dünya son 'ların tarlası hiç istenmeyen hüzün yüklü bir haldir bu her şeyin bittiğini düşündüğümüz hani o ilk anlar vardır ya panik ve endişe doludur oysa hayat gayet ibret hikmet ve adaletle akıp geçiyor toparlanmalıyız ve yetişmeliyiz hayata .Aşk dargın ve yorgun olmamalı ve bugün aşk bana rastladı ve bugün hava soğuktu yağmur çiseliyordu ve bugün ilk Kez titrekti dizlerim .Günler aylar yıllar öncesinden bile farkedilir sevgiler ayrılıklar aşklar ve batan yokolan güneşler vardır ölmeyen gerçek evet kaybolmayan biricik gerçek ruhumuz onun asaletine kirlilik bulaştırmadan ayakta durmak evet hayat akıp giden mecrası içinde bizi kendisinde bekliyor . Bu tamamen kalbi bir olay niyeti en üst olan Rabb'ine yakın olan insanın birşeyler ekmesi gerekmediği gibi dışardan ekmediğini zanneder insan oysa o her hal üzerine ekim halindedir . Aşk yalnızlık çekmektir acıları tanımak kendini kaybetmeyi yaşamaktır.Aşk ürkmek mi korkmak mı cesaret mi üşümek mi..? hangisi . Kalbi iyi olanlar hemen belli olurlar kalabalıklar onu saklayamayacak kadar .Farklılık yapay ve sanal olarak hiç durmaz insan üzerinde içten gelir bu sözde değil öz de gerçekleşen bir duruştur farklı olmayı koruyabildiğin kadar farklısındır ötekilere dönüştüğümüzde farkedilmez biriyizdir artık . Herkes çok şey konuşurken sen hiç konuşmayarak çok şey anlatıyordun kalabalığın içinde farkedilmeyen farklı sendin .Yalnız bir akşaın içinden yükselen acılarımı topluyorum bir bir gölgeler içinden ve aşk her kalbin kapısını çalar da açtığımız da olur geç kaldığımız da.Bulunamadığı içindir ki aşk yoktur aslında aşkı aratmaz duygusallıklar ve tutkular vardır onsuz asla dediğimiz ayak direttiğimiz sevgililer vardır ta ki acıtıncaya kadar düş kırıklıkları ancak aşk güzel bir duygu doğru yerde doğru insanla doğru zeminlerde yola çıkılmalıdır .Her tutku aşk değildir ama her aşk tutkudur biten şeyler bırakıp giden bağlılıklar aşk değil belki geçici tutkular olmalı oysa aşk hiç kaybolmaz hiç çekip gitmez minicik bir ışık veya çok az bir güneş ışığı bile yetiyor insanın bu üşümeklerinden kurtulması için.Evet en olmadık her şeyi yaptım nasıl bir yer etmiş olmalısın ki kaybolmuyor çıkmıyor silinmiyorsun ve yalnızlığın gözleriydi gecenin göğü ve yıldızsız gök değil miydi bağrıma düşen sensizlikten . Gizemli bir sevgiydi gizemli bir bağ gizemli bir veda gizemli bir kayboluş öyle zordur ki ayrılık insan tam sevdiğinde ..Sevgiye ne kadar uzak ve yabancı kaldık anlatılması açıklanması zor bir konu sevmeyi bilememek sevilmek ve sevmekten korkmak hiç ve yok saymak . Çoğu kez yapılan bu değil midir ? nerede nasıl hangi zarif davranış hangi güzel söz soylenmesini hiç yapamamak davranış inceliklerinden habersizlik kadar hayal kırıklıkları yaşatan bir şey yok sadece bir el bir el yeterliydi işte eğer dokunabilseydi gözyaşlarıma o minicik dokunuş değil mi hayata yeniden döndüren.Ellerimiz her zaman bize ait olmuyorlar mı ? yoksa veya ah bazen oksuz yetim kalan eller .Ellerin güneş görmemiş ellerin hiç bir günaha uzanmamış ellerin cennetten düşme gibi .Aşkı doğru tanımlayan bedenler atlara binip uzaklaştılar bu yüzden ben bir yalnızlık hikayesi yazdım kaderimin yalnızlık kitabı ile aynı yürüyen aynı sahifelerle baş başa giden . Sevmek sevilmek duygusu akılda akıl bırakmaz ki ne gece uykuları ne gündüz ışıkları özlediğimi hiç unutma aşk fısıltılarını sabah kuş cıvıltıları ile uyandım güneşin doğuşunu durduran fısıltılarını aldım son dualarımı okuyordum . Sevmek sevilmek duygusu akılda akıl bırakmaz ki ne gece uykuları ne gündüz ışıklarını . Bunca acıların biriktirdiği dayanılmaz yorgunluklar çeken yüreğim bunca dolmuşluğuna rağmen mi ? insan yeniden başlayabilir.Sen aklımdaysan eğer yaşadığımı hissediyor hayata anlamlar katıyorum .Evet bu böyle sen aklımda olduğun zaman düşen süngüm kırılan umutlarım zayıf mücadelem hepsi evet hepsi güç kazanıyor kan kaybım önleniyor. Bütün denklemler sevginin sürekliliğine çıkar sabırla beklemeye tutarlı kişilikli duruş göstermeye çıkar kolay değil fakat bu yol öyle bir yol ki dikenlerin dizlerimizi kanatmalarına aldırış etmeden devam edilmesi gereken yol umut elbet beklediğimizden farklı da olabilir işte konunun denklem olması bu yüzden ..


Mustafa kaya / 04.08.2011

07 Ağustos 2011 8-9 dakika 164 denemesi var.
Yorumlar