Karalama Yazılarım - 4

...Öfkeyle ve şiddetle esen bir fırtınanın içindeymişim gibi merhametli kollar arıyorum bu şehirde.Hüznün hasretin ümitsizliğin yabancılığın ve insafsızlığın yakıcı alevleri içindeyim yalnızlıkla sarıldığım martılar gök kuşları çınar ağaçları ve mavi suyun gizemli akışı dostça geliyor bana .Gözlerimle görüyor kalbimle hissediyorum ki uğradığım hayal kırıklarının hepsinde insan vardı şaşkın korkak heyecanlı yalnız sessiz ve kimsesiz halimi testere dişli boğazın sahilleriyle paylaşıyorum gündüzü ve gecesinde yolculuklara çıkar gibi oluyorum her gün sil baştan alarak hayatıma başlıyorum .Bugün yağmur yağıyor istediğim gibi yağıyor beni mutlu edecek gibi düşüyor yere nazlı nazlı.Uzaktan hayali bir gölge gibi gözüken şehrin üzerindeki yağmur sisleri bana ilham veriyor yorgun ve yaralı yürüyen ruhuma yalancı seraplar gibi yağan yağmur damlaları altında nabız atışlarımın arttığını hissediyorum .Hangi gece hangi gündüz bu şehirde gezintiye çıkmışken düşüp öleceğim diye birden aklıma geldi böyle yağmurlu bir gün olsun düşündüm , ya da neden ölümü bu kadar ister olduğuma kızarak bu şehirle ömrümün daha uzadığını daha hayat kattığını düşünüp suları yarıp giden şu demirden çelikten uzunca yüksekce devasa geminin suyla olan savaşında ağır fakat muhteşem seyreden mücadelesiyle direnmeye karar verdim. İçimdeki çocuktan sevginin bütün koordinatlarına kadar doyasıya hayata sermeye karar verdim sonra yağmurun çiseleyen kadife dokunuşlarına aldırmadan iyice ıslanıncaya kadar yürüdüm her zamanki gibi fırından aldığım simit ve galete ile kendimi sahilde bir çay ocağına atıyorum en bayıldığım anlardır oturduğum masada yeni yüzlerle tanışmak ikram etmek sohbetlere geçmek dışarıda yağmurun sesini duyacağım boğazdan geçen her gemi içimden geçiyor gibi hissedeceğim bir yer olmalı oturduğum masa. Cam kenarına oturuyorum ilerlemiş yaşımla kendimi esir dertli ve mahkum mu hissediyorum acaba suçlu ve hiçlik duyguları zaman zaman yokluyor beni kokusuz özelliksiz ve tatsız bir dünyayı sevmiyorum sevginin sevmenin sevilmenin rengini tanıyalı .Biliyorum birazdan yağmur kesilecek ortaya çıkar mı çıkmaz mı bilmiyorum gökkuşağını aramaya çıkacağım yoksa nisan yağmurlarına mahsus bir güzellik mi şimdi çıkmaz mı bu kış ortası yağmurda.Gökkuşağı olsun olmasın ben yine yağmur sonu dışarı çıkmayı seviyorum yağmur kokularını çeke çeke ve yağmurun bütün renklerini başıma döke döke dolaşacağım dolaşırken de düşünce yolculuklarına çıkacağım .
Bir gün dü yağmur yağmıştı sokaklar yağmur kokusu ve su birikintileri ile doluydu iki tarafı mezarlık olan yokuş aşağı doğru sahile inen yolun üzerindeyim yeni yapılan şehzade cami kalabalık genç bir kızın cenazesi için o kadar çok araba vardı ki pahalı ve gösterişli araçların sıra sıra dizili olduğu yol iyice daralmıştı merakla bekledim iyi giyimli bayanlar zengin görünümlü beyler yüzlerinde ölüme karşı kayıtsız ve sıradan gibi bakan duruşları ile kendilerine mahsus sınıf insanları olarak ağır ağır yürüyorlardı içinde genç kızın bulunduğu tabutun arkasından .Bir yandan da boğaza nazır bu mezarlığın şahaser manzaraya tanıklık eden bir noktada oluşu kalabalığın cenazeden çok yağmur sonrası ılık parçalı bulutlu son derece temiz boğaz havası olan bu yeri yeniden keşfetmiş oldukları fısıltılarını duyuyor gibiydim ilk defa bir cenazede bulunmanın şaşkınlığı ve korkusunu taşıyan bir kaç genç insan dışında orta ve ileri yaşlı kibir abidesi bu insanları daha yakından gözlem yapmış olduğum için kendi kendime kızdım ve kesin bir kararla oradan ayrıldım yürümeye devam ettim ta ki çengelköy sahiline gelinceye kadar ah ben yine çok derin bir huzur ve sukünet bulmuş gibi otomatiğe bağlı hareketlerle önce simit fırınından simitleri alıp boğaza en yakın duran masa ve sandalyeleri seçiyorum birazdan gelecek arkadaşıma yer kapmış olmanın gönül rahatlığı da eklenince simitlerden birini yemeye arkasından da çay içmeye devam etmemin bir sakıncası yoktu ikinci çayı içiyordum ki arkadaşımın selamı ile serin tuzlu mavi suya dalıp gitmiş olan gözlerimi ve zihnimi , yüzünü ve ahlakını çok sevdiğim insana çeviriyordum ...


29.01.2011 / çengelköy

13 Ağustos 2011 4-5 dakika 164 denemesi var.
Yorumlar