Karalama yazılarım - 6

...Bilmediğim bir dünyanın misafiri gibi gördüm kendimi tanımadığım bir hayatın hüznü düşüyordu terk edildikten sonraki halim.Bir şehrin maviş sahilinde hikayesine rastladım düş kırıklığına uğramış titrek sesli martıların çığlıklarına nasıl da benzeşiyordu uğradığım yalnızlığa ve hıçkırıklarım karışıyordu düşüncelerimin öksüzlüğüne.Beni anlayan derin mavi gök çağırıyor koşuyorum bir o yana bir bu yana sahillerin, bırakıp gidiyor sonra bir bulutun elinden tutup çıkıyorum dağlara serinlemiş taşlara basıyorum yağmurla.Ah kim duyacak beni şu bitmiş bozgun mutsuz halimi bu son gülümsemem belki seni çeken fotoğrafları düşünüyorum hepsi çerçevesiz fakat senin dünyan düş zengini .Denizin ıslattığı bir şehirde solgun maviler içindeyim terk edilmiş gibiyim ağlayan ruhum her zaman yalnız ve acılarla dolu zaman akıyor bir yaprak gibi titretiyor beni durmaksızın kemiriyor günahlarım gündüz yürüyorum gece yürüyorum çaresiz sokaklar keskin ve parlak ve hissiz dost bir yüz arıyorum lekesiz .Bir incir çekirdeği olan arzularım zincire vurulmuş bir sessiz nağmeyim ve şimdi kim bilir, hangi kuyuda saklı sevinçlerim kim bilir . Konuşmadan bakan gözlerini düşünüyorum o yeşilimsi boğazın kızıl ufkunda hiç sevinmemiş gibi bakıyorlar bana ve şehrin sessizliğini alıyor bakışların yüzünde tılsımlı çizgiler görüyorum nisan yağmurları serinletmiş bir İstanbul akşamında düşüncelerimi .Usturanın üzerinde durmaktan farksız hayatımı seriyorum denize beni yaşamaya çağıran hiçbir şey yok mavi sudan başka uzak göklere uçan kuşları izliyorum ruhumda bir huzur çöl kumları sayısınca çoğalarak yalnızlığımı yaşıyorum bir ben bir saatim tik..tak..tik tak ve bir selvinin gölgesinde konuşmayı özlemek ah bu benim hayallerim.Onlara yetişemiyorum çok hırpalıyorlar beni ne gurur saatlerimi ne de umutlarımı hiç birini bulamadım dökülmeyen gözyaşlarını ıslak saçlarını ağladığını hissedeceğim yüzünün resmi geliyor gözlerimin önüne bilmediğim kederlerin mi ? var yoksa bilmediğim acılarla mı kıvranıyor yüreğin .Göz göze geldiğim deniz ağlıyor bugün istanbul kederli kendimi sahile bırakıyorum hırpalanmış kaldırımları bırakıp dizlerini kanatan çocuklar gibiyim hangi duygular esir aldı bilmiyorum hüzünlü ve hıçkırıklara boğulmuş bir haldeyim bir su kabarcığı olup sahile çarpmak batan güneşle batmak bir sır olup kaybolmak istiyorum...iyi mi ?..)))) öfkesi geçince başlıyor acısı acısı sürüyor son sözlerinin.İşte yine hüsran bu aşkın sonu da aynı bu yüzden bana uğramaz aşk karar verdim gözlerden uzak kalacağım kilitlenip kaldım.Mezar taşları anlamlı evet hem de ne çok insana yardımcı oluyorlar hayatı doğumu anlamak adına yeniden kendine getiriyor . İnsanlardan bazıları anlaşılmaz / anlamsız dururken mezar taşlarının önemi daha iyi anlaşılmaktadır .Neredeyse kış yaşıyor ruh şehrim içimdeki şehir dışımdaki şehir kar yığını.Kar fırtına ve rüzgar sırtımda kamçı izleri bir yol kavşağındayım göklerde uçuyor kalbim kara deliklere rastlıyorum kendimi, kendimden saklıyorum.Güz bitti yarın bahar sonra yine güz ve arkası kış , ömrümün kışı da yakın ve kar duygularımı okuyor hiç durmadan ve üşüyorum her zaman . Hayata geri dönmeye imkan olsaydı eğer yine bu şehre gelmek isterdim sanki okyanuslarda batık gemilerden çıkmışız, sanki bir gemi batışından yaralı dönmüşüz taşlarla kızıl yosunlar arasından çıkıp gelmişiz gibi.Ölümleri görmüş yaşamış insanlardanmış gibi şaşkın ve çaresiz oysa ölüm, aldatmaz ve aldanmaz bir ayna olduğunu biliyorum . Sessizlik yemini ettim yalnızlığı seçtim kalbi durmuş bir insan gibi mutlulukları terk ettim halimin hali bir gülün açmasını beklemek gibi.Sensizlik kara bir yeşil deniz ,derin bir gölge sanki artık ne istersen söyle gün başka doğacak .Gelinmez bir dünya yaptık renklerini hayatın zehirli çiçekler gibi doladık durduk ve yankılara dönüşen gecikmiş bir buluşmanın içinde koyu maviydi martıların çığlıkları. Sıkıldım yağmur kokulu bir düş kuruyorum nereye koşsam aynı gülümseme gözlerinin renginde saçların saçlarının renginde yalnızlığın ve buna sebep ben cezaya çarptırılmış gibiyim .Saçlarını tarayan rüzgarı kıskandım .Senden yana her güzel şey mavi bir ışık olmalı mutluluk fotoğrafı gibi ya da yeşil bir elbise gibi .Yalnızlık da siyah bir gül olmalı .. .



ÇENGELKÖY

15 Ağustos 2011 4-5 dakika 164 denemesi var.
Yorumlar