Karanlığa Bir Mumda Sen Yak
Aydınlığı, karanlığı, hakkı, batılı, gerçek ve insanlara faydalı olan ilim de cehaleti aydınlatığı, ışıksız ruhlara bir ışık yakan, cehalet ve terörün boy gösterdiği çorak dağlara fidan diken, Bir harf öğretenin kırık yıl kölesi olurum diyen Hz Ali'den günümüze gelen, Allah'ın ilk emri oku insanlığın karanlığın cehaletinde kurtaran, okuyan ve okutan öğretmen, İlk dersinin bağımsızlık ve özgürlük heyecanını yaşamak, sınıfların pencerelerini açıp özgürlük türküsün söylemek Korkusuzluğun yelinde bu güz günü, Alsın götürsün sonbahar yapraklarını, Çağrısını karanlıkta kalan toprak yurdumuzun insanlarına duyurmak Erzurum'dan yola çıkıp Hazro'nun kırına, Gizli ordusuyuz onun dersliklerde Gelir belki elinde Diyarbakır'ın buğday başağı, İner kalpaklı bir adam dağ yolundan aşağı çocuğunu kaydeder okuluna, sırt çevirir böylece zulmün habercesine, her toplumda okumak öğrenmek ve öğretmek çok önem verilmiştir. Bunun İslam Peygamberimiz (s.a.v), öğretmenliğin kıymetini şu Hadisleriyle bir kez daha bizlere hatırlatmaktadır: ' Yalnız iki kimse gıpta edilmeye layıktır. Bunlarda: Allah'ın kendisine vermiş olduğu malı, Hak uğrunda sarf eden, muhtaçlara dağıtan kimse ile, Allah'ın kendisine vermiş olduğu ilim ve hikmetle hükmeden ve onu halka öğreten kimsedir.'
Nurlu kılıcımdır kalemim, karanlık gecelerde hilal olurum. Kavuşurum aydınlığa.
Bitmez benim baharım, gönülere sevgi ekmektir. benim görevim, toprak benim, tohum benim; her yeni gün yeniden büyür, coşar, taşar sevgim, sel olur çağlar yıkar karanlıkları topraklara eker taze fidanlarımı ; ağır yükle hareket etmek , sabırdır, inançtır, aydınlıktır...bugündür, yarındır, yarına taşıdığım.öğretmenim;
Hazro'nun yolsuz bir mezrasında, ya da öğretmensiz bir köyünde bir yiğitlik öyküsü olur buralarda yaşamımız, yayılır yurdun ve karanlığın en ucra köşelerine yayılır öykümüz... Kahpe kurşunlar ensemizde hissedip yaşamaksa bununla tasalanmam, korkmam bu yavrular karanlığın aydınlığını yaşayacaksa duysun yurdumun dört bir tarafı
Şehitlik tutar benliğim, düşürmez yere yüreğimi, ama ne çare! Yetim kalırsa çiçeklerim, üzülmeme şehitlik bahtıma, yada şehit olanlara karanlığa bir mum yakamadığımıza yanarım
Öksüz kalır çocuklarım, Ve ağlarken taşan gözleri, duysun Dicle nehri ağıtlarımı...
Dağların arasında, bayırında, düzünde ,Boy boy çiçeklerim var, umut var gözlerinde
Öğretmenim diyorum, korkmak yakışmaz bana, Kara tahta önünde duruşun yeter karanlığa, bütün yollar çıkar seninle aydınlığa,
Kalemin mürekkebin tükendiği noktadır öğretmenlik. Karanlığımızı aydınlatan, aydın ufukların güzellikleri, inceliklerini öğreten, yaşamasını sağlayandır Konuşmayı, dinlemeyi, sevgiyi saygıyı, iyiliği güzelliği, insan olmayı ve insan gibi yaşamayı öğretende odur. Yarınlarımıza saygıyı yerleştirende, saygıyla yaşamasını sağlayanda öğretmendir. Ziller çalsa da , yine dağları gülleri çizdiren, Sevginin farklı rengin olduğunu, engin denizler gibi yüreklerindeki sevgiyi öğreten, büyütür ellerinde her bir öğrenciyi güneşin yolculukları gibi. Havanın başka renklerin güzelliklerini öğreten,
Yolların sadece bir değil , ağaçlar, kuşlar ne kadar güzel olduğunu Yeryüzündeki pırıl pırıl parlayan, farklı kokan kokusunun, düşünerek yaşamasını, her bir canlının adını rengini, farklı güzelliklerini anlatan odur.
Gülen' sıfatı seninle güzelleşir. neşenin özdeşleştiği, Sevgi erdemliğe ulaşmasını, her gülmenin sevincini, yüreğindeki sevgide açan çiçekleri kendi çocuklarıdır öğrencileri çocukların gülüşleri onları sevindiren, her gülmeyle gül goncası olur yürekleri, güler kokar burcu burcu yüreklerinde ,Dünya bir başka güzel olur yüreğinin derinliklerinde Bir nazenin yürek kanatlanır uçar havalarda , bir turna neşesiyle yüksek dağların üstünde sevgiyi anlatır kanatları, çığlıkları başka bir sevgiyi, özgür olmanın birey olmanın sevincini yaşatır. O minik yüreklerinde, onları alıp koyar o dağların zulmünde, köle olmayı reteder, asi olmak yaraşmaz, asil olmak her insana yaraşır, erdemliği yüreklere yerleştirir.Yüreğim asude bir liman olur, hiçbir rüzgarın etki edemeyeceği, atılan her kurşunu mahzer olur yüreklerindeki o limanlarda, korur bütün geleceklerinin umutlarını, gülünce gülüşleri neşesi olur o yüreklerin, her çocuğa gülmek yaraşır, oyuncaklarıyla hayal kurmayı,dünyaya güneşin, çiçeğe rengin, anneye şefkatin, öğretmene sınırsız sevginin, doğan her yeni güne umudun yaraşması gibi,sana da gülmek yaraşır. ve şunu da asla unutma: dünya çocuğun gülüşü,neşesiy ile güzelleşir. öğretmen bu güzellikleri yaşatmakla ölümsüzleşir...
Hazro'nun dağlarını her yerine kar yağsa da büyüyecek güzelleşecek o minik yürekler. Kardelen misali inatlaşır, kara borana aldırmadan büyür. Kardelenler kara inat büyür.bu dağların acımasızlığına inat,ulaşırlar güneşe, geceleri yıldız gibi parlar ışıldarlar, her şeye ve herkese rağmen, bazen bu Ayşe'dir bazen Murat bazen Baran belki de Rojda, daha çok sevgiye şefkat ihtiyaçları var, uzanan eller herkesin hakkıdır bu dağlarda, karanlıktan kaçmak yaraşmaz aydınlanmış ruhlara, kaçarsak kim aydınlatır karanlığı, kim anlatır yıldızları, sevgiyi, kardeşliği; kim anlatır özgür olmanın insanca yaşamanın tadını her bir idealist öğretmenini hakkıdır buralarda kalıp anlatmanın.
Karanlığın cehaletine inat belki bıraktık annemizi, sevgilimizi, kocamızı, geldik bu Hazro'nun dağlarına kardelen misali anlatmak, kara tahtanın karalığına inat. Tebeşirin beyazlığıyla tertemiz bir gelecek anlatmak o kara tahtaya, Gülay'ın Mustafaların hakkıdır karanlığa bir mum yakmak. Yıldıramaz cehaletin adımları ve karanlığı korkutamaz sevgi dolu yürekleri mutluyuz mutlu olmalıyız öğretmenlerimiz. Neşe dolu çocukları, gül goncası dolu sınıflarıyla çocukları vardır. Evde onu bekleyeni, seveni, beklese de o anlatacaktı o mahzer gibi kor kurşunlara inat. Şu dağların rengini güzelliğini anlatacak onlara eşkıyanın cehaletin zulmüne inat büyütecek sevgi dolu yürekler. Anlatacak çocuklar çocukken yaşadıklarını, her bir öğretmenin gecmişinde vardır başka bir öğretmenin hatırası, beni hazırlayanda yağmurlu bir günde, bir öğretmenin yaptıklardır: yağmurda ıslanırken saçlarım bir gün, yürüdüğüm yollarda belirdi şemsiyesiyle şefkat timsali öğretmenim. Üzerime yağmur tanelerin düşmesini engelledi. Yağmur damlalarından birinin yıllar sonra üzerine düşeceği bir öğrenciye, şemsiye tutabileceğimi öğrendim öğrencilimde. Bir ışık, bir ışık daha, gecelerin içindeki ejderlerle dövüşürüz. Nice istemeseler de, nice önleseler de, uyandırır toplumunu iyiye, doğruya, güzele vatanımın her köşesinde anlatacak yağmursuzluğu ne olduğunu, yağmur yağarken de şemsiyesini her bir yavrucağa tutmasını.
Ellerimde yüzlerce fidan, yüzlerce içek, her biri bir başka dünya, her biri bambaşka gelecek olacak. Kiminin yüzünde pırıl pırıl bir gülücük belirir kiminin yaşına yakışmayan bir hüzün düşer kimse bilmez ki, Berivan neden konuşmaz. Adını bile söylemez çoğu zaman, Mahzundur gözleri, ha ağladı ha ağlayacak, bir çok şeyi yoktur.Umutlarının ve hayallerinin olmadığı gibi.,Ama ben bilirim çiğdem saçlı kızının hüznünü, Bilirim şefkat görmesi gereken yaşında çektiği acıyı. Yanar yüreğim içten içe, biliyoruz ki.Tarihi, coğrafyayı bilmez Sibel, ancak İyi bilir çamaşır yıkamayı, su taşımayı yalınayak, tarlada çalışmayı, küçük yaşta evlenip çocuk bakmayı kimse bilmez belki, Ahmetler neden bu kadar hırçın, bilmeyiz ki sinirlenme sebeplerini hayatla insanlarla okulla neden kavgalı?
Neden derse girmezlerde boş kalır sınıflar, neden ceylan gözleri sevmemeye yeminlidir yaşamı. Ama biz öğretmenler yetişmesekte biliriz çocuklarımızın derdini, bilirim okşanması gereken başının gece uykusu görmediğini. Ödev yapması gereken zamanını,
geçim parasını çıkartmak için harcadığını. Hayatla mücadele etme zorunluluğu, düşündürür, hırçınlaştırır, bundandır gönül kırgınlığı, bundandır hayata kızgınlığı, bundandır bir defterinin, kaleminin olmayışı, bize düşen onlara anlatmak, cesaretlendirmek kolay okuyamaz, yazamaz, konuşamazsa da zekaları bulacaklar gerçek okumanın tadını,
Yürüdüğümüz yolların çoğu dikenli, canavarlarla dolu bir ormandayız. Yolumuzu hayaletler kesiyor. Tanımadığımız bir dünya bu. İthal malı mefhumların kaypak ve karanlık dünyası. Gerçek, kelimelerin arkasında kayboluyor. Murdar bir hal'den muhteşem bir maziye kanatlanmak, her namuslu insan gibi mazimizi öğrenmek, öğretmek bütün çocuklarımıza, Düşünce hürriyeti bu mülevves kelimelerin esaretinden kurtulmakla başlar, düşünce hürriyeti ve düşünce namusu. Karanlık kinlerin birbirine saldırttığı çılgın sürülerin savaş çığlığını bu çocukların dışında sağlamalıyız . İlkelin, budalanın, papağanın söylemlerini tekrarlamayacak çocuklarımız. Dünya değişiyor gözleri açmalıyız. Açtırmalıyız çocuklarımıza, İnsanlar sloganla güdülmez . atılan taşlar yere düşer, yüreklere taş düştümü, anlatmak zordur gerçekleri, düşünceye hürriyet, sonsuz hürriyet. Kitaptan değil kitapsızlıktan korkmalıyız. Bütün ideolojilere kapıları açmak, hepsini tanımak, hepsini tartışmak ve Türkiye'nin kaderini onların aydınlığında fakat tarihimizin büyük mirasına dayanarak inşa etmek. İşte, en doğru yol. Bu doğru yolu sağlayan ise bu günün çocukları ve öğretmenleri olacaktır. Karanlığa son bir mum kalsada onu öğretmenler yakacak.
Öğretmenlerin öğretmen günü kutlu olsun
Sevgilimi Karıma (Gülay'a)
24.11.2011
İst