Karanlık mahzenimde

Hayatın acımasız yollarında yapayalnız ben,kendi kendime çabalıyordum yaşamak için, yaşam için.
Ansızın sen gelirsin de,sıcaklığa hasret kalmış şu ellerimden tutarsın belki diye bekliyordum karanlık mahzenimde.Ne yöne baksam kopkoyu bir karanlık...

Haykırıyordum hayata...
Küçücük bir ışık dahi olsa gelirsin belki diye bekliyordum.Bir hücre içinde yıllarca güneş ışığına hasret kalmış bir suçlu gibi muhtaçtım sana..

Sonu gelmeyen bir çölde günlerce susuz kalmış bir bedevinin suya hasret kaldığı gibi hasret kalmıştım bir gülüşüne...

Düşünüyordum da neden döndüğünün artık bir önemi yok.Şu an aynımda oluşun,gözlerine bakışım,sıcaklığında ısınışım karanlık mahzenime bir güneş misali gibi doğdu...Artık hayata ölmeyeceği müjdelenmiş bir kul gibi bakıyorum.

Seninle birlikteyken geçecek her anın,her dakikanın hatta her saniyenin mutluluğu içimde bir kelebeğin kanat çırpışı gibi beliriyor.

Biliyor musun?

Ayrı geçirdiğimiz her gün dipsiz kuyulara sürükleniyordum sanki...

Ellerim...Ellerim dokunsam da hissetmiyordu,hiç bir duygu belirmiyordu kalbimde.Yanımda milyonlarca insan olmasına rağmen yapayanlızdım.
Korumana muhtaçtım...

Küçük ve karanlık mahzenimde bir ışık bir umut için yalvarıyordum Allah'a,yanımda sen bir yıldız gibi parıldayana dek...

Nasıl da özlüyordum...

Nelki iki sevgilinin,belki de yıllarca görüşmemiş iki dostun birbirini özlediği gibi...
Tanımlayamıyordum ki...

Özlemin içimde işte böyle büyük yaralar açmıştı.
Aslında artık yanımda olsan dahi, seni özlemeye devam edeceğim,birikmiş yılların hasretiyle..

Ne olur ne olur ben bir daha bırakma anne !
Sıkıca tut ellerimden çok üşüyorum...

12 Eylül 2008 1-2 dakika 5 denemesi var.
Yorumlar