Kararsız Bir Sızı

Bazen içimde bir şey kıpırdar; adı yoktur, şekli yoktur, ama beni yerimden oynatacak kadar güçlüdür. O an düşüncelerim karışır, duygularım birbirine dolanır. Ne ilerleyebilirim ne geri dönebilirim. Yalnızca olduğum yerde durur, içimdeki o tuhaf titreşimi dinlerim.


Kendimi çoğu zaman bir sesin peşinde bulurum. Nereden geldiğini bilmediğim, fakat beni her defasında içime çağıran bir ses... Kapadığım gözlerimin ardında başka bir dünya açılır; yüzler, sesler, kırık hatıralar, yarım kalan cümleler… Hepsi bir araya gelir, beni çözmeye çalışır gibi bakar. Ben mi anlatamıyorum, yoksa onlar mı anlamıyor, bunu bile ayırt edemem.


Dışarıdan sakin bir adamım belki, ama içimde kopan şeylerin sesi bazen kulaklarımı sağır eder. Bir yanım “yürü” der, diğer yanım “bekle”. Bir yanım “unut” der, diğer yanım “daha bitmedi”. Kendi kendime düştüğüm bu pazarlıklar canımı yakar. Yine de hiçbirine kızamam; hepsi benim kırılmış taraflarımın sesidir çünkü.


Bazen bir şarkı duyarım, bazen bir film sahnesi takılır aklıma. Bazen de eski bir anı gelir, tam unuttuğumu sandığım yerime dokunur. İçimde bir sızı dolaşır, ne artar ne geçer; sadece beni ayakta tutar. O sızı olmasa belki çökerim, belki de savrulurum bilmiyorum. Ama o sızı, hayatımın en dürüst yeridir. Ne olduğumu, ne olmadığımı açıkça gösterir.


Bir gün, her şeyin anlam kazanacağına inanmak istiyorum. İçimdeki kargaşanın bir melodisi olduğuna... Belki zor bir ezgidir, belki yavaş öğrenilir, ama bir gün mutlaka tamamlanacaktır. O güne kadar, kararsızlığımın gölgesinde yürümeyi öğrendim. Bazen durarak, bazen düşerek, bazen de hiçbir şey söylemeden.


Ve sorarım kendime

Bu sızıya tutunmalı mıyım, yoksa bırakmalı mıyım?

Her defasında cevabı bilmeden, yine de devam ederim.

Belki de hayat dediğimiz şey, cevap değil; o soruyu taşımaktır.


Turgay Kurtuluş 


06 Aralık 2025 1-2 dakika 89 denemesi var.
Yorumlar