Kavuşmanın Diğer Adıymış Ayrılık

 Kuyuya uzattım ipi, bağırdım dakikalarca Yusuf! Diye . Bütün sevgileri yüreğinde toplamış çocukluğumu aradım . Küçükken ellerim aşk kokardı...Hep böyle kalacak sandım...Kaç dakika bağırdım hatırlamıyorum . Ses gelmedi kuyudan . Belki de aşktan sağır olmuş yüreğim duymadı Yusuf'un sesini . Öylece uyuyakalmışım kuyunun başında .Tepemde ay, gece kapkaranlık tek tük yıldızlar var etrafta . Seçemiyorum hangi yıldız Yusuf'a kardeş? Dudağımı kıpırdatıp sormak istiyorum bir yıldıza, Yusuf' u kuyuya sen mi attın? diye...Mecâlim yok konuşmaya .En iyisi olduğum karede kalmak ve hangisi gerçek, hangisi rüya bilmeden uykuya dalmak ...

...

Kapının altında minik bir zarf . Göndereni belirsiz bir mektup bu . İçinde tek bir satır . Ben Yusuf'un yırtılmış gömleğiyim yazıyor . Hayır-dır! Diyorum . Ben kimsenin gömleğini yırtmadım . Annem kuyuya çok bakma derdi küçükken . İçinden cinler, devler çıkarmış . Ben sessizce bekledim geceler boyu, belki Yusuf çıkar diye . Yusuf ses vermedi, tüm cinler, devler uykuda...

Unuttum tek satırlık aşk kokusunu . Daldım dünya işlerine eskisi gibi .Ne gömlek, ne aşk, bedeni yüreğime şimdiden büyük gelecek . Yusuf taşıyamadıysa, bu yürek nasıl taşıyacak ? Karar verdim hep ve tek kalmaya . Teklikten çokluk çıkarmaya .Küçük mtluluklarımı saydım her sıkıldığımda, uyuyup uyandım, dünya yüreğimi her yaktığında...

Bir akşamüstü aynı zarfı gördüm kapının altında . Bu defa Yusuf'un kokusunu duydum avcumda . Ben Yusuf'um! Züleyha'sı olmayan aşkların konuğuyum! yazıyordu sadece . Yusuf kimi arıyordu acaba? Yanlış adrese gönderilmiş mektuplar zinciri! dedim kendi kendime ...

...

Günler geçtikçe içimde Yusuf'a dair özlemler büyüdü . Bir gün Yusuf'un kokusu odama doldu .Yırtık bir gömlek buldum ağacın dalında . Kuşlar hep bir oldu, gömleği getireni söylemediler . Sadece sabahleyin kuşların içli ötüşleri eşlik etti bu kokuya . Bir ses çok sevildiğimi söyledi . Demek daldaki gömlek de kapıdaki zarf gibi yüreğime inen aşkmış .Demek bende hala sevmeye istidât varmış . Sevinç gözyaşları döktüm o gece, ıslattım seccademi . Aşkın çaresizleştiren yanlarını öğrendim sevdikçe .Ve sevdikçe yüreklenmeyi, bir filizken büyümeyi keşfettim yüreğime atılan her çizikte .

...

Pencerenin önünde kuşları seyre dalan benim .Onlar öterken özlem dolu, ben de Yusuf! diye seslenmekteyim . Kendimi görüyorum karşı daldan, kuş mu oldum yoksa ben de sevdadan? Aşktan uçulduğunu hiç görmedim oysa .Aşıklar hep hüznü çekermiş, tespih niyetine .Haydi in o daldan, sana göre değil yüceler . Bak Yusuf kuyuda, günlerdir aşk diye inler . Daldaki kuş silkelendi , neden sonra . Uykuda olup olmadığını anlamak için belki de .

Gömlek bendeydi artık . Günlerce gömleğe suret, sevdama beden aradım . Aşkın kalbı yoktu , bir kalıba oturtmak için uğraştım . Yusuf kuyudan çıkalı kaç yıl oldu bilmem, ben amansız bir derde yakalandım . Kuşların sesi uzaktan geliyor kulağıma .Anlamakta güçlük çekiyorum sesleri ve renkleri ayıramıyorum nicedir .Her şey aşk olmuş sanki .Yüzümde kırmızıdan çiçekler . Kimisi yüzüme dokunup,

- Ateşli bir hastalığa yakalanmış diyor, kimisi kırmızı çiçekler çok yakışmış yüzüne diye ekliyor . Ne diyor bu insanlar?

Bazen ayılıp etrafıma bakıyorum boş boş .Kuyuda, Yusuf da aşktan sarhoş . Tek bir isim dökülüyor işte o anda dilimden .Yusuf! sesiyle irkiliyor odamdaki sessizlik .

...

Bir sabah uyandım . Başında uyuduğum divan mıydı, kuyu muydu yine anlayamadım . Ama sadece o sabah ayrılığın dilini çözdüm . Yusuf gelmeyecekti, ben se henüz kavuşamadan, aşka ağıtlar yakandım . Kavuşma yoksa, niye ayrılık var? diye sordum kendime...Ayrılık varsa, kavuşma da olacak mı ? diye sonlandırdım içimdeki çığlıkları . Odamdaki yalnızlık, her şeye rağmen bir başınalık, aldırmadı bu çığlığa . Sanki herkes ve her şey biliyordu ayrılığı, bir tek ben çözemiyordum onun dilini .Yabani bakışlarımı alıp kuyudan, sessizleştim yeniden . Yusufça bir ses bekledim, tâ derinlerden .

Bekle ! dedi bir ses çooook uzaklardan . Bekle! kuyu dile gelmeyecek olsa bile . Ben bekledim dersin, aşk meclisinde . Gelmezse Yusuf utansın!

Yusuf dile geldi, aşk huzura ... Sonsuzluk dile geldi, ayrılıklar dize ... 

26 Nisan 2012

Çat Kapı / Şiirkolik Köşe Yazım

28 Kasım 2021 4-5 dakika 242 denemesi var.
Yorumlar