Kayıp Mehmet'e Mektup

Şimdi yağmur yağıyor, buradan geçsen şu seyrettiğim yoldan, hatta dibimizde ki kaldırımdan, tanır mıyım seni sanmam...







Biz hiç tanışmadık ki. Hayır tanıştık sen şiir seven birisin. Biz hep tanırız birbirimizi. Görmesek de. Üstelik sesini duydum birkaç kez telefon konuşmasında şiirini de okumuştun. Şimdi anımsadım. Biliyor musun? Dün akşam nereden estiyse yıllardır yazdığım şiirlerin yazıların içine daldım. Bir görsen nasıl dağınıklar benden bile dağınık. Benim dağınıklığa hakkım yok zaten hiç birimizin yok. Ben derim ki ?şiirlerim siz uçun biz sanatçıyız her çağda kanatlarımız kırık daha fazlasını derim ?Şiir kanatlarını yolmam yoldurmam ?diye. Bununla ilgili şiirim vardı. Bir gün senin için bulacağım onu. Şimdi iş yerindeyim zamanım yok. Hiçbir şeye zamanım yok zaten yaşamaya bile. Bırakmışım kendimi bir şeylerin akışına. Hani tıklım tıklım bir otobüste olursun da kafanda düşünceler, dengede kalsın istersin ayakların, bir gözün pencerede, seyredersin bazen dışarıyı. Eksik var mı? Var tabi bir de arabesk müzik işte öyle bir yaşam, herkes gibi. Üstelik son durak nerede kimsenin bir fikri yok. Herkes gibi mi? Yaşıyorum değil tabi. Benim şiirlerim var, kanatları da var üstelik. Şimdilik uçmayı bilmiyorlar o ayrı mesele. Keşke verseydim telefon numarasını. Fark etmez. Bu mektuplar bulur seni. Biliyor musun ne yaptım? Sana yazdığım, sana ulaşmayan mektupları bir dergiye yolladım. Nedenini bilmiyorum. İçimden öyle geldi. Ne zaman bir şiir ve yazımı göndersem. Okyanusa bir şişe attım, belki karaya vurur. Derim çevremdeki insanlara. Belki biri bulur sevinir. Üstelik şiir seven biri. Gerçekten yakmış mıydın şiirlerini? Ya sonra bir daha yaktın mı? Veya yakmayı düşündün mü ? Sanmam. Şiir seven biriyle kısacık ta olsa konuştun. İstesen de yakamazsın. Ben kendimi yaktım sayılır. Böyle yorgun son durağı merak etmeden yaşayarak.







Yine de bir akşam vakti uzanarak, şiirlerimi okuyup, kendi kendime şaşırarak güzelliğine her imgenin(gene mi abartmışım ne yapayım bana öyle geliyor)ama bir kez duyumsayarak o mutluluğa kucak açmış kuşun kanat çırpınışını, bakışını, başkaldırı dolu hüznünü sevgi dolu yüreğini, kendi ellerimle öldürüyorum. Sabaha bile ulaşmıyor.







Kendi kendime mazeretler uyduruyorum. Sonra şiir diyorum. Zaten senin kanatlarını kırıyorlar, uçamayasın diye. Ben ise seni hiç olmasa bir kez uçurup öldürüyorum. Son bir bakış fırlatıyor bana hani diyor ?Sen değil miydin şiirler yaşamalı' diyen.'ve uçmalı.'







Öyle de ben yaşamıyorum zaten. En azından can taşımayı o kadar önemli saymıyorum. Ne önemi var ellerimin, bir şiiri bile tutamıyorken.
Kısaca sen hiç olmasa yazılmış şiirlerini yaktın. Ben ise yazılmamış şiirlerimi. Hiç hoş değil, hiç güzel değil, hiç yararlı değil yanlış yaptık yanlış. Bu günlük bu kadar. Belki bir daha yazarım. Çözüm buluruz. Şiirler uçmalı, onlar uçar zaten, yeter ki biz sanatçılar kanatlarını yolmayalım. Yoldurmayalım.





Şiirlerimizi öldürmeyelim ki ölmeyelim...




BU NÜSHA DA TARİH YOK (yaklaşık 25 yıl önce )
SABAHA ULAŞTIRAMADIĞIM ŞİİRLER İÇİN ÇOK ÜZGÜNÜM.

19 Nisan 2014 3-4 dakika 27 denemesi var.
Yorumlar