Kaynanayı Ne Yapmalı?

Kızlarının üçü de evli olan kaynana bir gün damatlarının kendisini sevip sevmediğini öğrenmek için onları imtihan etmeye karar vermiş.

Bir gün sahilde otururken denize atlamış.En büyük damat da peşinden atlayıp kaynanasını kurtarmış.Bir gün sonra kaynana damadın evinin önüne sıfır kilometre BMW marka bir araba bırakıp üstüne not yazmış: Beni boğulmaktan kurtardığın için teşekkür ederim, kaynanan.

Sıra ortanca damada gelmiş.Yine sahilde otururken denize atmış kendini.Ortanca damat da peşinden atlayıp kaynanasını kurtarmış.Bir gün sonra kaynana ortanca damadın evinin önüne de sıfır kilometre bir BMW bırakıp üstüne not yazmış: Beni boğulmaktan kurtardığın için teşekkür ederim, kaynanan.

Sıra en küçük damada gelmiş.Yine sahilde otururken denize atlamış.Küçük damat hiç oralı olmamış, kılını bile kıpırdatmamış.Kaynanası boğularak ölmüş.Bir gün sonra evinin önünde son model bir FERRARİ.Üstünde bir not: Beni karımdan kurtardığın için teşekkür ederim,kayın pederin...

Arada bir sohpet etmek, hasret gidermek için arkadaşlarla toplanırız.Ekonomi, din, siyaset, edebiyat derken hararetli konuşmalar, tartışmalar geçer aramızda.Ama o an masada iki-üç tane evli arkadaş varsa laf muhakkak döner dolaşır evliliğe gelir.Ve tabi kaynanalara...

Yukarıdaki fıkrayı da en son toplanmamızda evli bir arkadaşım anlattı.Hepimiz kahkahalara boğulduk. Tabi masada Ferrari taliplileri, BMW taliplilerinden fazlaydı.Muzip bekar bir arkadaş ta ?e tabi canım oldumu iyisi olsun? diyince, film koptu iyice...

Ben evli değilim.Bir kaynanam olmadı.O yüzden kaynanalarından şikayet eden gelin ve damatların psikolojisini tam olarak anlamam mümkün değil.Ama çok kaynana tanıdım.En başta anne ve babamın kaynanaları.Kızkardeşimin, kuzenlerimin ve arkadaşlarımın kaynanaları...

İçlerinde kaynanalarından şikayet edenler, yaka silkenler de var, baş tacı yapıp el üstünde tutanlar da.Gözlemleyebildiğim kadarıyla çiftlere fazla karışmayan, maddi anlamda destek olan, gerektiğinde musluğun ağzını açan, gelin ve damada ev işlerinde yardım eden, torunlarını besleyip büyüten kaynanalar birinci sınıf kaynana sınıfına giriyor.Fazla dırdır etmemek kaydıyla...

Biraz sesi çıkan, çiftlere karışan ve akıl veren kaynanalarsa destek anlamında yukarıda bahsettiğim şeyleri yapsa da kaynar kazana atılası varlıklar olarak görülüyor.Hele zaten destekte yoksa kazan falan da kesmez onları...

Mesleği avukatlık olan evli bir dostum kaynanalığı, eziyet çeken gelinin, vakti gelince kendi gelininden intikam alması olarak tarif etti.Peki tersi mantıkla ezilmemiş gelinler iyi kaynana mı olurlar diye sorduğumdaysa, bana gülümseyerek şu cevabı verdi:Hayır onlar da iş bilmez kaynana olurlar...

Kimi baş tacı yapsın, kimi kazana atadursun kaynanaları, acaba kaynanaların gözünde gelin ve damatlar ne durumda acaba.Kolay mı, ölesiye sevdiği, yıllarca emek verip büyüttüğü, dizinin dibinden ayırmadığı evladını, günün birinde hayırsız bir damat yada gelin elinden alıveriyor.?Hadi ordan, ne çilelerle büyüttüm ben onu, sana bırakırmıyım?...

İki tarafında, yani gelin ve damadın da, kaynanaların da dengeyi iyi kurması lazım galiba.Hiç karışmamak, ilgilenmemekte iyi değil, her şeye karışmakta.Hiç ilgilenilmezse, çiftler, özellikle de bayanlar kendilerini sahipsiz bırakılmış hissedebilir.Aşırı ilgi gösterilir, her şeye karışılırsa bu kez de avam lisanıyla ?kabak tadı? verir.Zira evli çiftlerin kendi kendilerine karar vermeleri, kendi başlarına bir şeyler yapmaları en büyük haklarıdır.Onlar bunun için evlendiler...

Gördüğüm kadarıyla gelin-kaynana, damat-kaynana arasındaki en büyük gerginliklerin sebebi de bu fazla karışma meselesi galiba.Karışırım, karışamazsın.?Bal gibi karışırım, o senin kocan olmadan önce benim oğlumdu bi kere, halende öyle? ?iyi be yemedik oğlunu?...

Bir gün yine evli bir arkadaşım işyerime geldi.Suratı bir karış.Alı al moru mor.Ne oldu diye sordum.?Ne olacak, bizim kaynana salondaki mobilyaları yenisiyle değiştirmiş?. ?E kızacak ne var bunda bedavaya salonun yenilendi ne güzel işte?. ?Mobilyaları benim kredi kartıyla almış?...

Kuzenimin 5 yaşında dünya tatlısı bir erkek çocuğu var.Yeğenim Efe.Altın sarısı, upuzun, kız çocuklarını kıskandıracak kadar güzel saçları vardı.Karı koca çok yakışıyor diye kesmeye kıyamıyorlardı.Özel şampuanlar, kremler, bir özen, bir alaka.Bir gün babaannesi parkta oynatmak için almış dışarı çıkarmış çocuğu.Eve döndüklerinde kuzenim basmış çığlığı.Efe kel.Haklı olarak çok sinirlenmiş kuzenim.Kaynanası gayet sakin.?Biraz hava alsın çocuk, hem erkek çocuklarına uzun saç yakışmaz?...

Kaynana tarafı böyle.Ya peki gelin, damat tarafı.Aksi kaynanalar gibi kaynanalarını üzen, haksızlık eden aksi gelin ve damatlar da gördüm, görüyorum.Haksız tarafları olabilir ama kaynanaların her söylediklerinin, her yaptıklarının kötü olması da mümkün değildir.En azından gelinini, damadını sevmese de, oğlunu yada kızını sever, mutluluğunu isterler...

Ne dersek diyelim konu her zamanki gibi dönüp dolaşıp karşılıklı anlayışa, hoşgörüye, sevgiye ve saygıya gelip dayanıyor.Merkezinde insan yatan her meselenin eninde sonunda geleceği nokta gibi.Çözümse biraz daha anlayışlı kaynanalar ve biraz daha saygılı çiftler olsa gerek...

Çiftler ve kaynanalar...Atışmalarıyla, çekişmeleriyle tarihin en eski kurumunun göz bebekleri.Her şeye rağmen birbirlerini sıkıca kucaklamalılar.Kendi adıma; gelin ve damatlara da zaman zaman hak versem de, doğam gereği biraz daha kaynanalardan yana olmak durumundayım.Yaşlarına ve hayat tecrübelerine hürmeten onlar bir adım daha öndeler.Ve daha çok saygıyı hak eden taraf onlar.Çünki onlar olmasaydı, ne gelin damat, nede evlilik diye bir şey olmazdı. Evlenebilmek için, ilk önce doğmak, büyümek lazım...

Tamam tamam kayın pederleri de çok seviyorum...

30 Temmuz 2009 5-6 dakika 9 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar