Kelimeler Cemre ve Yusuf Üzerine

Suların bile kaldıramadığı oksijensiz bedenlerimizi, kara toprağa adak diye sunduğumuz karanlık gecelerimizi, kendimizin bile taşımaktan yorulduğumuz bedenlerimizi şöyle bir kenara atıp, bir bankın üstündeymiş gibi, birkaç kuşa ekmek veriyormuş gibi akışına bıraksak ruhlarımızı, onları süsleyen hayallerimizi...Kara toprak hesap sorar mı yine? Taşımayı beceremediğimiz her şey adına, taşıtmak istediklerimiz ve toprağı mecbur bırakışımızın üstüne...

Neye atsak ellerimizi biraz, umutsuzluk kokmasın diye kelimeleri süsleyişimiz, karanlığı öven, yalnızlıkları kalabalıklaştıran şiirleri bir ip yumağına sarışımız, kelimelerle oynamak bir ömür. Harfleri değiştirmek, sözleri değiştirmek ama hiç değişememek...Yine aynı bahse tutuşmak ama içimizdeki umudu bir türlü tutuşturamayışımız...Talihimize biçilen, bizi hep aynı çukura düşüren kara bulutlar. Hepsi ama hepsi onların suçu olsun haydi! Yağmuru getirişlerine pişman edelim, bahaneler bulalım bulutlara bile, gökyüzünü suçlayalım mesela...Yerdekileri ihmal ettiği, kah kuru kah ıslak ama sürekli bizden habersiz bizi değişik hava olaylarına maruz bıraktığı için.

Birileri cemre mi dedi az önce? Sanki duyar gibi oldum, ruhumu üşüten kışların üstüne. Ruh üşür müydü peki? Kaç ruh üşüyüp terlemeden atlatabilmişti ömür mevsimini? Cemreye mi şimdi de bu isyan peki, bunca üşüdükten sonra? Hayata; treni kaçırmış ya da tren gelmekte geç kalmış gibi bezgin bakmak, usandıran tekrarlar, acımasızca sarf edilen s/özler, dilden gönüle, gönülden dile akıttığımız, zehirden farksız...Kelimeler ah! İnsanı insana kırdıran, geceyi ağlatan, henüz kendini tamamlamadan dökülen, daha süzülemeden hayata, bir kelebek gibi kanat çırptığını hissedemeden, etrafını yakan kelimeler...Özüne düşman, savaş yeri kelimeler!

Bu bahar da boynu bükük kardelenlerin, hem de büküklüğün hesabı yok. Haydi Dünya nefes al, nefes ver! Akışına bırak bir kez daha doğayı.Bizden geçmedi biliyorum, yeniden toparlamalı dağılanları. Evet bir şeyler yapmalı Dünya çocukları! Siyasi ilişkiler kadar karışık biliyorum "Dünya komşulukları..."

"Tak Tak! Tık yok. Tak tak ! Tık tık!
Yeter! ölmesin artık" insanlık..."

Bir bankın üstünde ruhum
Bakın çırılçıplak
Ben kral değilim
Toprak değil istediğim
Bir kefen gibi
Elimde taşımak bedenimi
Hiç dokunamadan ölmek, sevdiklerime
Bu değil hayal ettiğim.
Kendimi düşmana anlatacağım diye
İhmal etmek yarınlarımı
Bir cemreden beklediğim
Bahardan da fazlası
Barış için açın çiçekler!
Kaç bahar oldu
Saymaya gücünüz yetmez
Bekletmeyin yusuflar!

"Tak Tak! Tık yok. Tak tak ! Tık tık!
Yeter! ölmesin artık" insanlık..."
...
Şule Meryem Canpolat Şimşek
Geceye Notlar

22 Şubat 2016 2-3 dakika 242 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 8 yıl önce

    İnsanlık en çok lazım olan olgu aslında bitmesin, bitmemeli her zaman bir şansa vermeli ona, barışa, sevgiye. Bizi bekleyen, çocuklarımızı bekleyen görecek güzel günler olmalı, var mutlaka. Yeniden merhaba demiş Şule bizler ne iyi etmiş...👍