Kendime Yazdığım Mektuplar - 6

Bugün en değerli dostumu misafir ettim. Huyu değildi öyle habersiz çat kapı gelmek ama güzel bir sürpriz oldu doğrusu. Kapının zili çaldığında, yine kim dedim bu saatte. Tamda en çok yanlız kalmak istediğim anda. Hem çayıda tam tek kişilik demlemişken. Elimde son zamanlarda en çok sevdiğim kitap Asaf'tan " Yalnızlık Paylaşılmaz"!! Akşamdan dedim ki, gömülürüm ben bu gece bu kitaba. Akşamı da, gecenin al yalazını da sabahın efkarını da bu kitapla paylaşırım! Bütün bunların üstüne çalan bir zil.. İnsanın çileden çıkması için yegane sebep olsa gerek. Hem başka planlarımda vardı. Uzun zamandır yazmıyordum mesela. Pas tutmaya yüz tutmuş kelimeleri, gözyaşlaıyla filizlendirmeliydim. Biliyorum çokça küstürmüştüm diviti, hokkayı saman kağıda. İşte tam bu gece bir barış imzalayacak ve kelimeler cümbüşü kuracaktım. Sözlerle dans etmeyide zaten oldum olası sevmiştim. Sessiz bir şarkıda rast makamı tadında, hayal ile gerçek yakazasında mestlik yaşayacaktım. Hem biliyorum dayanamaz birazdan bu sohbete Atilla İlhan, Ümit Yaşar, Orhan Veli de katılır hatta Cemal Süreyya Zuhal'i, Nazım "memleketi" anmadan edemezdi. Sonra birde Fazıl aldımı sazı eline ver elini çık " Canım İstanbul" semalarına. Deymeyin keyfime.. Düşündüm acaba açmasam mı kapıyı. Israrlı ısrarlı da çalıyor, gitmeyecek anlaşılan. Karşı ki dağları bir of çeksem yıkar edasıyla yürüdüm kapıya. Kapıyı açıp, ağzıma ne gelirse söyleneyim dedim bir hırsla. Açtım.Yüzümde bir tebessüm, dilime Suavi'den hasret türküsü yayıldı. Gözlerimde ise nerdeydin ışıltısıyla; hoşgeldin KENDİM dedim, HOŞGELDİN!..

09 Ocak 2016 1-2 dakika 12 denemesi var.
Yorumlar