kendini bulmak 1

Kendini bulmak... Tüm gücümü harcadığım halde elimden düşen umudumu aramaktan bitap düştüğümde katbettiğimin kendim olduğunu farkettim. kendini arama yolculuğuna dönüştü yaşamın özü. insan kendini bilirse; umudunu, inancını da bulabilir.
Tanımakla başladım. İlk uğradığım şehirde şehrin harabe olduğunu ve insanların can çekiştiğini, birlikteliklerini kaybettiğini gördüm. yıllarca emek verilen güzelleşen, gelenlerin hayran kaldığı şehir uzun süreli bir savaştan yıkımla çıkmıştı. Kötülüklerin işgali altındaydı. Önce hasar tespiti yapılmalıydı. gezdim her sokağı adım adım. gözlerimde o gece yaş kalmadı. Ciğerlerim parçalanmıştı sanki. bu kadar acıyı bir arada yaşamak bitkinlikten uykuya geçirmişti bedenimi. Rüya gibiydi her şey. bu kadar hasaar alacağımı bilememiştim. Yanlış ve kör bir savaşı bu kadar uzatmamalıydım. Uyandığımda notlarım avucumda ıslanmıştı. yağmur göz yaşlarımı almış, arındırmıştı sanki ruhumu.
Şehir kendi ruhunu bulmalıydı. En az zarar gören gözleriydi. Ağlayabiliyordu çünkü yağmurlarla. Yıllar süren işgal bitirilmeden onarmak, saldırılacak yeni hedef oluşturmaktan başka bir şey değildi. İşgal altında da yaşam sürdürülebilirdi. Ancak onursuz yaşamak olmamalıydı.
Şehir bıkmıştı ölüm kokusundan, yıkımdan ve aciz kalmaktan. Ben kahraman gibi kaarşılanmıştım. Direniş kelimesini ilk söyleyen bendim. aylarca savaştık sokak sokak aldık kötülüklerin elinden şehri. birliktik, tek yumruk hareket ettik. yalanı terk ettik ilk gün. zaten şehrin en güzel yanı ruhundan gelen cömertliğiydi. cesaretiydi. yardımlaşmasıydı. Bilgeliğiydi. Savaş kazanıldığında, iç savaş başlamıştı. bu en acı ve ağır olanıydı. Bir kısmı düşmandan arta kalanı yağmalıyor, bir kısmı zafer sarhoşluğuyla şehri boş kalan yerleri zaptetme telaşıyla hareket ediyordu. kimi eğlenerek boşa tüketiyordu zamanı.
Bu şehir bin parça hüzündü artık. Ben kahraman değildim. Eskiyi aratan anarşi kaynağıydım. Lanetleniyordum. Kaçtım şehirden günlerce düşündüm. ölülerin unutulduğu şehirde onlarla günlerce konuştum. ben sordum. Onların adına yanıtladım. onların adına sordum. Kendi adıma sustum.
Geri döndüm. şehrin beynini ele geçirenlerle savaşmak için. Aylar geçti. örnek yaşam dışında savaş ağır gelirdi şehre. Okuyarak konuşarak, anlatarak ağlayarak geçti zaman. şehir aydınlanıyor, artık kendini onarıyordu. Yaralar sarıldı. Binalar onarıldı. Kötüler düşmana iltica etti. şehir bizimdi artık.
son savaş şimdi başlamıştı. Ayakta kalma kendini bulma savaşı.
Bu savaşı sehir kendi kendine yapabilecek düzeyeydi ve ben gitmeliydim artık. Yetmezdi bana umudumu aramalıydım. kendimi aramalıydım. son bıraktığım yere yürümeliydim. Şehirle vedalaştığımda yalnızlığımı hissettim. Soğuktu şehrin yüzü yüreğim gibi. Ayrılık bir başka acıydı o gün.
Hayat şehirden ibaret değildi. ben kendimi aramaya başladım. Aldığım ruh, heyacan yolculuğumu anlamlandırmıştı.

30 Mayıs 2010 2-3 dakika 11 denemesi var.
Yorumlar