Kimyasal Yemekten Kimyamız Bozuldu

Yemek, zorunlu bir ihtiyaç ve hayatımızın idamesi için olmazsa olmazdır. Hayvanlar için de yemek zorunlu bir ihtiyaçtır ancak, akıl sahibi olmadıklarından hayvanlar ne bulursa yemekte ve seçme, araştırma, ayırma gibi iradi faaliyetlerden yoksun olduklarından açlık hissi uyandığında yiyebilecekleri ne bulurlarsa yiyerek ihtiyaçlarını gidermektedirler... Ancak, insan hayvandan farklı olarak ne yediğini bilmekte ve ona göre yemektedir...

Peki biz insanlar ne yediğimizin ve içtiğimizin farkında mıyız?..

Yoksa, karnım doysun da ne olursa olsun felsefesi mi hakim. Yediğimizin içtiğimizin nasıl üretildiği, hangi aşamalardan geçip soframıza geldiği, içerisinde neler olduğu gibi hususlarda bilgi sahibi miyiz? Kısaca boğazımızdan can bulmamız için yediklerimize dikkat edip seçici davranıyor muyuz?.. Gıda üreticilerini daha sağlıklı ve daha hijyen üretim yapmaları hususunda kamuoyu olarak zorluyor muyuz? Ekonomik kaygılarla sadece ürünün fiyatına mı bakıyoruz, gerisi teferruat deyip geçiyor muyuz?

Bunca sorudan sonra siz okuyucuları umarım bir düşünmeye sevk etmişimdir. Şimdi konumuz hakkında düşüncelerimi ve görüşlerimi aktarayım;

Tüketim toplumlarında tüketim pastası ne kadar büyürse, o pastadan pay almak isteyen üretici firmalarda o kadar çoğalır ve rekabet artar. Ancak, bu durumun önemli sakıncalarından biri ise, gıda üretimi yapan firmaların pıtrak gibi çoğalmaları beraberinde denetimsizliği getirir ve sağlıksız koşul ve ortamda üretim yapan firmaların sayısının da artmasına sebep olur. Dolayısıyla, Devlet gerekli denetimleri yapmayınca tüketici olarak iş başa düşer, herkes kendi yediğinden içtiğinden sorumlu olur ve olmalıdır da...

Ekonomik kaygıların her daim öncelikli sırada yer alması üretici firmaların kar maksimize amacıyla; maliyetin azaltılması yoluna gitmelerine, bunun neticesinde de, en az maliyetle en çok üretim nasıl yapılır denilerek, ürünün kalitesinden çok getireceği kar'e bakılacaktır ve üretilen gıdanın kalitesiz malzeme ve sağlıksız ortam ve şartlarda üretilmesine, böylelikle tüketiciye sunulmasına neden olunacaktır. Tüketici içinde ekonomik kaygılar ön planda tutulacağından ucuz mal tercih edilecek sonuçta ne yediğimiz değil ne harcadığımız düşünülecektir...

Oysa, yediklerimizin uzun vadede hayatımızı elimizden alarak bizlere telafisi mümkün olmayan zararlar verdiği açıktır. Bilinçli tüketici yediklerine dikkat eden ve üreticiyi denetleyen tüketicidir. Hayvan gibi midesini çöp kutusuna dönüştüren değildir.

Son dönemlerde gıda üzerine yapılan araştırma haberlerini duymuşsunuzdur. İçtiğimiz sütten, koladan, meyve suyundan hatta su gibi hayati olan içecekten tutun birçok ürünün sağlıksız olduğu, kiminin muhafazasının ve ortamının sağlıklı olmadığından kiminin ise, içerisine katılan maddelerin sağlık açısından uygun olmadığından dem vurularak bahsedildiği görülmektedir. Yine aynı şekilde et ürünlerinin yani salam, sucuk, tavuk gibi ürünlerin üretilmesinin insani olmadığı, insanın yemesi için değil de, daha çok yediklerinin insanı yemesi için üretildiği hususlarına şahit olmaktayız..

Doğal olmayan gıdalarda yani hazır tüketim ürünlerinde (işlenmiş ürün) bulunan ve en bilinen katkı maddeleri, antioksidanlar, emülgatörler, boyalar, dayanıklılığı artırıcılar, asitler, stabilizatörler, koyulaştırıcılar ve tatlandırıcılardır. Bunlar, başında 'E' harfi bulunan numaralarla gösterilmekte olup; bunların da bir sistematiği vardır şöyle ki; E100-199 arası boyalar, E200-299 arası dayanıklılığı artırıcılar, E300- 321 antioksidanlar, E322-375 emülgatörler ve asitler, E400-419 koyulaştırıcı ve jölelendiriciler, E400 ve üzeri daha farklı katkı maddelerini göstermektedir. Yani, tükettiğimiz birçok gıdada bulunan bu kimyasallar sağlık açısından bir çok tehlike barındırmaktadır. Birçoğu kanserojen madde içermektedir. Dolayısıyla, tükettiğimiz gıdaların ne içeriğini biliyoruz, ne de içeriğinde yazan malzemelerin ne ifade ettiğini...

Zaten ne yediğimizi bilseydik, sanırım birçoğunu yemekten tiksinir ve uzak dururduk... Midemiz de diğer iç organlar gibi hassas bir organ olup, çelik çeperlerle çevrilmemiştir. Her önümüze konulanı yersek, sonuçta midenin de bir dayanma gücü vardır ve bir gün gelir yediklerimizi kabul etmez... Sağlığımız bize Yaradan tarafından emanettir ve sahip çıkmalıyız.. Bunun içinde öncelikli olarak yediklerimize dikkat edip, güvenmediğimiz bilmediğimiz marka ve ürünleri tüketmekten azami içtinap etmeliyiz...

Son olarak, yediklerimiz yalnızca sağlığımızı bozmamakta... Yediklerimiz, duygu ve düşüncelerimizi de etkilemekte olup, karakterimizin şekillenmesinde önemli bir yer işgal etmektedir. Her yediğimiz gıdanın vücutta belli bir tesiri ve atılma süresi vardır. Hayvansal gıdaların ayrı, bitkisel gıdaların ayrı tesiri vardır. Bu hususu da göz önünde bulundurarak, ağzımızdan çıkana dikkat ettiğimiz gibi girene de dikkat etmeliyiz...

Unutmayalım, kimyamız alt üst olur bozulursa, artık hiçbir şeyin önemi kalmaz... Ne yemenin ne içmenin, ne de, gezip tozmanın hatta sevmenin de...

05-04-2012

09 Nisan 2012 4-5 dakika 35 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (10)
  • 12 yıl önce

    Hassas bir konu olması hasebiyle, okuyucuların da değerli görüş ve düşünceleri ile katkıda bulunması istirham olunur... Bir bilinç oluşturmaya vesile olursa ne mutlu o zaman... Saygılarımla...ÖF

  • 12 yıl önce

    Her şeyin sahte olduğu bir dünyada ne kadar dikkat edilebilirse o kadar dikkat ediyoruz sağlığımıza...Hiç ummmadığımız gıdalarda sahtecilik yapılıyor,yoğurt,zeytinyağ,peynir ,meyve,sebze vb.. Galiba sadece balık temiz gibi o da açık denizde tutulursa...

    Sigarayı yasaklamayı biliyorlar üzerine öldürür yazıyorlar her gün tüketilen besinler için kimse kılını kıpırdatmıyor...

    Kaliteli besinler alınsın diyorlar kaliteli yaşam sunmuyorlar.Es kaza yaşıyoruz işte..

    Selamlar..

  • 12 yıl önce

    Gıda sağlığı hakkınd bir haber, "â??Cochineal' adlı böcekten elde edilen â??karmin' isimli renklendiricinin şimdilik bilinen tek zararının alerjik reaksiyonlara yol açması olduğu bildiriliyor. Karmini en fazla kullanan markaların başında Ülker, Kent, Eti ve Dr Oetker geliyor.

    TÜRKİYE'DE SATILAN VE KARMİN İÇEREN BAZI GIDALAR

    SÜTLÜ GIDALAR

    Danette, çilek aromalı puding, Danone

    Çilek aromalı süt, Danone

    Çilekli süt, Pınar

    İçim, çilekli puding, Ülker

    SAKIZ

    Vivident xylit Cube, nar ve fuji elma aromalı şekersiz tatlandırıcılı sakız

    Vivident xylit Aqua Gum, meyve aromalı şekersiz tatlandırıcılı sakız

    Vivident xylit 2 Fruit, çilek aromalı şekersiz tatlandırıcılı sakız

    Big babol çilgın meyveler balonlu mega draje sakız

    Şıpsevdi, meyve aromalı şekerli balonlu sakızlar, Kent

    Bubbaloo Mega, karışık meyve ve kola aromalı şekerli balonlu sakızlar, Kent

    First, tatlı & ekşi çilek aromalı tatlandırıcılı şekersiz draje sakız, Kent

    Vivident, cilek ve mandalina aromalı şekersiz şerit sakız,

    Vivident, çilek ve karpuz aromalı sıvı dolgulu tatlandırıcılı draje sakız,

    Mentos, çilek ve limon aromalı sıvı dolgulu tatlandırıcılı draje sakız,"

  • 12 yıl önce

    tebrik ederim günün denemesine laik yazınızla saygılarımla...hayırlı geceler...

  • 12 yıl önce

    172 - Ey iman edenler! Size kısmet ettiğimiz rızıkların hoş ve temiz olanlarından yiyin ve Allah'a şükredin, eğer yalnız O'na kulluk ediyorsanız. BAKARA:172. ayet. aynı ayetin tefsiri kopyalayıp yapıştırıyorum: Ey müminler! siz o hayvanlar gibi olmayınız. size kısmet ettiğimiz rızıkların maddi ve manevi temiz olanlarından yiyiniz. Çünkü yaratılış âleminde rızkın haramı da var, helali de; pisi de var, temizi de. Fakat siz, bunların temizlerinden ve kimsenin hakkı geçmeyerek meşrı» şekilde kazanılan helallerinden insanca yiyiniz. Hem hayvanlar gibi pis boğaz olmayınız, hem de bir takımlarının yaptığı gibi helal, hoş ve temiz şeylerden kendinizi mahrum etmeyiniz. Temiz temiz, helal helal yiyiniz.

    Onları yaratan, veren Allah'a şükrediniz. O helal ve temiz rızıklarla beslenen vücudunuzu, görünen ve görünmeyen organlarınızı, ne için yaratılmışlarsa onda, yani yaratılış gayelerinde kullanınız.

    Çünkü yukarda da açıklandığı üzere şükrün gerçek bir şekilde yerine getirilmesi, nimeti ihsan edene bu suretle karşılık vererek saygı göstermektir.

    devam.