Kızgınım

Sabah dediğim gibi biraz kızgınım.

Biraz da mutsuz. Renkleri solmuş bir yol bu sabah, en erken sabah, benim erken sabahımda yolum. Kayıp var.

Kızgınlığım, içtenliğini yitirmiş dostluklara, bilemediğim çözemediğim ilişkilere. Herkes haklı. Açıklamalar istenmediği kadar çok.

Eski zamanlarda yorganımı usulca örterdim üstüme, koynuma alırdım yalnızlığımı. İyiydim.

Uykularım acıyor bu günlerde.

Bazen bi an kadar düşündüğümüz yaşam şu sıralar pek uzun gibi geliyor bana.

Özlemler ihanetleri hatırlatıyor, bıraktıkları izleri. Ne değişiyor ? Ne zaman değişecek? Değişecek mi ?

Hep bir başkasında avunurum diye sürüklendim durdum. Çok mu kaldı? Az mı? var mı cevapları bilen ?

Ve herkes haklıydı ben hariç bu yaşamda. Herkes hep doğru yaşadılar hayatlarını. Bir ben beceremedim, öyle mi? Acaba.

Kalabalıklar içindeyim, yalnızım. Yüreğim gitti benden. Nerelerde ?

Ansızın bastıran yağmur bu gece, neye yakalanacağım peki bu sefer. Bir incinmişlik alıp gözlerimi benden ta uzaklara götürüyor, görmüyorum.

İsimler kaldı yaşamımdan, soğuk duvarlarında odamın. Yüreğim yok, gelecek mi? gelir misin ?

Kırgınlıklar iyileşmeyen yaralardır, her anışta kanar insan içinde, bir de yakınımızda duranlar ihanet edenlerse eğer zor.

Hala sigara paketlerimin üzerine şiirler yazıyorum. Vazgeçmek yok. Giden yürek olsun, elbet gelecektir bir gün. Et tırnaktan ayrılmaz misali.

Resimler bu sabah. Huysuz yağmurlu gecenden sonra. Gülümsüyorlar, hepsi kendilerini doğru yerde ve doğru yaşadıklarını sanıyorlar. Mutlular. Mutlu olduklarını sanıyorlar.

Gemiler bana taşıyor bu sabah bütün aşk yorgunlarını. Bugün bana gelin. Dokunabilirim yüreklerinize, sizleri de sevebilirim. Ve anlayabilirim.

Çünkü ben de bence doğru yaşıyorum. Yaşamımın tüm kareleri için hepinizden çok açıklamam var. Benimkiler de doğru.

26 Temmuz 2008 1-2 dakika 5 denemesi var.
Yorumlar