Konya ve Mevlana

Yıllardan beri ziyaret etmek, gidip görmek istediğim kentlerden birisidir Konya ilimiz. Bir dostumla anlaşıp bu güzel kentimize gitmeğe karar verdik. Nisan ayı sıcaklık ortalamasına göre güneşli ve sıcak bir Nisan sabahı Kocaeli'nden hızlı trenle yolculuğumuz başladı. Hızlı trene kavuşmak, uygarlığın bu güzel nimetinden yararlanmak ne güzel. Birçok ülkeye göre geç bile olsa hızlı trenin ülkemiz demir yollarını şenlendirmesi hepimiz adına bir övünç kaynağı. Sakarya, Bilecik ve Eskişehir üzerinden Konya'ya varacağız. Bilecik'i geçinceye kadar derin vadilerin arasından geçiyoruz. Vadilerin her iki yüzü alabildiğine yemyeşil çam ormanlarıyla kaplı. Yamaçlar bazı yerlerde alabildiğine dik. Tepelerin başları bulutlara dokunacak kadar yüksek. Vadinin akarında sular sakin sakin akıyor. Derelerin kenarlarında bitek çayırlarla uzanıyor. Çayırlarda yayılan sığırlar hallerinden gayet memnunlar. Saatteki hızı iki yüz elli kilometreye ulaşan trenin geçişini kanıksamışlar. Dönüp bakmıyorlar bile.

Eskişehir Konya arası dümdüz araziler, alabildiğine geniş ve engin. Ufuk çizgisi çok uzaklarda fark edilebiliyor. Yer yer yeşilliğini kaybetmiş kıraç topraklar ve taşlı alanlar uzanıp gidiyor. Bir an aklımıza takılıyor Marmara bölgesinde adım başı kurulan fabrikalar bu geniş ve çıplak alanlarda kurulamaz mıydı? İşte o zaman İstanbul, Kocaeli, Bursa... gibi kentlerde oluşan yoğunlaşma ve curcuna olmazdı elbette.

Trenimizle dört saat gibi kısa bir sürede Kocaeli-Konya arası yolculuğumuzu bitiriyoruz. Konya Öğretmen Evinde rezervasyon yaptırmışız. Türk insanının örnek misafir severliğinin en güzel bir örneğini sergileyen bir arkadaşımız bizi karşılıyor. Özel arabasıyla öğretmen evine götürüyor bizleri. Akşam yemeğinde evine davetliyiz. Aman, ne hazırlık ne hazırlık; sevgili yengemiz adeta düğün yemeği hazırlamış. Konya ev mutfağının en nadide yemekleri önümüzde.

Arkadaşımız iş yerinden aldığı izinlerle ilinin en güzel ve gezilecek yerlerini bize gezdiriyor. Konya'ya gittiğinizde bıçak arası et yemeği yemeyi sakın unutmayın demişti dostlarımız. Bazı yörelerin kendine has yemekleri vardır. Bu güzel ilimizin bıçak arası yemeği gerçekten nefisti.

Güzel dilimizde şöyle bir söz vardır; yediğin içtiğin helal olsun gördüklerini anlat diye: Konya bir milyona yakın nüfusu ile gelişmiş bir Orta Anadolu kenti. Tarım ve sanayi alanında hayli mesafe kat etmiş. Konya'mız Anadolu Selçuklu Devleti'ne başkentlik yapmış bir il. Bu yıl başkent oluşunun bininci yılı kutlanıyor. Yine il bu yıl İslam Ülkeleri Turizm Başkenti seçilmiş. Tarihi dokusu, özellikle camileri çok hoş bir hava yaratmış bu tarihi kentimize yıllardan beri. İşin hoş tarafı kentin gizemli antik havası bozulmamış, capcanlı geçen zamana meydan okuyor.

Kentin kurulu alanının geniş olması kente bir ferahlık ve sakinlik kazandırıyor. Geniş caddeler, akıcı trafiğiyle tıpkı bir Avrupa kenti görünümünde Konya'mız. İnsanlar sakin ve huzur içinde işlerinin başındalar. İstanbul, Ankara gibi şehirlerimizde insanlarımızda gözlemlenen telaşlı koşuşmalar yok henüz bu kentte.

Ve Konya demek bir yerde Hz. Mevlana demek. Yüzyıllar ötresinden sesleniyor koca düşünür:
'Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi,
İster puta tapan ol yine gel, ,
Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...
Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz,
Şu tertemiz tarlaya sevgiden başka bir tohum ekmeyiz biz...
Beri gel, beri ! Daha da beri ! Niceye şu yol vuruculuk ?
Mademki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik...
Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız!
Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir.'

Sevgi konusunda gerek öz, gerekse biçim bakımından sevgiyi en güzel dile getiren düşünürlerden biridir Mevlana. 'Sevgisiz insan, kanatsız kuş gibidir,' der o yüce bu gönül. O'nda özlü sözler hiç bitmeyecek bir kaynak gibidir:

'Sevgi, insanı insan yapan, hırstan, kibirden, bencillikten kurtarabilen biricik ilaçtır.'

'Gelsin varlık namına ne varsa gelsin,
Kâfiri, putperesti, mecusisi gelsin
Yoktur dergâhımızda umutsuzluk,
Tövbesini bir kere bozanda gelsin.'

'Sevgi, bütün insanlığı ve evreni sevmektir.' İşte bu güzel fikir ve duyguların mayalandığı topraklarda olmak güzeldi... Bizlere rehber olarak kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim yeter. Biz Mevlana'nın türbesinden bir beklenti içinde olmadık. Sadece, O büyük insanın yaşadığı topraklara ve tüm insanlık âlemini barışa ve hoş görüye davet eden fikirlerine saygımız nedeniyle Konya'daydık...

Konya'nın Alaettin Tepesi çok hoş biçimde hizmete açık durumda. Gerek tepeden şehri seyretmek ve lalelerle süslü parkı dolaşmak tadına doyum olmayan bir güzellik. Dostumuz bizi Meram Bağlarına, Tavus Baba Türbesine, Sille Köyü'ne, Aya Elene Müzesi'ne götürdü. Meram Bağlarındaki Seksen Günde Devri Âlem parkı da çok ilginçti.

Sıcakkanlı, misafir sever insanları, güzel ve bakımlı parkları ve temiz havası ile güzel bir kent Konya kentimiz.

Biz saat beş kırk beş treni ile bu güzel kentten ayrılırken koca Mevlana arkamızdan bize sesleniyordu:

'Beri gel, beri gel daha da beri gel ama sevgiyle gel. Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol...'

22 Nisan 2016 4-5 dakika 150 denemesi var.
Yorumlar