Kredi mi İstediniz Allah Aşkına Hemen Verelim

Ömrü hayatımda banka kredisi kullanmış adam değilim. Gidip de bankaya bankacılara ağız eğmem arkadaş. Tabi bu durum bankacılardan da bir sürü dostum ve arkadaşım olmasına engel değil. Haliyle bir iki bankada hesabımız, ona bağlı otomatik ödemelerimiz var. Yatırıyoruz, çekiyoruz, kendi çapımızda bir şeyler yapıyoruz işte... Necmi Müdür eskilerden, iyi arkadaşımdır. Bir gün ''Gel sana azıcık kredi verelim, elin rahatlasın birader.'' dedi... Şimdiye kadar kredinin kıyısından köşesinden geçmemiş olan bana, sorgusuz sualsiz, hem de kefilsiz kredi verecek arkadaşım hem de Şube Müdürü Necmi...



Şimdiye kadar hiç kredi kullanmadığım ve de kullananlara kıllanmadığım için bu işin nasıl yapıldığını, nasıl müracaat edildiğiniz de hiç bilmem, öğrenmek için de hiç gayret etmem. Kendi göbeğimi hep kendim kestim, kendi yağım ile kavrulmasını da az çok bilmişimdir... ''Yok be Necmi sağ ol ben almayayım o mini mini krediyi.'' Öyle konuşuyoruz Necmi ile... İyi müdürdür Necmi onu söyleyeyim. Yanına her gittiğim de çayımı kahvemi eksik etmez. ''Birader minik diyorsan büyük kredi de açarız bak yeter ki sen almaya niyetlen.'' İnsanın her yerde arkadaşının dostunun olması ne güzel, hele bir de bankacılar arasında olması böyle bir dostun arkadaşın daha da güzel. ''Yok arkadaşım yok paraya ihtiyacım.'' Diyorum. Lakin tam o anda da hanımın ufak tefek istekleri vardı, sürekli ertelediğimiz. Yoksa, yoksa şeytanın bacağını kırsam da bir kerecik kredi işine bulaşsam mı? Birileri dürtüyor dürtmesine de ben de onları geri dürtüyorum...



Türk Ekonomisinin gidişatını az çok hepiniz biliyorsunuz. Bankalar şimdi ki zaman da mevduattan fazla bir şey kazanamıyorlar. Bolca tüketici kredisi, konut kredisi, otomobil kredisi,işletme kredisi pazarlamaları lazım. Onun içinde tanıdık tanımadık herkese teklif götürüyorlar. İyi mi oluyor? Kredi demek de borç demek aslında, borç yiyen de kesesinden yer derler atalarımız. Bizim Allah'a bir can borcumuz var, onu da zamanı gelince nasılsa kendisi tahsil edecek, ondan gayrısı yalan...



Necmi yine ısrar ediyor ''Bak birader bu sıralar faizler çok uygun dediydi dersin de sonra niye almadım, niye almadım diye dizlerini döversin.'' Of ki of içime kurt sürüsü düşürdü şimdi. Yok arkadaş, param varsa harcarım, yoksa da beklerim. Bir çayını içip biraz sohbet ettikten sonra, iş yerime dönerim.



Akşam hanım da kapıda güler yüzle karşılar beni... Yemek faslından sonra klasik Türk ailelerinin yüzde doksan beşinin yaptığı gibi televizyon karşısına geçilir. Geçildikten sonra da göz kapakları ben diyeyim beş ton siz deyin on ton oluverir. O ne, yine bankacı Necmi'nin karşısındayım, kolumdan tutup içeri alır beni, masanın üstünde paralar ''Bak kardeş sana getirttim bu paraları, itiraz istemem hemen alıyorsun ve gidiyorsun. Sonra taksit taksit ödersin'' gözlerim fal taşı gibi açılır ''Yok birader yok almayacağımmmmmmmmmm ısrar etme lütfen.'' Yine kolumdan çekiştirmektedir Necmi ''Ha bunu az bulduysan hemen arttırayım hemen hem de hiç problem değil.'' Kredi bu, arttırmak demek, daha fazla borçlanmak demek. ''Çekme kolumdan birader işim var zaten ben kaçayım.'' Necmi yine kuvvetlice çekiyor kolumdan ''Olmaz birader olmaz ben bu krediyi sana vereceğim, hem de şubemin puanı artacak benim de saygınlığım, belki genel müdür yardımcısı da olurum.'' Kolumu bir kurtarsam çıkıp dışarı son sürat kaçacağım. Bir fırsatını bulup kurtarırım da kolumu, hızla dışarı çıkarım. Necmi de peşimden bağırarak gelmektedir. ''Bak alacaksın birader bu krediyi sonra bana dua edeceksin, evinin kapısına kadar getireceğim, iki tane imza istiyorum senden sadece.'' İki imza ile adam ipe bile gider be siz ne diyorsunuz. Tam o arada hanım elinde Türk Kahvesi ile beni dürtüklemektedir. Sucuk gibi terlemişim. ''Al bey orta şekerli bir kahve yaptım sana, ne oldu sucuk gibi olmuşsun beş dakika da?'' Üfff ki üf nasıl olmayayım sucuk gibi, pastırma gibi? Rüya değil resmen kabustu bu...



Birkaç gün sonra özel harekat polisleri evi sardılar. Ellerinde megafon dışarıda siren sesleri. Mahalleli ayakta. Cama çıktım baktım ne oluyor diye. Namlular bizim eve çevrilmiş. O arada kapım da zorlanıyor. Allah Allah bir suç işlediğimi de hatırlamıyorum. Aşağıdan elinde megafon olan polis anons yapıyor ''Ahmet bey Ahmet bey şimdi iki arkadaşımız kapınıza geliyor lütfen zorluk çıkartıp da bizi zor kullanmaya mecbur etmeyin, polis arkadaşlarımızın elinde ki para dolu çantayı usulca alın ve arkadaşlarımız odadan çıkarken de bir müdahale de bulunmamanız sizin menfaatinizedir.'' Ulan Necmi kesin sen gönderdin değil mi bu polisleri? Pencereden bakınca Necmiyi'de polis arabasının birisinin arkasında kıs kıs gülerken hemen fark ediyorum. Of ki of bunalmışım hem de nasıl derken, şükürler olsun bu da rüya imiş.



Eskiden bankanın önünde ki kaldırımdan geçerken şimdilerde karşı kaldırımdan geçiyorum Necmi'nin gözüne fazla batmamak için. O yine kartal gözleri ile camın arkasından beni görüyor ''Gel birader gel bir çay kahve mi iç.'' diyor. Rüyadan sonra hep tetikteyim, diken üstündeyim. ''Ya şimdi peşimden çanta ile veznedar gönderip de parayı hemen ceketimin cebine sokturur ise yandığım resmidir. ''Aha da geliyor hem de vallahi bir banka çalışanı peşimden.'' önce hızlı hızlı yürümeye başlarım sonra da koşmaya başlarım, o da hızlanır peşimden hem de bağırır ''Dur ağabey dur bekle iki dakika.'' ben kaçarım o da arkamda rüyam gerçek mi oluyor yoksa, durur muyum hiç... Yine bağırır ''Ağabey Allah aşkına dur ya!'' yorulurum yetişir bana kolumdan tutar. Nefes nefeseyiz ikimiz de ''Ağabey bizim müdür Necmi Bey niye uğramıyor bize küstü mü Ahmet Abimiz diyor git bir öğren de gel dediydi bana.'' Of ki of! ''Daha önce söylesene birader yok yok küslük filan işi vardır müdürümün oyalamayayım diye karşı kaldırımdan gidiyorum yoksa başka bir şey değil. Öyle söyle sen.''

06 Mayıs 2017 5-6 dakika 1371 denemesi var.
Yorumlar