Kurtuluşun Felsefesi 65

65] İkincisi de, artık bir ülkeyi işgal ederek, o ülkede güç kullanarak orada ordu bulundurarak, bayrak dalgalandırıp, tahrik unsuru olmak, devamlı başa gaileler örmekti. Sürekli büyük giderlerle bu durumu sürdürür olmak da akılcı olmuyordu. Fiili sömürgeleştirmek; saçma, anlamsız ve rantabl değildi. İyi de ne olacaktı? Emperyalizm pes mi ediyordu? Kanlı emperyalizm, kendi kendine çekiliyor, korkularının esiri mi oluyordu

Hayır, hiç de pes diyen yoktu.İşgalin fili olmayan ikinci yolunu tutan sömürgen emperyalistler sadece sömürgeci taktiğin yönünü değiştirmiştilerdi o kadar. Şimdi bu sömürüyü daha az masrafla, daha rantabl (getirili)usullerle, yerli "işbirlikçiler" eliyle, eskiye göre daha bir yoğunlaşarak, beş on binlerle ifade edilen işbirlikçi yetiştirmelerıyle sağlayacaktı. Bu işbirlikçiler öyle sıradan olmamalı. Örneğin işbirlikçi olarak bir çiftçi meslekten kişi, hemen hemen ve aktüel olarak emperyalistlerin her an hiç işine yaramazdı.

Her gün kitlelerin temasını sağlayan, yazı ve görüntü ile kitlelerin karşısında olan kişilerin, durumsal güçleri olanların potansiyeli, bu iştaha en cazip olan alanlardan biriydi. Emperyalizmin ikinci iştah alanıysa, siyasette bulunan kimi kişileri bir şekilde tuzakla ele geçirebilmektir. Bu tür güçler sayesinde, dezenformelerle, emperyalizm hem etkili yetkili hem de, kışkırtıcı olacaktır. Böylesi sosyal durumlar ve kanaat önderliği, akıl hocalığı gibi etkimelerle, kitleleri etkilerler. Böylece kitlelere rahatça ulaşırlar. Dezenforme bilgilendirmelerini duyurabilirlerdi.

Bu tür işbirlikçiler sade vatandaştan daha demokrat, daha yurtsever, daha inanç erbabı ve daha aydın görünümleri vardır ve siyasetler içinde olmaları da esastır. Bu özellikler kitleleri ikna etmekte iyi bir kamufle oluşturturlar. Bu işbirlikçiler yorumları ile kitleleri yönlendirebilir olan mevkideki guruplar içinde seçilirler. İşbirlikçilik seçimlerinde, her alan emperyalistlerin en çok iştahlarının çekildiği alandırlar. Yeter ki o alan erbapları seçilenlerin kitlelere ulaşma yetenekleri olsun.

Para duyguları yurt sevgisinin önünde olabilen, bazı zaaf düşkünü, ruhsal ve menfaat sorunu olan insanları, bir şekilde elde edebiliyorlardı. Ve bu tür ayartıcı çabaları, tercihleriyle ve daha akıl almaz hileleriyle sömürgeciler işbirlikçilerini ortaya sürer olacaktılar. Emperyalizm para ve haberleşme ağları ile ülkeler içinde karışıklıklar yaratmaları, yeni organizasyonlar oluşturmaları, hile ve desiseleriyle emperyalizm, tüm yarattıkları dengeleri rahatça yönlendirebilmeleri söz konusu idi. Bu oluşturulan odaklar emperyalizm için bulunmaz fırsatları olmaktaydı.

Bir ülke iletişim alanında ne kadar gelişmişse, emperyalizmin bu amacını sağlar olmaları, ülkelerin gelişme şebekeleriyle doğru oranda ivme kazanıyordu. Gerçi amaca ulaşmada bu, tek yolları değildi. Uydulardan bunu kendileri daha sorunsuz yapabilmektedirler. Hiç esamisi okunmayan siyasi oluşumlar, bir anda o ülkelerde iktidar olurken, toplumcu duruşlu, yılların siyasi oluşumu, o ülkelerin gündeminde aniden çekilirlenme olup silinebiliyordu.

Bu gbi iletişim ağları yararlı eğitim yerine, dezenformasyon için rahatlıkla olanları içsindirme için kullanılabilmektedir. Bu tür ülkelerde halka izlettirilen programlar; 'halkın istediği programlar' olur, çıkar! Söz gelimi hiç şiir dinletmediğiniz halk, şiiri bilmez olacağından; 'şiir dinlemek, halkın isteği bir program olup çıkamayacaktır'.

Bunlar, gelişmesini başaramayan ülkelerin genel bir açmazıdır. Ve birbirini örnek göstererek, adeta yarışarak bu işin içine dalarlar. Bu iletişim araçları ve bunların bu türden kullanım olanakları özelleştirmelerle, yabancılara altın tepsi içinde, rahatlıkla ve yasal yollarla satılabilmektedir! Adı da rantabl (verimli) oluştur! Bu da elbet yeni oluşumları ve ilişkilenmeleri beraberinde getirmektedir. Ama bu satışlar gelişmekte olan ülkelerin, çok zararına bir oluşumladır. Ya da şöyle diyelim siz niye dış konjonktürde böylesi hayati özelleştirmelerin taleplisi değilsinizdir!

Demokrasi gibi parlak sözleri, emperyalizmin, müdahale ettiği o ülkelerde eperyalizm bir müdahale aracı olarak kullanırlar. Emperyalizmin bu halleri, o ülkedeki yerli işbirlikçi gruplarının, demokrasi söylemleriyle aynılaşırlar. Bu sinsi işbirlikçi nifakla emperiyalistler, o ülkelere yön verdirerek, işlerini yürütürler. Bu anlamıyla demokratikleştirme, bir işbirlikçilik himayesi olup çıkıyordu. Oysa demokratikleşmek, uysallaşmak, her denişe boyun eğmek yerine, bir hak aramak ve bir yasal sözleşilmenin, katılımcı söz sahibi olunmanın, icabı usulü olmalıydı.

Temelde demokratik yaklaşım emperyalizmin işine gelmeyen, emperyalizm için hiç de arzu edilemeyen durum olsa gerek. Söz gelimi hiçbir özelleştirme girişimi, demokrasi adına, toplum yararı adına, halka ve o yerdeki çalışanlara, kurum ve kuruluşlara, bilim çevrelerine, sorulmadan görüşleri alınmadan satılabilirken; türban kullanmayı halka sorabilecek denli tehditçi söylemleriyle, alabildiğine demokrat olmaktalardır!

O halde bu tür söylemler tamamen bir kılıf karışmacılıktı. Ve sömürülmeler; bir ülkeyi, sömrülen ülke olduğunu sezdirtmeden yapılır. Sömrülen ülkede, o ülkenin kendi bayrağıdalgalanır. O ülke, kendi bayrağının gölgesi altında olmanın hissini duyar. Ve o ülke böylesi somut göz önü delillerle kafa karışıklığı içinde tutularak, o ülkede demokrasi olguları bir bir tartışılır!

Bunu da yaparken emperyalizm o ülkenin bayrağının dalgalandırılır olmasını, canı gönülden desteklerler! Ve gerçekte üretemeyen, sahibiyetliği olmayan, sanki sahibiyetlikleri varmışçasına davranan toplumların, demokrasi içinde olmalarını, olmayanların hayali paylaşımlarınıda, fikir özgürlüğü adına tartıştırır dururlar! Sadaka inayeleri bu sömrünün en açık yapılanıdır. İnfiali önlemek için sömürüden bir payı yurttaşına, geri lütuf olaraktan ve vefa duygusu olaraktan,ondurmaz şekilde dönüşünün istismarıdır!

Bayrağı dalgalandırmak sömürülen ülkenin işi iken; bayrağın dalgalandığı temsili alanın kullanımı ve sömürülmesi emperyalistlerin eline çoktan geçmiş oluyordu. O ülkelerde düzenli düzensiz sömürü gücü bulundurtup, o ülkenin halkına seçimlerde oy kullandırtarak, demokrasi içinde hür yaşadığını sandırtan, sanki demokrasi buymuş gibi arzulattırılan, çok ince bir emperyalist siyasetler vardır.

sürecek

31 Mart 2011 5-6 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar