Kurtuluşun Felsefesi 83

83] Siz insanlığın kulübe yapar olmasını bilmeden, bu günkü siteleri yapar olduklarını bilir olmalarını var sayamazsınız. Yani bu gün için bir yapı bilgisi dahi olmayacak denli; basitlik bile olmayan kulübeyi yapar olmamızla; yer dinamiklerinin ve elamanter teknik girişmelerin, bu günkü modern inşa kurallarını ancak evreli evreli adımlarlan, başarır olduk. Bu bir bağıntılı bilgi ve bağıntılı özgürleşmedir.

Yine geçmiş ilişkileşmesi içinde oluşup da, bu gün için bu çok demokratiktir diyemeyeceğimiz pek çok anlayışlarımız da olmadan, bugünkü demokratik olan süreçlerimizi, hiç de bilemezdik! Unutmayın dünü anti demokratik kılan pek çok şeyin nedeni, dün değildir! Dünün, bu günkü gelişmeci ilişki düzeyi ile çelişir olmasıdır!

Bir yandan, çiçeği burnunda cumhuriyetimiz vardır. Bir yandan da bunun bir süre kurumlaşıp, sürmesini devamlı kılmak için belki de demokratik olmayan, zorunlu tedbirleri olacaktı. Üstünüze çöken hantal yapıdan kaçınmanız esnasında, kırıp döker olan çarpmalarınızın, tedbirsizlik, demokrasisizlik olduğu düşünülmez bile.

Böylesi davranmaları daralmış, sınırlanmış, acilleşmiş ortamda tek koşul vardır. O da, 'canınızın sağlığı'dır. Canınızın sağlığından sonradır ki üzerine çok şeylerin itina ile gözetilmesi olacaktır. Adaletiniz hukukunuz vardır diyerekten, hırsızlık ve cinayetlerin olabilirliğini öngörmez olmanız bir cahilliktir. Ve bir gerçek dışılıktır. Yine ülkede demokrasi var diye rejimi kurumlaştıracak adımlarınızı atamamakta aynı cahillik ve gerçek dışılıktır.

O günlerin şartlarında, mevcut tek parti; bu durumu, yani yeni durum olan statükoyu, ne edip edip, korumak için, kaçınılmazlıkla kemikleşen bir siyasi refleks içine girmekteydi. Karşı hareketler de hiçte ilerlemeci olmadıkları halde, bu korumacı sürece karşın yarattıkları 'statükocu' deme argümanıyla, konuya değin doğal tartışma kozunu ele geçirmişlerdi. Nalına da, mıhına da, vuruyorlardı. Bu tartışmayı, geleceğin argümanı içine dahi, sokacaklardı.

Bu himayeci olgu, hem zorunlu bir tedbirdi. Hem de siz sistemi koruduğunuz andan itibaren, sistemin zaten eskimeye başlar olacağı gerçekti. Bu işin doğasında olan bir zorunluluktu. Siz daima ileriye dönük planlar içinde olacaktınız. Rejimde rejim, demekte çare olmazdı. ilişkilerin zamanla ve zorunlu olarak nicelenir olması gerçeğini gözden kaçırır olmanızın, bir handikabı olacaktır bu! Nüans iyi gözetilmeliydi.

Statüko içinde olan bunu bir iyice ve çok hassas gözetmeliydi. Ne var ki karşı devrim hareketi de bu değişmenin bilinç ve hassasiyeti içinde oluşla siyaset yapmıyordu. Tamamen gerici hareketler içinde oluyordular. Ama statükoyü üslenen oluşumun, her yanlışı ve her başarısızlığı da, karşı tarafın sanki ülküsünde olan ve üstesinde geleceği bir argümanmış gibisine puan hanelerine, kendiliğinden yazılan bir sanal skor, kazanım olarak yazılıyordu!

Böylece karşı argümanın sadece söylemsel olaraktan, haklı olunmasına neden olunuyordu! Yeni bir gelecek inşa plânı ortaya koyamayan her iki grup da, kısır döngü içinde birbirinin başarısızlıklarıyla, birbirinin altarnetifi olmakla, birin birini aratır olma kısır döngüsü içine giriyorlardı! Acizliğin her fırsatı ve zeminiyle; zamanlama olaraktan dini argümanlar meşru hareket gibi, ayak oyunları ile işin içine karışıp, bu konuların sakız gibi uzatılır olmasıyla siyaseti, yapmaktaydılar. Artık şimdi siyaseten devletin en etkili yerlerinde türbanla, çağdaş, demokrasi ve modernizeyi ifade ediyorduk!

Şimdi nur topu gibi bir ılımlı islamımız vardı. Bu ABD'lerinde beyazların, zencilere uyguladıkları; vahşi, ırki aşağılama ve işkence ettikleri döneminin akabinde, bir rolsel yer değiştirme uygulanmasıydi. Üslenilen role göre artık zencilere beyazların değil de, bir zenciye; bir başka zencinin işkence eder olamasıdır! Bu türden, oldukça demokratik olan uygulama siyasetlerine, ABD'lerinde;'ILIMLI' bir proje olarak bakılırdı! Her halde, bir zencinin, bir zenciye; ırkçı muamele uyguladığı söylenebilir miydi?

Ayrıca, mevcut statükocu parti, kendisini sistemin parçası yerine koymakla, en büyük hatasını yapacaktı.İsansal öznelliğin hatalarını toplumun hatası yapacaktılar. Bağımsızlığın partisi ktidarı da, bırakmak istemiyordu! Her iki tarafta, kendi çemberleri olan fasit daire dışına çıkamıyorlardı. Durumun içsel seyredişi, karşı hareketin haliyle tetikte oluşu ile kendilerini bir şeyin yerine ikame ediş yanılgısı; ölçüyü kaçırma hatası; durumun nazikliğini hemen kendiliğinden oldurup, bitiriyordu. Evrimini yapamayan siyasi politikalar, rekten renge giren yüz nevrimini taşıyacaklardı.

Uygulamaların kendi adımlarının geliştirilmesi yapılacağına, geliştirilemez olmasının sahiplenilmesi, her iki tarafı da gerici kılıyordu. Aynı argümanları ters cephelerde dile getirir oluyorlardı. Birisi; 'her şey halk için; halk her şeyi iyi bilir' derken diğeri de;'yeter söz milletin' diyordu! Bunlar böyle olacaktı ki sistemin sivil olmayan unsurları da, sistemin korunmasına, bir çok kez müdahaleler içinde olacaktı. Yani sosyal ve siyasal fizik boşluk kaldırmayacaktı!

Giderekten, bir yandan da liberalleşmek bağlamında; bugünkü liberal ya da serbest ekonominin, ülke kurum ve kaynaklarını, hiç pahasına satmaktaydırlar. Bir taraf her tür kaynakları satarken, diğer tarafta da, güya her tür kaynağı değilde, zarar eden kaynağı(!)özelleştirmeden yanaydılar!

Zarar edeni satmak olası mıydı? Bu sırf partilerin, güya birbirinden ayrı olmak için söylenmiş oldukları, zokacı siyasetti. Tüccar devletten kurtulma edebiyatları ile üretimi olmayan bir ülke haline dönüştürülme sömürtülmesi içine girilmişti. Şimdi bunun sen mi; ben mi; iyisini yaparımın, siyasi yarışması vardır! Bu türden bir çıkar anlayışı, cumhuriyetin daha o ilk günlerinde de vardı. Bunlar doğrudan emperiyalistler eliyle olmayan, meşru ILIMLI ellerle yapılan, sömrülme siyasetleriydi! 'Özgür dünya' söylemi vadinin olmamışlığından ötürü, iyice aşınmıştı. 'Özgür Dünya' şimdi; 'ILIMLI DÜNYA' olmuştu.

Sürecek

18 Nisan 2011 5-6 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar