Kusurlarımın Kusursuzluğu

Kusurlarımın Kusursuzluğu

Dünyanın en kusurlu yaratığı insana...

Uykusuz bir gecenin aydınlanması değildi bu belki de öyleydi ne fark eder...

Insan diyerek başladım ama asıl başlangıç takip ettiğim kalemlerden okuduğum hikayelerle ve yazılarla başladı. İçerisinde her şey vardı. Umut, hayal kırıklığı, intihar , uzaylılar, bulut çocuklar..

Sanırım yazıyı okurken belki çoğu kişi, "yine black işte her zaman ki gibi karamsar" diyecek belki ama bu karamsarlık değil.

Sadece bir adım daha geriye gidip daha açık bir görüş alanı sağlama ihtiyacı.

İnsan denilen varlık-canlı için ( daha uygun bir tabir yaratık diyecektim ama anlam karmaşası olmasın diye kullanmadım) düşünme kapasitesi ve bununla yaptıklarıyla diğer birçok canlı türünden bir adım önde olduğu söylenebilir. Insanı insan yapan tüm özellikleri, geliştirdiği tüm yetenekleri kusursuz bir işleyiş içinde bulunduğu...biraz daha egomuzu şişirmek istesek yaratılan en eşsiz canlı türüyüz derdik belki. Belki diyenler vardır...hatta kesin vardır dünyanın bir yerlerinde.

Tamam kabul birçok başka canlı türleri de aynı kusursuz yaradılış özelliklerine sahip lakin bunları çözüp araştıracak beyin gücü sanırım bir tek insanda bulunuyor.

Bir de olayı tersine çevirsek. Aslında tüm bu kusursuz oluşum süreci tamamen yanlış anlaşılma. Evet kusursuz bir süreçle oluştuk ama bu süreci taşıyacak bir kusursuzlukta donatılmadık. Bu da aslında kusursuz olmadığınızın( yaradılışınızın) bir kanıtıydı. Çünkü etrafıma bakınca tek gördüğüm parça parça dağılan insanlar. Fiziksel ya da ruhsal olarak. Bir şekilde her bir insan ufak ufak ya da daha büyük ölçeklerde dağılıyor. Tamamen dengede kalabilmiş ve kendini güya kusursuz yaratılışına uygun hale getirmiş hiçbir insan görmedim ve görebileceğimi sanmıyorum.

Her şeye sahip olan birinin gizlediği çöküntüleri, yaşı kaç olursa olsun fiziksel ya da ruhsal olarak dağılan insanları, bir şekilde tatmin olamadığı için uyuşturucu, alkol, sex, kumar gibi bağımlılıklar içine düşenleri... Sadist eğilimler, şiddet, yalan, gibi kötü davranışlar olduğu kadar en özenilen aşk duygusu için ölenler ya da öldürenler...ne kadar bu aşk değil desek bile kişi bu duyguyla motive....ne denir kendine göre aşk işte. Yanı en güzel duygular bile elimizde saatli bir bomba..Daha örnekler o kadar çok ki...Bir çoğunu yazmaya gerek duymadım çünkü herkes birçok örnek daha verebilir.

Amacım nedir insanlığı yuhalamak değil tabii ki...baştan beri belki ters taraftan baktım diye düşündüm olaya. Kusursuzluk sandığın tüm o özellikler aslında kusurumun tam da kendisiydi. Asla taşıyamayacağım yükleri bana yükleyen asıl şeylerdi. Kendi yıkımım kendi kodumda yazılıydı. Dünyanın en görkemli yapısını bozuk temeller üzerine kurmuşlardı...basit bir tekmeyle yıkılmaya mahkum bir yapı. Sanki başarısız deneyler gibiydim...oyle hissettim. Sakladıkça daha çok büyüdü içimizdeki her şey.. Daha çok yıktı geçti bizi..en başından hiç saklamamak gerekirdi.

Dedim sonra asıl bizi biz yapan bütün hatalarımızdı..biz hatalardan ibaret canlılardık. Kusursuzluk değil asıl yaradılışımız kusurun bir örneğiydi.

Evet duyar gibiyim tabii ki kusurluyuz , tabii ki zaaflarımız var ama bu zaaflara düşmeyenler de var...Evet var iyiler var ama onlarında başka zaafları var, evet kötüler var ama onlarında başka zaafları var....hep bir şeyler var ve sonsuza kadar başka şeyler olacak. Birini toparlasak başka bir şey çıkacak. Kocaman bir orman yangınını elimizdeki kevgirle, dereden su taşıyarak söndürmeye çalışıp duracağız.

Evet sürekli taşıyacağız ve devam edeceğiz.. Çünkü ilk ve en önemli nokta burada atıldı... sürekli devam etme isteği...yeniden ve yeniden denemek..bazen ders alarak bazen de hiç mi hiç ders almayarak..

Peki sonuç mu...kusurumuzu daha çok kucaklamak belki de...sanırım o kadar karamsar değilim ne dersiniz bu noktada.

Kendimizi tanımak için kusurlarımızı anlamak, başkalarının kusurlarını anlamak...affetmeyi, dinlemeyi, anlamayı öğrenmek..Dünyanın en kusurlu varlığı olduğumuzu kabul etmek. Kim bilir önce kendimizin ve sonra herkesin kusurlu olabilceğini kabul edersek daha kusurlu ama daha kalıcı ilişkiler kurarız. Belki ilk defa bizim dışımızdaki her canlıya daha çok saygı gösteririz. Ağacı, çimeni, bulutu, yağmuru bile anlarız..bir sure sonra yine unuturuz ama yine pişman olup yine hatırlarız... kusurlu ama daha mutlu bir hayat buluruz..tamam biliyorum aslında bilinmeyen bir şey söylemedim ama bildiğimizi düşündüğümüz şeyleri tekrar etmek belki bize neleri unuttuğumuzu hatırlatır...Kim bilir..

Aslında ben sadece göl kenarında oturup kendi halinde ötüşüp duran o çekirgeye bakarken, birden havalanan kuşların çocuksu neşesiyle olup olmayacak düşüncelere daldım işte...ne kadar kusurlu olduğumu düşündüm ve bir sonraki parçalanma vaktim gelmeden önce manzaranın tadını çıkarabileceğimi hatırladım...ve yine o an benden önce burada oturmuş bir hayalet gördüm o da kuş olup havalandı gitti...acaba dedim kusursuzluk hayalimi onu bitirdi...ya da tek kusurlu kişi olduğunu mu düşündü...belli kimse onu kusurlarıyla sevemedi...öyle düşündüm durdum...

Çekirge ise en sonunda zıpladı ve uzaklaştı...ve sustum ben de nihayet...manzarayı izledim...

(şiir olmasın istedim içinde)

30 Mayıs 2020 5-6 dakika 96 denemesi var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (2)
  • 3 yıl önce

    "Kusursuzluk değil asıl yaradılışımız kusurun bir örneğiydi." bu cümle de çok haddini aşan bir yargı var. Amacınızın o olmadığını sanıyorum. saygı ve selamlar.