Kuyu

Eğer büyümeseydim "kuyu" denilince zihnimde hala babannemin beni içine indirdiği patates kuyusu olacaktı. Bir tek o kuyuya inerken "babanne korkuyorum!" diyecektim. Birazcık büyüdüğümde aşkın kuyudan geçtiğini söylediler, kuyunun yusuftan. Ancak yusufça ç/ağlayanların içinden geçecekti derinlikler. Onlarla hayat bulacaktı sabrın ve sınavın çetinliğine rağmen aşk.

...

Kuyular eskidi belki, zamana yenik düştü. Ama insanoğlu hala içindeki kuyulardan, savaşlardan, sargı bezlerinden kurtulamadı. Ruhların yaralı bereli halleri hiç değişmedi. İnsanoğlunun kuyu ile imtihanı dünya var oldukça devam edecek sanırım. İnsan aşka düşsün ya da düşmesin, dipsiz bir kuyuda arayacak çoğu kez unuttuklarını, kaybettiklerini, daha doğrusu kendisine unutturulanları, kaybettirilenleri...

...

Yazmak bu anlamda bir çıkış aramaktır, içteki kuyudan, yazmak sorgulamaktır, kendisine uzatılan ipin sağlamlığını.İpe tutunmak kadar gerçektir kalem ve cesaretini sınar sahibinin. İnsan, kovadan bir şey damlasın diye günlerce bekler bazen, yıllarca...Bazen korkar yazmaktan, okumaktan, gözlem yapmaktan hatta soru sormaktan bile, derinleşir kuyular...

...

Ama bütün bu kısır döngü, hatta çabasızlık, bütün çaresizliği insanın, temelde tek bir şey içindir. "Kuyulardan çıkış..." İçteki hareketsizlik bile bazen, bir çabanın ürünü sayılabilir. Zira acele çıkışlar, ecele yarışlara dönüşebilir, sabır denilen etaba riayet edilmezse. Ah acelecilik! Bir an önce yazmak isteriz onun sayesinde, bir şiiri, öyküyü ya da denemeyi. O hisle bitiririz en sevdiğimiz yüreklerle olan sağlam ilişkilerimizi bile, bir çırpıda, bir kalemde, tek bir çizikle...

...

Kuyu boğar böyle zamanlarda sahibini, izin vermez oturup düşünmeye kuyudan önceki ve sonraki zamanları. Sadece çıkmak ister insan içindeki dipsizlikten, başka hiçbir şey düşünmek istemez. Bu tez canlılığı aşmanın tek yolu belki de içimizdeki kuyu ile arkadaş olmaktır.Onunla uzun sohbetler yapıp, çıkış yollarını sakince birlikte aramaktır. İnsanda bu derinlik ve bunca acı olmasaydı kovadan ne damlayacaktı düşünmeli bir kere? Hala bir kuyusu olduğu için şükretmeli belki de, içinde oturup düşündüğü için, geleceğe hayaller kurduğu, kuyudan çıkmanın yollarını deneyimlediği için öyle ya! Kaç kere denedi insan kendi içinden çıkmayı, kaç kere yenildi sadece kendisine, kaç kere inledi kimbilir kendi kendine ?

...

Oysa kuyu ne kadar da sessizdi ve bir kervan geçecek diye bazen ansızın çığlık çığlığa. Hatırla! İçindeki çocuk ne kadar da arsızdı, ne kadar güçlü, kurtulacak diye cesur, biraz ağlamaklı ama dedim ya kuyunun büyüttüğü çocuk o, ölümüne savaşçı, yine kendi içinden bir düşman çıkacak diye, ölümüne yarışçı...


...

22 Aralık 2014 2-3 dakika 242 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 9 yıl önce

    Hayatın engebeleri kuyuları her dönemde çıkıyor karşımıza önemli olan Hz.Yusuf sabrını göstermek kervancılar gelmese bile bir çıkaracak mutlaka var bizi düştüğümü cenderelerden ve kuyulardan. Güzel bir yazı kutlarım Şule içtenlikle...👍