Laf olsun...

Geçtiğimiz günlerden birinde kayıtlı ilk e-mail adresime bakayım dedim: emumya38@.... O günlerde, henüz, msn kullanımı başlamamış. Icq kullanıyoruz. Irc / mırc / raksnet sohbet odaları / vb sistemler kullanılıyor, sohbet için. Icq numaram: 21009103. Şifresini hatırlayamadığım için açamadığım bir alan. Icq'ya kayıt olurken Türkçe karşılığı ' anne ' demek olan ' mummy' ismini almak istemiştim. Ama küçük bir yazım hatası ile ' mumy ' olmuştu ismim. emumya38 demek; nete ilk girdiğim yıllarda otuzsekiz yaşımdaymışım demek. Şu an ellibir yaşımda olduğuma göre; onüç senedir internet kullanıcısıymışım.

Az zaman değil. Onüç yıl. Eğrisini / doğrusunu. Yalanını / gerçeğini. Olanı / olmayanı. Öğrenmeye yetecek kadar geçen bir zaman.

Bu zaman içinde değişik konulara merak sardım. Kendime sayfa hazırladım, mesela. Balca ile tanıştım. Hem sayfasında, hem yüzyüze. Serdaltripoid.com sitesi ile tanıştım.

O zamanlar böyle edebiyat siteleri yoktu. Varsa da çok azdılar. Seçeneğimiz yoktu, anlayacağınız. Amatörce yazdığımız şiirlerimizi resimlerle, animasyonlarla süslerlerdi, site sahipleri. Bloglar, bu kadar gündemde değildiler. Yorumlar, değer kazanmamışlardı, henüz.

Sonra...Sonra, birşeyler değişmeye başladı. Ardı ardınca siteler açılmaya başlandı. Getirisi, götürüsü nedir kişilere? Bilmiyorum. Başlarda, herkes birbirini tanıdığı için, kurucular önemliydi. Site sahibinin saygınlığı; sitenin saygınlığı demekti. Sonraları üyeler daha baskın çıkmaya başladılar. Yorumlar, değer kazandı. Kim kime yorum yapmış? Kim kime ne demiş? Kim kimin yazısını/şiirini okumuş? Kısaca komşuculuk dönemi başladı. Biz eski kullanıcılar, bu durumu kabullenemediğimiz için ki; hala öyle, bu oyunda geri kaldık. Yorum ve ziyaret sayısına dayalı şiirler ön plana çıktıkça; bizlerin şiirleri geri planda kalmaya başladı.

Lise Edebiyat bölümü mezunuyum. Çok iyi öğretmenler tarafından eğitildik, bizler. Bize eğitim veren öğretmenlerimiz: ' Şiir, duyguların dışa vurumudur. Şiir; matematiktir, hecedir, kafiyedir dense de şiir aslında özgürlüktür. Kalıplara sokulmaya gelmez.' Diye öğrettiler. Bu öğretiyi pekiştirmek için aynı konuyu iki farklı şekilde yazdırdılar. Önce kafiyeler bulundu. Attım- ahtım-bahtım-tahttım ( gerçekten attım ). Sonra, bu kafiyelerin önü konuya uygun cümlelerle dolduruldu. Ardından, 'serbestsiniz' dediler. Aynı konu, özgür cümlelerle yazıldı. Ortaya çıkan iki şiirin birbiri ile alakası yoktu. Biri, çerçeveler içinde sıkışmışken. Diğeri özgürdü. Kelimeler, özgürdü. Duygular, özgürdü.

Bizler, kişiliklerimizde yaşadığımız özgürlüğü duygularımızda, kelimelerimizde, şiirlerimizde, düz yazılarımızda yaşamayı öğrenerek büyüdük.

Derken; sesli şiir dönemi başladı. Hoppalaaa...Bu neydi ki? Sadece sitelerde değil, genelde de hakim olmaya başladı bu olay. Güçlü sesler, üstat şairlerin şiirlerini seslendirmeye başladılar. Bu yeni olgu anında sitelere de sirayet etti. Şiirler süratle seslenmeye başladı.

Ve bir çelişki yumağı oluştu. Duygular, parçalanmaya başladı. Yazanın+okuyanın+seslendirenin+okuyan ve dinleyenin. Şiir, yazanın duygusundan çıktı. Seslendirenin duygusuna geçti.

Akçay'da festival düzenlenirdi her yıl, eskiden. Babaannem, festival komitesi başkanıydı. Bu yüzden de ayrıcalıklıydık. En önce izlerdik, çoğu geceler. Rahmetli Yusuf Nalkesen gelmişti, bir sene. Babaannemle bir sohbetinde şöyle demişti: ' Ne beste kaldı, ne de güfte şimdilerde. Tavşan kaçtı, avcı kovaladı diyen güfte yazmış oluyor. Beste güçlüyse ya da okuyan güçlüyse; bu güfte eser oluyor.'

Bazı şiirlerde bilmediğim kelimeler oluyor. Googgle dan açıp bakıyorum, anlamına. Sonra şiire dönüyorum. Kelimenin anlamını yerine koyup bir daha okuyorum: Allah allah...! Ya da şiiri sesi kapatıp okuyorum, önce: I ıh. Sonra seslendirmeyi açıyorum, arkama yaslanıyorum: wawww...Müthiş. Peki, bu kimin başarısı oluyor o zaman? O şiire deniyor ki; 'Arkadaşım, duygularınız çağıldamış' ' Ne inanılmaz ' 'Ne vs '

Ben, anlamadım. Çözemedim. Gerekiyor mu? Yooo..laf olsun, torba dolsun işte....

06 Haziran 2010 3-4 dakika 42 denemesi var.
Yorumlar (2)
  • 14 yıl önce

    ESER HANIM, HAK VERİYORUM YAZDIKLARINIZA..HER ŞEYİ AŞURE ÇORBASINA DÖNDERDİLER MAALESEF...YAPAN DA VAR YAPMAYAN DA VAR BU İŞLERİN İÇİNDE.ÇEKİLMESİNİ BİLMEK LAZIM.BAK BEN KENDİ KENDİME BENDEN ŞAİR OLMAZ DEDİM VE ÇEKİLDİM...ORTALIK ŞAİR ENFLASYONUYLA KAYNIYOR...

    SELAMLAR...

  • 14 yıl önce

    Benden de şair olmaz. Zaten şair olmayı istemek gibi bir had aşımımız yok / olamaz. Duyguları paylaşmaya çalışıyoruz. An geliyor, dümdüz akıyorlar. An geliyor, biraz daha üstü örtülü dükülüyorlar. Ben site sahibi olsam; şiiri sadece yazanının seslendirmesine izin verirdim. Hatta hiç seslenmemeli ama illa ki deniyorsa...Yazıldığı duygu ile arama hiçbir şey girmemeli...Tek kalem olmalı, herşey...diye düşünüyorum. Her düşünceye saygım sonsuz. Bu da benim düşüncem. Teşekkür ediyorum, Ayhan Bey.