Leyl-i Nur

Sandığım kadar siyah değildi gece.Gözlerimin ulaşabildiği kadar uzağa baktığımda gördüm ki; Tanrısal bir iradenin yarattığı,ve o ilahi nurun ziyası yayılmış gökyüzüne.Görebildiğim her yer muhteşem bir enerji kaynağının kozmik ışıklarıyla rengarenk bulutlara dağılmış.

Mahşerin en kızıl ateşleri bile kör karanlık kalıyor yanında.Günahkâr ruhların ateşinden korktuğu sırat köprüsünde,yürüyen bir yıldız kümesi var. Günahsız insanların geçtiği izler dağılarak gökyüzüne yayılıyor.
Ve her geçişlerinde onların isimlerinden bir samanyolu oluşarak o parlak ışığa doğru süzülüyor.Aynı anda bembeyaz bir kuş iyi yürekli insanların omuzuna bir tutam nur serpiyor giderek ışık çoğalıyor.Gözlerim öylesine alıştı ki artık,bu muazzam ahengin içinde beşeri bedenimden sıyrılıp saydam bir bulut oluyorum.Şimdi seyrimde dağılarak çoğalan ışık huzmeleri var.

Önce ana enerjinin etrafında toplanıyorlar ve daha güçlenerek dağılmaya başlıyorlar. Dokunmak istiyorum ama minik renkli kıvılcımlarla yayılmaya devam ediyorlar.Sonra birer inci tanesi gibi yeryüzüne akıyorlar.Her yıldız umutlarını yitirmiş bir insanoğlunun yüreğine düşüyor.

Hasta ise şifası dertli ise çaresi,hasret ise vuslatı oluyor.Tüm dünyevi keder ve korkularından sıyrılıp huzura kavuşuyorlar.Bu her gece böyle
oluyor.Hava karardığında var sanılan siyahın ötesindeki o yemyeşil nur'un yeniden, tüm kâinatı saran bir ışığa dönüştüğünü görüyorum.Gözlerimi delen o ışığın kelebek etkisindeki pırıltıları ile gökyüzündeki bu ilahi birleşmeyi seyrediyorum.Her akşam gün kararmaya başladığında gözlerimden ruhuma akacak bu ilahi vuslatı izlemek,fani ruhuma yaratılışın anlamını hissettiriyor.

Umurumda olmuyor hiç bir şey çünkü benim düşlerimde ki alem de tüm kirlerin izleri cehennem ateşine atılıp yok edilmiş.Artık sadece huzurun ve aşkın sükunet veren hazzı var. Günahkâr bedenlerin sahte gösterisi yok.

Bura da kimse yalan söyleyemiyor riya yapamıyor.Bu öyle bir nur ki ulaştığı bedenin kalbine ruhuna beynine nüfuz ediyor.Hiç kimse üzerine çektiği o sahte perdenin arkasına gizlenemiyor.Şeffaflaşan yüreklerindeki çirkinlikler hemen ay süzgecinden geçirilip onların aslında karanlık ruhlarını ortaya çıkarıyor. Gülümsüyorum çünkü artık onlar gizlenemeyecek.

Ve dışı parlak görünen kabuklarına bürünerek kimseye kötülük yapamayacaklar.Sonra rengârenk ışıklar gecenin dansına başlıyor.Mavi tüm şıklığı ile huzurun tatlı rehavetinde pembeyi kucaklıyor.Pembe ardında bıraktığı ışıltıyı bembeyaz bir huzme halinde gökyüzüne bırakıyor.

Yeşilin egemenliğinde sarı mor eflatun karmakarışık alaca bir renk cümbüşü yaratıyor.Bu muhteşem valsin müziği iyi kalpli insanların kulaklarından yüreklerine giderek sevginin mutluluk halkasını oluşturuyorlar.Gece lacivert bir örtü gibi yayılıyor dünyanın üzerine.

Yıldızlar güneşten aldıkları komutla süzülüyor bir birinin içine.Ve yeryüzündeki küçük çocukların masum düşlerine gidiyorlar.İşte tıpkı gökkuşağı gibi sarıdan kızıla doğru tüm renkleri için alan bir umut ve sevgi köprüsü oluşuyor.Tan yeri ağarırken gözlerim bu tatlı yorgunluğa teslim oluyor. Gecenin tılsımıyla o ilahi alemde ki muhteşem ışıltıyı yüreğime saklayıp uyanıyorum.

YALOVA / 17.12.2011

29 Mart 2012 3-4 dakika 27 denemesi var.
Yorumlar