Manilerimiz
Mâninin Türkçe man,Tatarca mane,Arpça manâ kelimesinden mi türediğinin araştırmasını bu işin ehline bırakarak,çeşitli yörelerimizde meani,hoyrat, manâ, karşı-beni, Azerbaycanda bayatı, Kırgızlarda ülenek, Özbeklerde koşuk olarak adlandırılan, tarlasında çift süren,hasat yapan bağda çapa yapıp ağaç budayan ,meyve devşiren,ormandan kışlık yakıtını temin eden,evde kilim halı dokuyan,oya, dantel yapan,ninnilerle çocuğunu uyutmaya çalışan,derede çamaşır yıkayan,oğlunu askere gönderen, kızını gelin eden yahut da sevdiklerini toprağa veren Anadolu insanının halet-i ruhiyesini veciz ve kafiyeli olarak dile getiren maniler zamanla söyleyenin tekelinden çıkarak topluma mal olmuşlar,bu sebeple mahallin örf ve adetlerine,lehçesine uyum sağlayarak değişmişlerdir.
Ekseriya , 4 dizeden oluşan manilerin ilk iki dizesi kafiye ve ahenk bakımından son dizelere temel oluşturmak amacı ile söylendiği için mana açısından farklılık göstermektedir.
Meselâ : Asmadan üzüm aldım,
Sapını uzun aldım,
Verin benim yârimi,
Annemden izin aldım.
dizelerinden ilk ikisi asıl amacı belirten son iki dizeye temel oluşturmaktadır.
Nadiren manâ bütünlüğü olan maniler de vardır:
Canımı yakma sakın !
Ellere bakma sakın !
Seni pek sevdi gönlüm, Ellere bakma sakın ! gibi.
Bir de cinaslı maniler vardır: Yavrular ! Hey ! oynayan yavrular Ağaçta kuş yavrular, Ellerin derdi biter, Benim derdim yavrular.
gibi ,yavrular deyiminin değişik anlamlarından faydalanılan.(Birinci mısranın kısalığı sebebile bunlara kesik mani denir)
Maniler her dönemde değişik duygu ve düşüncelerin etkisile söylenmiştir.
Muhtemelen, sevgilisinin evli veya bekâr olduğunu anlamak isteyen dilber ona şöyle seslenmiştir:
Hadi güzel oğlan,oğlan,
Yanıyorum eğlen,eğlen,
Evli isen aş git oğlan, Bekâr isen eğlen,eğlen.
Gönlü sevgilisinin saçına takılan delikanlı:
Ağlar ağladı meni Çapraz bağladı meni, Demir zincir kâr etmez Zülüf bağladı meni.
diyerek duygularını musikileştirmiştir.
Sevgili veya dostundan umduğu vefayı bulamıyanlar durumu :
Giderim ilinizden, Kurtulam dilinizden, Yeşil baş ördek olsam,
Su içmem gölünüzden.
Ateşim var,külüm yok, Bülbül oldum,dilim yok, Bir hayırsız yâr için Ağlamadık günüm yok.
dizelerile dile getirmişlerdir.
Sevgilisini ikna edemeyen delikanlı :
Yaş nane,kuru nane, Kül oldum yane yane Ne ben öldüm kurtuldum Ne sen geldin imane.
derken bir başkası hasretini:
Çayır çıktı dizime,
Dolaş da gel izime
Diz dize otururken Hasret kaldım yüzüne.
dizelerile belirtmiştir.Yakınından zarar gören bir mağdur da hissiyatını: Söğüt'ün çarşısına,
Gün doğar karşısına, Ah ! insan böyle yapar mı? Kapı bir komşusuna.
Diyerek özetle açıklamış.
Örnekleri çoğaltmak mümkün, işte teselli amacile söylenen bir mani :
Eğme de güzel kaşını
Kim bağladı başını ? Ayrılan kavuşmaz mı ? Sil gözünün yaşını.
Askerlikle ilgili bir mani : Kışlanın önünde bir uzun selvi, Kimimiz nişanlı,kimimiz evli, Sılada bıraktım bir saçı telli. Aman padişahım izin ver bize, İzin vermezseniz atın denize, Tutalım Moskofu verelim size.(Bunlara yedekli mani denir)
Bir Türkmen ninnisi : Türkmen kızı süt pişirir,
Sütün köpüğün taşırır, Nenni de bebek nenni, Nenni de çocuk nenni, Oy ! nenni. Dilin dişin yerim, Kız sana neler derim, Kömür gözler benim, Vay ! nenni.
Bir yetimin feryadı:
Fırat kenarında kamışlar, sazlar, Sinemin yarası her zaman sızlar, Bülbül ne ararsın,yuvan mı yoktur ? Yoksa benim gibi baban mı yoktur ? Zaten yetimlerin gözyaşı çoktur, Gel! ağlayalım karşı karşıya.
Manilerde kuşlar da unutulmamış:
Keklik idim , vurdular, Kanadımı kırdılar, Daha ben ne idim ki Anamdan ayırdılar.
Bitkiler de hatırlanmış: Bahçelerde börülce,
Oynar gelin, görümce, Oynasınlar bakalım Bir araya gelince.
Giysiler de nasibini almış : Giydiğin atlas, İğneler batmaz, Yâr bensiz yatmaz, Akşam olanda.
Şehirle ilgili bir mani: Baklavanın sinisi, Kütahyanın çinisi, Eskisi gitti, gelsin, Sevgilinin yenisi.
Kıbrıs için söylenmiş bir mani : Kıbrısın meyvasını, Güzellerin hasını,
Ada bizim olacak Ben gördüm rüyasını.
Renklerin dili ile bir mani: Beyaz giyme toz olur, Sarı giyme söz olur,
Gel ! yeşiller giyelim, Muradımız tez olur.
Kıskanç bir segilinin dilinden bir mani:
A benim bahtı yârim, Gönlümün tahtı yârim
Yüzünde göz izi var, Sana kim baktı yârim.
Ana ile ilgili bir mani: Ana başta taç imiş, Her derde ilaç imiş, Bir evlât pir olsa da Anaya muhtaç imiş.
Çeyiz parasından yakınan delikanlının feryadı:
Diyarbakır karpuzu, Ata vurdum mahmuzu, Anası çeyiz ister, Gel de satma öküzü.
Sevgi uğruna canından bezen aşığın manisi:
Kahve içtim fincandan, Dudakları mercandan, Al bıçağı, vur beni Ben usandım bu candan.
Kaynana istemiyen bir gelin adayının manisi:
Arpa ektim çöllere
Sır vermedim ellere, Mevlâm kısmet etseydi, Kaynanasız yerlere.
Gelin için söylenen bir mani:
Kınacılar çay başına dizildi, Yeşil kınam altın tasta ezildi, Kınayı görünce benzim bozuldu, Ağla anam ! ağlamanın günüdür.
Bir gelinin bedduası: Yumurtanın sarısı, Yere düştü yarısı, Görümcem verem olmuş, Kaynanama darısı.
Ramazan gecelerinde sahur için müminleri uyandırmak isteyen bekçinin manisi:
Bekçi hastayken sağaldı, Bekçinin harcı çoğaldı, Börek ile yumurtaya Üç dükkân bir denk aldı.
Mahalleden kaçmış bekçi, Dünyasından geçmiş bekçi, Bu gece bir hurma ile İftarını açmış bekçi.
Daha sonraları sahurda uyandırma işini üstlenen davulcular ramazanın sonunda :
Koşa koşa indim geldim, Davulumu vurdum deldim, Hanenize yeni geldim, Uyan da beyim ! güllere boyan.
Evlerinin önü duttur, Dut'un yaprağı sıktır, Ağamın da gözü toktur Uyan da beyim ! güllere boyan.
manisile ev ev dolaşarak bahşiş toplarlardı.
Her olayı manilerle dile getiren Anadolu insanı, ecel sevdiklerini alınca acılarını ağıtlarla ifade etmiştir. Muhtemelen ayıngacı tabir edilen tütün kaçakçısının kızı ile evlenip bir takip sonunda kolluk kuvvetlerince vurulan delikanlının ölüm sebebiyle yakılan şu mani bunun güzel bir örneğidir: Bilseydim de Hacılara varmazdım, Tütüncü beyin kızın almazdım, Gelen belâlara karşı durmazdım. Gelin ahbaplarım, gelin yanıma, Sebebim tütünü basın kanıma.
Birkaç örnekle değindiğim manilerin tamamı ciltlere sığmaz. En az maniler kadar Anadolu insanının duygu ve düşüncelerini dile getiren bir başka örnek de yazarları belli Saz ve Tekke şiirleridir. Bir başka yazımda onlara değinmek ümidiyle mani tadında kalın.
Güzel ve bilgilendirici bir deneme Cevat Hocam. Tesadüf doğum günlerimizde burçlarımız da aynıymış. Kutluyorum içtenlikle...