Manyetil alan

Manyetil alan -1 = Gerilim

Hani hoşlanırya herkes bir yerden, bizim birol da bayılır dı seyrettirmeye kendini. En güzel, en orjinal, bilmediğin nekada espri ve fıkra varsa zevkine göre dinletirdi birol insana. Onun yanında insan deyil saatleri, günleri unutur kaptırırdı kendini birolün hayal dünyasına. Taki birol 'bayanlar ve gerisine iyi akşamlar' diyene kadar. Sonra ayrılıdık yanından. Böyle beş ay geçti. Sonraları birolü göremez olduk. Kızlar birolü dileğin yanında görmüşler. Birol bizimkileri beyenmeyip gönlünü, gözü görmeyen ve evden dışarı çıkmayan dileğe kaptırmış. Geceleri gündüzleri yokmuş. Herkez birolün dileğe olan duygularını biliyor ama inanmak istemiyordu. Kendi kendime düşünürken 'acaba ben kör olan biriyle evlenirmiyim' diye sordum. Alçak gönüllü kalbimin cevabı kesinlikle hayır olmaz mı. Bende kendime şöyle bir açıklama getiriyorum. Eyer birisiyle evlendikten sonra kör olursa terk etmek yerine ona daha da bağlanırım kararına vardım.
Sonra, yıllar geçtikten sonra kiminle karşılaştım bir bilseniz. Bizi gülmekten kırıp geçiren, herkezin kesiksiz sevdiği, sınıfımızın ve okulumuzun gurur panosunu süsleyen birol ün sevgilisi. Karşımda ki güzellik öylece duruyordu. Kendimi toparladım ve 'pardon hanfendi isminiz dilek mi?' diye sordum. Sormasına ama o gözler beni görüyor içten içe gülücükler saçıyordu. Cevap vermeyince iyi günler dedim ve yoluma devam etmeye başladım. Üç adım atar atmaz 'heyy! bir dakika beklermisin?' diye seslendi. Bu =heyy= sözcüğünü dilekle konuşmaya başlamadan önce birbirimizi tanıyalım diye talefuz ederdik. Arkamı dönüp baktım. Bir kaç minik adımla yanıma gelip o eski günlerde ki gibi bir yere dalgınca bakaan 'sen misin ibrahim' diye sormaz mı. Bende yıllar öncesini bulmanın sevinciyle coşaak sarıldım dileğe. Ööylece kaldık bir iki saniye. Sonra biraz çabuk davranıp birolün nasıl olduğunu sordum. Masasında sevgili sekreteri dilek hanımı bekliyormuş ve dilek hanım ilk otobüsü kaçırmış. o zaman bende 'bekletmeyelim birol beyi sonra kızıp espri yapmazsa çok üzülürüz' diyerek oturduğumuz yerden kalktık.
Hesabı ödeyince 'dilek: arabam şurada gel beraber gidelim lakin ben bulamam oraları' dedim. Trafik sıkışınca yeniden sohbet etmeye başladık. Daha çok geçmişi deşiyorduk. Sahi dedim gözlerin onlar ne zaman iyi oldu diye sordum. 'İkisi de sağlam gibi değil mi' diyerek hafifçe gülmeye başladı. Sadece sol gözüm görüyor. Birol gözlerinin birisini bana verdi bende ona verdim. Şimdi ikimizde onun gözleriyle görüyoruz O bunları anlata dursun bir yandanda telefonu çalmaya başladı. 'birol arıyor' dedi.
'Alo canım nasılsın? Aşkım elimde değil, yoldan durağa geldim otobüsü beklerken beyfendinin birisi yanıma gelerek isminiz dilek mi diye sormaz mı. Cevap vermedim canım bende. Ama asıl bomba geliyor. Gittim adama sarıldım.' dediğini duydum birolün ama dilek onu çileden çıkarttıp dahada teleşlandırmak için dinlemeksizin devam ediyordu anlatmaya. 'sonra bir kafeye oturduk. Hani durağın yanındaki kafe şu maç izlediğin varya işte orada. Bir kahve kendine bir tanede bana söyledi. Kahvemizi içerken ismini de ben sordum ibrahim dedi.' İşte bu anda birolün aklına yıllar önce ki ben gelmiş olucak ki biraz önceki stresinde etkisiyle katıla katıla gülmeye başladı. Bende kendimi tutamadım ve telefonu kaptım aldım dileğin elinden. Biran düşürdüğünü sandı ama hemen toparlanıp beni dinlemeye başladı. 'Birol sıra arkadaşındanda mı kıskandın dileği' diye sordum. 'İbrahim yaa olum ben seni güldürüyorum sen beni öldürmek için elinden geleni yapıyorsun ama bu yetin bayağı gelişmiş' sonra krize girmiş olucak ki yine gülmeye başladı hemde insanın kulağında hoş bir kaşıntı bırakan yüksek tonda gülüşüyle. Dayanamadım ve telefonu yeniden dileğe iade ettim. Biraz daha konuştular. Anoyol trafiği şehir içine yayılınca yolu tarif ala ala kadetmeye başladım. Konuşurken iki kere hemde aynı yeri geçtik. Üçüncü sefer doğru yola saptık. Bildiğim kadarıyla türkiyede satışları senelerdir hat safhada olan bir markanın binasının arka kısmındaymışız. Arabayı part ettim ve doğru personal girişiyle asansörü kullanarak biral gökmen yazılı kapının önüne geldik. Kapıyı çaldık ve içeriye girdik. Dakikala önce bizle konuşup gülüşen birol göğsünde dört boşlukla yerde ebedi uykuya tekamül etmişti. Dileğin görmesine aman vermeden kendimi toparladım ve 'gel birer kahve daha içelim birol iyice meraklansın' dedim.

29 Nisan 2009 4-5 dakika 7 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 15 yıl önce

    güzeldi yüreğine sağlık abim

    👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍