Marka Tutkusu

Bugünden evveline,geçmişe dönelim isterseniz önce.Benim çocukluk yıllarıma;çok ufakken bana ne giydirdiklerini hatırlamıyorum ama,resimlere baktığımda,giydiğim elbiselerin o kadar da kötü olmadığını fark ediyorum.Yeni bir şeyler giymek için,bayramları beklememiz ve annemiz ve babamızın yatağın ucuna ne bıraktıysa bayram sabahı onları giymemiz gerekiyordu.Yani bayramdan önce alışverişi birlikte yapıp,kendi giysilerimizi seçmek mümkün değildi.

Bayramlar en coşkulu, en havalı, en nadide günlerimizdi.Komşuların ve akrabaların ziyaretlerine gittiğimize,onların bizi beğenmeleri ve saçımızı okşamaları en büyük bayram saadetiydi.Büyüklerimize,yaşıtlarımıza yeni elbiselerimizi ve ayakkabılarımızı göstermek için bayramlar en güzel zamandı.


İlk okul dönemimizde,kara kara önlükler,beyaz kolalı dantel yakalarımız vardı.Canım annem,şahane dantel yakara yapınca,öğretmenimiz tüm dantellerini anneme yaptırırdı.Tabi evlat hatırına annem de itiraz edemezdi.Aslında o günlerin başka bir tadı ve önemi vardı.Temizliği titizliği ve disiplini daha erken yaşlarda öğrendiğimiz için.Daha derli toplu daha saygılı çocuklar olarak büyüdük.

Orta okul yaşlarımda,yine okulumuzda kılık kıyafet kontrolleri vardı,lacivert forma,içine beyaz gömlek,okul dışında ise öyle çok giyim konusunda takıntılı değildim.Ailemin bütçesine göre ne alınırsa onu giyerdim.Dolabımı taşıracak kıyafetlerim olmadı,çünkü zaten bir dolabım da olmadı,doğrusunu söylemek gerekirse,annemin yatak odasındaki tek dolap hepimizin müşterek kullandığı bir dolaptı.


Fakat ara sıra güzel giyimli kızları görünce bazen özenirdim..ne yalan söyleyeyim.Lise yıllarında ise okulda gri forma,içine beyaz gömlek giyerdik.Okuldaki bazı kızlar yanına yedek poşet alırlar,evden çıkarken giydikleri okul formalarını çıkarıp,poşetteki serbest kıyafetlerini giyip okulu kırarlardı.Yani derse girmezler akşam okulun çıkış saatine kadar gezerlerdi.

Bir kaç kez beni de ayartmaya çalıştılar,evden çıkarken ben de bir yedek poşetle çıkmıştım.Çıkmıştım çıkmasına da,derse girmeyip dışarıda gezmeye bir türlü cesaret edememiştim.Sınıfımızda iki tane kız vardı,ikisi de oldukça güzel ve alımlıydı.Okul ayakkabıları çantaları saatleri marka mıydı,bilmiyorum ama,oldukça dikkatimizi çekiyordu.Haftada bir kaç kez değişik montlar,eşofmanlar,mantolar,çizmeler ve çantalarla geldikçe onlara hayran kalıyor,keşke bizim de böyle kıyafetlerimiz olsa diye iç çekiyorduk.


Okul ve ev mesafesi dışında pek yer gezmediğimiz için,kimin ne giydiği,neyin moda olduğunu bilemiyorduk.Lakin Şişlide oturan zengin çocukluk arkadaşım vardı,yaşından daha olgun gösteren kürkler,deri topuklu ayakkabılar,pullu ve simli elbiseler giyer saçına röfle yaptırırdı.Bu da yetmez gibi,koluna boynuna ne kadar altın varsa takar öyle gezerdi.Ben o zamanlar onun bu tarzını,görgüsüzlük değil de moda olduğunu zannediyordum.Bazen ona özeniyordum ,bazen de onun bu tavrını yadırgıyordum.

Bazı markaları onun giydiği elbiselerden veya okuduğumuz dergilerden tanıyordum.Zira bazılarınız hatırlar televizyon bile siyah beyazdı.Sanatçıların ne renk giydiğini, hangi modayı takip ettiğini anlayamıyorduk.

Gelelim bugüne,ufak çocuklardan,yetişkinlere,olgun insanlara kadar herkes,modaya uyum sağlamakta ve neredeyse marka tutkusu olmakta,hatta bazıları bunu hastalık derecesine getirmekte.

Anneler daha bebek karnındayken bebek bavulunu markalı elbiselerle dolduruyor,doğduktan sonra büyütene kadar çocuklarını özenle giydiriyor.Çocukluğunda ve ergenliğinde kendi kıyafetlerini kendileri seçme hakkına sahip oluyor.

Okullarda gençler okulun özel kıyafetlerini giyseler bile çoğu kuralları tam yerine getirmiyor.Erkeklerde gömlek düğmeleri yarı açık,gömlek yakaları kayık,kravatlar ceketlerinin ceplerinde,saç sakal tıraşı gelmiş,kızlarda ise,etekleri dizlerinin üzerinde,saçları salık,kollarında markalı saatleri,çantaları,ayaklarında son model ayakkabılar,sırtlarında marka montlar.Sanki hepsi okul podyumunda yarışıyorlar.

Gençler imkanları ne olursa olsun ailesine istediklerini aldırtmak için direnmekte.Ebeveynler ise çocukları arkadaşlarının yanında mahçup olmaması için onların arzularını yerine getirmek için çabalıyor.Teknolojiye ayak uydurmak ise son derece zor.Her sene yeni model çıkan cep telefonları,bilgisayarlar insanları bu yarışa sürüklüyor.

Kadınlar,erkekler,gençler,hatta çocuklar şık ve alımlı olmak,beğenilmek ve her şeyden önce kendisine olan öz güvenini dış görünüşüyle kazanmak istiyor.

Böyle olunca ne bakımsız, ne çirkin kadın kalıyor.Bazen annesine bakıp ona benzemeye çalışan dikkatli çocuklar,bazen çocuğuna bakıp onun gibi genç kalmaya çalışan anneler çoğalıyor.Bazen de modaya ayak uydurmak ve marka sahibi olmak uğruna bazı ocaklar sönüyor.


Fakat ne olursa olsun,marka tutkunu olmak ve modayı takip etmek ayrıcalıktır.Eğer onun esaretine kapılmışsanız sizi bu zevkten ve alışkanlıktan hiç bir kuvvet döndüremez..



Bizim çocukluğumuzda yırtık giymek,pis giyinmek ayıptı,şimdiki zamanda ise,sanırım markasız giyinmek ayıp sayılıyor..Tüketicilerde bu talep hızlandıkça,üreticilerde bu fırsatı sonuna kadar değerlendireceklerdir...

22 Şubat 2014 4-5 dakika 74 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar