Maziyle Yüzleşme

Kalbim !
Yaşadığımın tek delilisin. Solumda daima yüksek perdeden atıp tutmasan, öldüm zannederdim kendimi. Evet. Bedenimin yeryüzünde hüküm sürdüğünün tek delilisin belki. Peki ya ruhumun? Ruhum ölmüş olamaz mı? Bir ruhun öldüğü nasıl anlaşılır ki? Yine bir sorular kıskacındayım. Şimdi sizlere ve kendime beni bu soruları sormaya iten şeyi itiraf edeceğim.

Bugün 6 yıl önceki Meryem ile yeniden tanıştım."Merhaba" dedim ona. Beni kendi dünyasına buyur etti. Onun kelimelerle bezeli dünyasını okudum okudum okudum.. Sanki kendi kalemimin kelâmını değil de bir başkasının kelâmını okuyor gibi hissettim o an. Her ne kadar o tarihte 16 yaşında taze bir genç kız olsam da zihnimden sızıp kağıdıma dökülen fikir kıvılcımları beni hayrete düşürecek kadar kuvvetli idi. O yaşta kalemimin bu denli kuvvetli olması beni derinden etkiledi. İçimde bir şeyler sızlamaya başladı. Ona "Ben senin 6 yıl sonraki hâlinim" diyemedim. Zira karşımdaki Meryem etrafa ve bana gülücükler saçıyordu. Hayâllerini anlatıyordu. Yazmak onun için "her şey" demekti. Kalemiyle var olduğunu hissediyordu. Çok değil belki birkaç yıl sonra acemice de olsa bir kitap çıkarmak istiyordu. Bu kitap onun yazarlık serüveninin ilk basamağı olacaktı. sonra basamak basamak ilerleyecek ve kelimelere kıymet veren insanların kıymetlisi olacaktı. Amacı ölümlü ruhundaki envâi çeşit hissi ölümsüz kılmak belki bir nebze de olsa hatırlanmaktı. Şöyle yazıyordu 26 Nisan 2013 tarihli bir yazısında; "Ben kimse için yazmıyorum aslında. Eğer ille de biri için yazacaksam kendim için yazıyorum. Sustuklarım içimde harf harf isyana durmuşlar sanki.Konuşsam sonu pişmanlık, sussam öleceğim. Ben de yazıyorum işte. Bir gün toprağa karışıp çürümeye yüz tutunca bedenim, ilelebet diri kalır umuduyla cümlelerim." bu satırları okurken boğazım yumrulandı.

Kimdi bu yüce düşünceli insan? Ben olamazdım. Onun şiirleri imgelerle dolu bir şölendi. Bense şiir yazmazdım. Onun muhayyilesi uçsuz bucaksızdı. Bense hayal kurmazdım. Onun umudu bir güneş kadar parlaktı. Bense karanlığa gömülmüştüm. Hayalleri vardı ve öyle güzel gülüyordu, gülerken gözlerinin içi o denli parlıyordu ki ona nasıl söylerdim;" Ben senin 6 yıl sonraki hâlinim. Hiç bir hayâlin gerçek olmayacak. Bir kitap çıkaramayacaksın. Hiç bir ölümlünün dilinde yazdıkların tekerrür etmeyecek. Hayâlini kurduğun gibi deniz kıyısı bir şehirde,hayâlini kurduğun bölümü okuyacaksın belki ama özünde var olan yazma aşkını yitireceksin. Zaten üniversitenin son senesinde de işleri iyice berbat edeceksin." diyemezdim. Nasıl söylerdim?;"Zihnin fikir üretmeyi bırakacak,kelimeler seni terk edecek, kalemin kendini kıracak, yazdıkların yalnızca bir kaç günceden ibaret kalacak." diye ona nasıl söylerdim. Öyle sıkı sıkıya tutunmuştu ki o hayâllere, tutunmayı bıraksa muhtemelen yaşamayı da bırakırdı. En çok söylemekten korktuğum şey ise; "Gülmeyi bırakacağımdı, gözlerimdeki ışığın söneceği ve bir duvar gibi hissiz surat ifadesi ile odamdan hiç çıkmadan günlerimi sürdüreceğim." idi. O, insanların gönüllerine yelken açmayı düşlerken seneler sonra onu bir odaya hapsettiğimi nasıl söylerdim.

Seneler önceki Meryem ile yüzleşmek unuttuğum gerçekleri yüzüme bir tokat gibi çarptı. Beni düşünmeye sevk etti. Artık hayal kuramıyordum, gülemiyordum, hissedemiyordum ve en önemlisi de yazamıyordum. Yıllar önce yaşama cevherim olan şeyler geçen birkaç yıl içerisinde unutulup gitmişti. Bunun sebebi neydi? Acaba ölmüş olabilir miydim?

Kalbim !
Yaşadığımın tek delilisin. Solumda daima yüksek perdeden atıp tutmasan, öldüm zannederdim kendimi. Evet bedenimin yeryüzünde hüküm sürdüğünün tek delilisin belki. Peki ya ruhumun? Ruhum ölmüş olamaz mı?

Bir ruhun öldüğü nasıl anlaşılırdı ki?..

01 Kasım 2017 3-4 dakika 17 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (2)
  • 6 yıl önce

    🙂 umduğumuz yollarda yürüyemesek de, yürüdüğümüz yollarda umacağımız 'şeyler' i arıyoruz belki de. Diğer ruhları bilemiyorum ama o 'şeyler' in hiç olmayacağını düşündüğüm an ölebilir ruhum.

    İçten bir yazıydı, gülümsemenize kavuşmanız dileğiyle..

  • 6 yıl önce

    Hepimiz yürüdüğümüz yollarda umduklarımızı bulursak ne de güzel yeşillenir dünya. Gülüşlerimizin dudaklarımızdan silinmemesi temennimle. Çok teşekkür ederim Nigar hanım. 🤗