Mektup

Bir dalgalı mektup misali buruşmuş kalbim var karşında. Sevmeyi beceremeyen belki de biraz korkan, durgun ama bir o kadar da kırılgan. Hep yanlışlarla..

Hep yanlışlar görmüş, kırılmış, ufalanmış ama yılmadan bir şey için savaşmış yorgun bir kuş kadar çaresiz kalan ben sesleniyorum sana...
İçimdeki kalmış duygular var yarım yarım... Ya korkuyordum seni o duygularıma katmaya ya da kendimden kaçıyordum. Bir umutsuzluk alemi var karşımda, istemeden de olsa ona koşuyordum, sen yerine.

O kalabalık ortamlarda bile parlıyordu gözlerin, bir dolunay gecesinde ışıldayan ay kadar mükemmel ve sade. Görmemek, görüp de büyüsüne kapılmamak elde değildi. Bakıyordum gözlerine ama sen bilmiyordun...

İşte şimdi söylüyorum sana tüm yüreğimle; bir kağıtta bu duygular anlatılmaz belki ama, karşına çıkıp da söyleme cesareti bulamadım kendimde. Ben sana AŞIK oldum. Evet ilk gördüğüm günden beri içimde sakladım bunu. Bu gün gelip de söylemek için biriktirdim yüreğimde o büyük sevgimi.

Şimdi biliyorsun işte. İster buruşturup at kağıdı, yüzünde alaycı bir gülümseme olsun, istersen yüreğinin sesini bir dinle,neler fısıldıyor kulaklarına.

Bunları sana yazabilmek bile bir umuttur benim için. Aşkı yazmak diye bir şey yoktur ama sana yazmak bir başka... Her adını andığımda bir sancı oluyo içimde ama tatlı bir sancı. Biliyor musun ki ben seni tarifsiz bir şekilde seviyorum buna aşk diyemezsin... Ben elimden geleni yapmaya çalıştım.. Şimdi sıra sende, bedeli neyse ödemeye hazırım...

08 Ekim 2008 1-2 dakika 10 denemesi var.
Yorumlar (1)