Merve'nin Günlüğü ? 6

Sanki unuttuğu bir şey varmış gibi aniden geri döndü aslında öyle bir derdi yoktu herhangi bir şeyi de planlamış değildi fakat girdiği sokağı mı beğenmedi yoksa içinde hissettiği huzursuzluğa mı kulak vermişti bilmiyordu sadece geri dönmek arzusu ile hızlı adımlarla ana caddeye ulaşmak istiyordu '..İstanbul işte ..olmadık anda olmadık yerde bir replik bırakıyor hafızalarda .. hayatın seyrini belirleyen çizgide bir biz miyiz etkisiz olan ? sen benim dilimden düşen gümüş sözcüklerim olmalısın...neden göremiyoruz peki kendimiz için doğru olanları ...belki de bu kadar yanlışın içinde körüz sadece..' diye düşündü bir büfenin önüne geldiğinde soğuk su aldı satıcı çocukların mendil ve kalem israrı bu kez canını sıkmıştı evet hassas ve duyguluydu ama kendisinin de tahammül sınırları vardı ve bugün hiç gününde değildi . Üsküdar kendisine uzak ama her nedense ayaklarını oraya çeken sırrın ne olduğunu henüz bilmiyordu güneşin yakıcı parlaklığı gözlerini alıyordu '.. kahverengi bir çift göz avuçlarımda kahve kahve .. bulurum mutluluğu açarım ben kahverengi gözlerinde .. aslında onsuz özgürlük hiç bir anlam ifade etmez..bir kez o gözlerin o bakışların tadına varıldı mı asla kopamazsın ..ve hapsolursun muhtac olursun ..ve herşey onda anlam bulur onunla anlam bulur ..özgürlükte buna dahil .. gözlerde hapsolmak ve gözlerde olabildiğine özgür olmak ..nasıl bir his nasıl bir kalp bu böyle ..benim kalbim farklı ..o katılaşan kalplerden ayrı ..' evet aynen böyle .Düşündüğü gibiydi öyle bir kalbi vardı ki bu dünyanın insanı değil farklı başka dünyalardan gelmiş gibiydi bu dünya kirli ve entrika doluydu uğradığı her hayal kırıklığı bunu kendisine iyice göstermişti '..bu hayatta bizi böyle kabullense keşke ..bir yandan ağlarken çocuk gibi bir yandan oyalarken yüreğimi yine hangi umutlarını avutacak kalbim .. farkı ortaya çıkartabilmektedir aslında bütün mesele ..herkesin göremediklerini fark edemediklerini fark etmekte bir farklılıktır kalbim farklı benim ..' diyordu bunu kaç kere tekrar etti hatırlamayacaktı ama peşinden koşup gelen çocuğun '..abla düşürdünüz bunu düşündürdünüz diyerek uzattığı akbil'ini heyecan ve sevinçle alıyordu az önce canını sıkan çocuklardan biri değildi ama bu kez çok çok mutlu olmuştu çocuğa adını sordu nerede oturduğunu okuyup okumadığını işte fakat bunları sorarken neden ne için bunu yaptığını bilemeyecekti teşekkür etti ona bir şey alıp almama arasında gitti geldi düşünceleri çocuk az ilerideki bir mağazanın içine girip kaybolmuştu '... yağmurlu bir günde sana gelsem ..ıslak saçlarımı düzeltip yüzümün nemini ellerinle siler misin .? bilmek ..seni bilmek kendimi bilmektir aslında ne istediğini bilmek amacımı bilmektir aslında ve sevmeyi bilmek seni ..sevmeyi gerçekten bilmektir aslında .. sonsuz sevecektim birazcık sevseydin ama senden vazgeçtim ..tek bir el kalıyor geriye bendeki tüm ıslaklığı silebilecek kadar güçlü bir el ..' .Deniz kenarına gelmiş denizin mavi kıvılcımları martılar gemiler ve insan kalabalığı içinde beklediği biri varmışcasına iskeleye yakın bir yerde durmaya başladı seyyar simitçiler ayakkabı boyacıları ve büfeler sık aralıklarla dizilmişler bir yandan çevresindeki seslere kulak verirken bir yandan düşünüyordu '..oysa inzivaya çekilen sadece bedenimizdi ..hangi ruh kıyıya vurmak isterki ..sessizlik sonsuz sessizliğe çekilmek isterki ..hangi kalp içinde başka bir kalp olmadan yaşamak ister ki? ruh gizlenir ara ara ..ortaya çıkarmaksa onu bedenin elinde bizim elimizde .. bir gün dünya benim için de bu kadar küçülür mü dersiniz..?? her insan aşıkken biraz şımarık çocuk ruhuna bezenir ..içimi kemiren bu dipsiz düşüncelerden kurtulmak güç ..en az ondan kurtulmak kadar ..Oyuncakları bırakıp yüreklerle oynayalı oyunların adı aşk kaldı ..' kağıt helvacı geçiyordu hiç aklında olmayan bir şeyi yapacaktı seslenecek iki tane alacaktı neden iki tane bunu kendisine bile sormaya cesaret edemedi ve oturup güzelce yiyecekti ...


10.08.2011/çengelköy

12 Ağustos 2011 3-4 dakika 164 denemesi var.
Yorumlar