Meryem Orucu

Sarajevo'yu dolduruyorum ciğerlerime, bir avuç sis, bir avuç karbon monoksit miktarı acılar süzülüyor şehrin bacalarından... Ve dokunuyor ciğerlerime...

'SEN' diyorum bir elif miktarı... 12 vuruşluk bir 'SUS' oturuyor dilime... Damağıma yapıştırdığım dilim duygularıma gebe... İçim çığlık çığlığa 'Meryem orucu' nda... İçim çığlık çığlığa gururun ağzını kapatıyor, içim cayır cayır hasretinle... İçim paramparça, içim elimde kalanlarla esrik, ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA...


Acılar oturmuş yüreğime, 'artık çok geç' diyor çok geç... Artık MANTIK demini salmış aşkın suyuna, realite rengini vermiş aşkın hayallerine... Öyle ki aşk şarabı şimdi, öylesine kekremsi bir tat ki, hiçbir aşk sözü tatlandıramıyor artık...


Doğruydu ya... 'seni seviyorsam sana ne!' demişti Nietzsche... Doğruydu! Kİ yokluğunla varlığın aynı değeri ihtiva ediyorduysa... Ki varlığın yokluğunun katili idiyse? Ki VARLIĞINDA sende güzele dair ne varsa MANTIĞIN ÇARMIHINA geriliyorduysa? Ki ben hayallerimdeki 'sana' dokunmanı istemiyorduysam. Ki 'Ben gidiyorum' demeni beklediyse bu yürek bunca zaman... Ama 'gelme' artık! Aşk cellâdım olsun, kalbim kanasa da gelme! Yansın içim cayır cayır, kırılsın kalbim, parça parça olsun ellerim kalbimi avucumda tutarken... Gelme! Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken yol yol olsun... Yol yol hayallerime varayım ben... Benim ol öylece KOŞULSUZ, SINIRSIZ, ENGELSİZ ve MANTIKSIZCA... Sadece benim ol 'hayallerimde'...

13 Şubat 2011 1-2 dakika 4 denemesi var.
Yorumlar