Mesafelere İnat Sevmek

Sevmek, birini kendini adarcasına sevmek...

Yere ve göğe inat sevmek. Tutmak ellerini. Mesafeleri hiçe saymak, gönülleri bağlamak birbirine.

İçinde ona dair olan sevgiyi pekiştirmek, ona kavuşma hayaliyle.
Ne kadar uzak olabilirsin gerçekten sevdiğine? Yıldızlar kadar mı, güneş kadar mı? peki ya sevdiğin insansa yıldızın, güneşin.
O zaman kalbin kadar mı, kalp değil midir seven peki onu. Yollar kadar mı? Ya yazdığın şiirlerle birleştirirsen yolları. O zaman gök kadar ya da dünyanın merkezi kadar... Ya o gökyüzünse, en temiz en güzel hayalleri onda kuruyorsan. ya oysa günün. ya da dünyanın merkeziyse o onu duyduğun an kesiliyorsa soluğun...

beşinci mevsim kadar mı uzak onu sevmek yada on üçüncü ay.. Ya oysa senin beşinci mevsimin on üçüncü ayın. Biliyorum ki o her şeyin, o senin bir bütünün...

Peki ya mesafeler? Zor değil mi onu görmeden, ona dokunmak isteyip de dokunamadan, ona sarılmak isteyip de sarılamaman geçen zaman. Zor olmuyor mu onsuz aldığın her nefes. Boğazına oturmuyor mu mesafeler... Onu beklemek koşulsuzca, bıraktığı limanda, durakta ya da nerede bıraktıysa işte. Gözün hep yolda değil mi gelmesini beklemiyor musun? ya da alıp başını ona gitmek istemiyor musun?
Mesafelere inat, hala özlüyorsan onu, hala saklıyorsan kokusunu bu değil midir sevmek...
Hani diyor ya Can Yücel "En uzak mesafe ne Afrika'dır,

Ne Çin, Ne Hindistan,

Ne seyyareler

Ne de yıldızlar geceleri ışıldayan...

En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir..

Birbirini anlamayan.."
nereye giderse gitsin, ne kadar kilometre olursa olsun sevmek iki kişinin kalbinin işi işte. ya uzaktır sana ya da hep yanı başında...
Mesafelere iant sevmek demek, mesafeleri unutmak demek...

29 Mayıs 2011 1-2 dakika 76 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar