Mükemmeller Parmak Kaldırsın

Bu hikayeyi duymuşsunuzdur...

Aktarma yapmak isteyen genç bir hanım, uçağının iki saat gecikmeli olduğunu öğrenince hava alanındaki dükkanlardan birine girer bir dergi ve bir kutu sevdiği kurabiyelerden alarak bekleme salonuna geçer.Boş bulduğu bir yere oturur ve dergisini okumaya başlar.Hemen yanında genç bir adam oturmaktadır.Bir yandan dergisini okurken bir yandan da sehpanın üzerindeki kurabiyelerden atıştırır.Bir ara bir şey dikkatini çeker bayanın.Yanındaki koltukta oturan adam da sehpadaki kurabiyelerden atıştırmaktadır.Ne görgüsüz adam, insan önce bir izin alır der içinden.Sonra bir kurabiye daha atar ağzına.Adam da bir tane.Kadın ağzına bir kurabiye attıkça adam da atıyor.O bir tane adam bir tane.Adama dik dik bakar kadın.Kutuda da son bir kurabiye kalmıştır.Onu da ye bari utanmaz adam der kendi kendine.Adam kutudaki son kurabiyeyi hızlıca kapar, ortadan ikiye böler ve gülümseyerek kadına uzatır.Yok artık ya bu kadarı da fazla ama der içinden, bu kadar mı görgüsüz olur bir insan.Tam bu sırada bineceği uçak anons edilir.Sinirle kapıp ağzına atar adamın uzattığı kurabiyeyi ve hızla kalkarak işlemlerin yapılacağı bankoya yanaşır.Pasaportunu çıkartmak için çantasını açtığında, dünya başına yıkılır.Kurabiye kutusu hiç açılmamış halde çantasındadır. Dükkandan çıkarken kutuyu çantasına koyduğunu unutmuştur.

Evet bir saattir yediği kurabiyeler görgüsüz, utanmaz kaba diye nitelendirdiği adamındır.Adam hiç ses çıkarmadan kadınla bölüşmüştür bütün kurabiyesini.Hem de son tekine kadar..

Önyargı...

Benim gibi sizinde, birisi hakkında gerçeği bilmeden ileri geri düşünüp, konuşup ta, daha sonra meselenin iç yüzünü öğrenince ?tüh be hakkını yemişiz garibin? dediğiniz olmuştur.Ufak bir sızı, bir vicdan azabı duyarsınız içinizde.Bu kişi eğer yakınızdaysa özür dileme, helallik alma ve o vicdan azabını bir nebze de olsa hafifletme şansınız vardır.
Peki ya hiç tanımadığınız kişiler...Örneğin otobüste giderken, bir baba üç evladıyla oturup, sürekli ağlayan çocuklarına hiç susun demeden yolculuğa devam ettiğinde, siz ona ne gamsız,ne düşüncesiz adam diye söylenirsiniz.Ama sorsanız, belki de onlar hastaneden geliyorlardır.Bir saat önce çocukların anneleri ölmüştür ve eve dönüyorlardır...
Çocuklarına bu durumu nasıl anlatacağını, ne yapacağını bilemeyen ve yeni kaybettiği eşinin acısıyla yanıp, kavrulan ?gamsız? adam...

Önyargı, iletişimde aksaklıklar meydana getiren, sorunların çözümünü engelleyen, dostlukları baltalayan hatta bitiren çok kötü ve zararlı bir düşünce ve davranış biçimidir.Hedefinde insan vardır çünki. Yunus'un ?yaradılanı sevelim yaradan dan ötürü? dediği insan...

?Bir insanın artıları eksilerinden fazla ise o insan sevgiye, muhabbete ve hoşgörüye layıktır? der bir Allah dostu.Bariz hataları, çok kötü huyları, ve alışkanlık haline gelmiş çirkin davranışları yoksa sevilmelidir.En azından insan olduğu için...

Önyargının en temel nedeni insanları ve olayları ?olduğu? gibi değil?, ?olduğumuz? gibi görmemizdir. Bir insanın ?bizce? kötü olan bir huyu yada davranışı yüzünden, bizim göremediğimiz yada görmek istemediğimiz diğer tüm iyi huylarını, güzelliklerini bir yana atıp, onu karalamak, silmek önyargıdan çok vidansızlıktır.Zaten insanın birini sadece kendi hoşuna gidiyor ve kendi istediği gibi davranıyor, hareket ediyor diye sevmesi menfaattir, bencilliktir ki; bu önyargıdan da kötüdür...

Hiç fark ettiniz mi bilmem, en çok karamsar insanlar kapılır önyargıya.Etrafınıza bakın bunu çok rahat görebilirsiniz.Neşeli, güler yüzlü, sevecen insanlar genelde önyargılı olmazlar.Onlar her şeyi ve herkesi olduğu gibi kabullenir ve yaşarlar.Sürekli hata kusur arayıp durmazlar.Hayatla ve kendileriyle barışık insanlardır çünki.Diğer İnsanlarla da...

Bunu becerebilmek için gözleri güzel bakmaya alıştırmak gerek galiba.Güzel bakan güzel görür derler.Allah vergisi o masmavi, o yemyeşil, o rengarenk gözlerle güzel bakamamak, güzel görememek o gözlerin hakkını yemek değil de nedir sizce?...

Yukarıda da belirttiğim gibi, önyargı dostlukları, arkadaşlıkları da yok eder.Ufacık bir kibrit parçasının yüzlerce yılda zar zor yetişen bir ormanı, dakikalar içinde yok etmesi gibi, uzun uğraşlar ve fedakarlıklar sonucu kurulan dostlukları,arkadaşlıkları, kibritmisal önyargılara, alınganlıklara kurban etmek insan olan insana yakışmaz...

Halbuki insan kendi kusurlarını görse ve bu kusurlarına odaklansa başkasını eleştirmeye, not vermeye ihtiyaç duymaz.Zira hepimiz gözlerimizi bir saniye yumarak geçmişteki hatalarımızı, yapmamamız gereken şeyleri düşünsek, beğenmediğimiz, insafsızca yargıladığımız insanlardan çok ta iyi, çok ta farklı olmadığımızı görürüz...
Mükemmel olan varsa parmak kaldırsın...

Maharetin büyüğü, gözünün üstünde kaşı var kabilinden anlamsız bahanelerle bir insanı eleştirmek, yargılamak değil, kaşın altındaki göze hürmeten o insanı sevmek, sevebilmektir...

Yapabilenlere selam olsun...










.

24 Temmuz 2009 4-5 dakika 9 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (2)
  • 14 yıl önce

    Güzel düşünen güzel görür, Güzel gören hayattan lezzet alır

    Bu yazıyı okuduktan sonra bir çok kişi gözünü yumacak ve hayatını tekrar gözden geçirecektir eminim. Tıpkı şuan benim yaptığım gibi

    Teşekkürler Murat Can Kaleminin izindeyim

  • küçük hamleler büyük etkiler... çok başarılı ağabey :) teşekkür ederim