Naçizane Bir Kaç Kelam

Gecelerin ortasında ayaza kesmiş yanımla, kalemin ucunda sessiz çığlıklarıma infaz ateşi yaktım. Son deminde ömrümün ruhumu hicaza bağladım.Ne varsa yüreğimde ak kağıda ağladım. Hep alkışladılar. Oysa ben alkış istemedim.Anlaşılmak istedim. Anlatmak istedim.Gönüllerde buz tutan sevda yağmurlarını kar yangınlarında şimal rüzgarlarına bırakıp gökkuşağına uzanıp yağmur sonrası renk renk gül açmak istedim.Güneş gibi ışık saçmak istedim.

Şu dünyanın geldiği noktayı yüreğimi kanatarak yazmak istedim.
Herkes birini seviyordu , ne yazık ki birbirini seveni görmedim.Herkes birbirini ezmek istiyor. Üstünlük sağlamaya çalışıyordu .Sahte tebessümlerle yüzlerde maskelerle birbirlerine gülümsüyor, arkasını döndüğü anda duyunca üzüleceği sözler sarf ediyorlardı birbirleri ardından. Hal böyle olunca sevginin yerlerde kalplerin yosun taşına sarılı olduğunu fark ettim. Etmeseydim acaba daha mı iyi olurdu ? Olmazdı her insan bana göre bir dünya, her insan bana göre özel, her insan bana göre güzel. O zaman nedir bu üstünlük kurma kargaşası?
İnsan tabiatı ve yaradılışı gereği zaten yaratılmışların en üstünü değil mi ?
Değerler neyle ölçülürdü? İnsanlar güzelliklere yelken açtıkça iyiliklere el verdikçe, birbirlerine yardımı esirgemedikçe . Önemli olmak yerine insanlar değerli bir insan olmayı seçselerdi herşey daha güzel yansımaz mıydı ? Seçilmiş olmak değerli olmaktır .Dünyadaki bütün savaşlar hırs ve egonun kabarması daha çok benlik duvarına hapsolma daha çok isteme sadece kendini görme at gözlükleriyle dünyaya bakmak ve sevgisizlik, eğitimsizlik cehalet yüzünden çıkmıyor mu?

Kendimizi kandırabilir miyiz? Başkasını kandırdığımız kadar. Asla . İnsan en büyük yalanı söylerken karşısındakine aslında kendine söyler.Değişen şu dünyanın hamuru mayası sevgiyle yoğrulmuştur yüce Mevla tarafından. Fakat insanlar o mayayı ekşitti. Kin duyguları kabardı. Kimse kimseyi tanımıyor . Kimse kimseyi dinlemiyor. Sadece beklentisi ve menfaati doğrultusunda sevecenlik gösteriyor .
Garip tuhaf insanoğlu .Bir damla sudan yaratıldığını ne çabuk unuttu.
Elbette hayat şartları yaşam koşulları çok ağır. Her insanın omuzunda ağır yükleri var . Kimisi eşiyle sorun yaşıyor, kimisi çocuğuyla, kimisi komşusuyla.Kimisi ağır hastalıklarla yaşam mücadelesi veriyor Her insanın her insana göre sorunları farklı .

İlk eğitim ailede başlar, çocuğunuzu nasıl yetiştirirseniz öyle sonuç alırsınız. Çocuğuna şiddeti öğretirseniz, çocuğunuz şiddeti öğrenir. Çocuğunuza cömertliği öğretirseniz çocuğunuz cömertliği öğrenir. Çocuğunuza yardımlaşmayı öğretirseniz çocuğunuz insanlara yardım etmeyi öğrenir. Çocuğunuza önce anne baba olarak büyüklerinize saygıyı öğretirseniz çocuğunuz büyüklerine saygıyı öğrenir.
Yani siz ne verirseniz çocuğunuz onu alır . Hele de beyinler taze yaşlar küçükse...

Davranışlar eğitimde çok önemli rol oynar. Örneğin, bir baba sigara kullanıyorsa, kızım sigara içme, yada oğlum sigara içme dememeli korkutarak baskı ile bu aşılmaz . Sorun böyle hallolmaz. Önce baba içmemeli sigarayı en etkili davranış budur. En çok sizin davranış ve tutumlarınızı örnek alır çocuklarınız.

Buraya kadar bir şeyler ifade etmeye çalıştım. İnşallah anlaşılır. Son zamanlarda insanları çok mutsuz görüyorum. Bu konuda da bir şey söylemek istiyorum.İnsanlar nedense elindekilerin değeriyle yetinmek yerine onda olmayan şeylerin hırsına kapılıyor. Onlar için mücadele ediyor.Elindeki ile mutlu olmasını bilmiyor.Ve beklentilerin yaralayacağını unutuyor. En mutlu insan hiç kimseden hiç bir şey beklemeyendir.Nasibinde varsa beklediğin sana gelecek zaten seni bulacaktır . O halde bu derece mutsuz olmak hem ruha hem de kalbe zarardır.Ömre ziyandır .

Birşeyleri zemine oturtmak bazen çok zordur. Çünkü hayatın kendisi sabırdır sınavdır .O kadar çok ölüm haberleri alıyoruz ki bazen diyoruz hayret bugünde hayattayız ölmemişiz . Oysa ölüm her an her saniye gündemde .
Fani dünyanın fani insanlarıyız . Bu dünyada barış huzur mutluluk olsun istiyorsak daha çok gül dikmeliyiz gönüllere sevgi bahçesine çevirmeliyiz her yeri.

Nerde faydalı eğitici güzel işler var oraya koşmalı orada olmalıyız.
Ne yaparsak aşk ile yapmalıyız. Yüreğimizi ortaya koymalıyız..
Gerekirse insanlara arkadan önderlik etmeliyiz.

Bizler eğitime çok önem vermeliyiz.Cehalet bir ulusu yıkacak en büyük unsurdur .Sanat, sinema, tiyatro, spor, müzik, Kısacası sanatın her dalında yarınlara ışık yakmak için önce kendimiz ışık olmalıyız.ilim yolunda bilimle ilerlemeliyiz.Burada da eli öpülesi saygıdeğer öğretmenlerimize büyük görevler düşüyor.

Okumalıyız .Kuran-ı Kerimde yüce Allah cc şöyle buyuruyor ''Oku! Yaradan Rabbinin adı ile! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin en büyük kerem sahibidir.' (Alak,96:1-5)

Çağımızın en büyük hastalığı cehalettir.

Atatürk'ün bizlere bırakmış olduğu güzel ülkemiz bugünlerde derin bir kaosun içinde. Peki bizler ne yapabiliriz? Birey olarak vatandaş olarak bizlere düşen ne ? İşte bu konu üzerinde vakit kaybetmeden çok düşünmeliyiz. Evvela birlik olmalıyız. Birlik ve beraberliğimize düşman galip gelemez.Atatürk ışığında Atatürk'ün ilke ve hedefleri doğrultusunda Atatürk'ün yolundan şaşmadan emin adımlarla geleceğe yürümeliyiz.Bizler bin yıllık geçmişi olan aziz şanlı bayrağın altında yaşayan Türk Milletiyiz. Türk Milleti asla yenilgi bilmez.

Aydın Türkiye'miz yetiştireceğimiz aydın gençlerle emanettir.

Naçizane bir kaç kelam ettik. Sürçü lisan ettik ise af ola. Hepinizi gönülden selamlıyorum. Saygılarımla sevgiler.

08 Ocak 2017 5-6 dakika 224 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 7 yıl önce

    Okuma alışkanlığı edinmediğimiz sürece hem kendimiz hem de çocuklarımız cahil kalmaya mahkumuz

    Günün yazısını ve yazarımızı kutlarızud83eudd20ud83eudd20