Narkoz Kokulu Odalar

Narkoz kokulu odalara giderken başladı ruhumdaki fırtınalar... Başkaları için yaşanan hayattan geriye kalanları tek tek gözümün önünden geçirdim... Geri dönmeseydim; En fazla 3 gündü dökülen gözyaşları ve benimle gelen de olmayacaktı...
Geri dönersem ‘'biliyorum hayat sana'' dedim... Boş vereceğim... Deli olacağım... Sınırları ben çizeceğim... Ne sınırlarım olacak nede sınırsızlık... Her şey bende başlayacak, bende bitecekti... Başka sınırlara da saygılı olacaktım...

‘'Kanadını tak ve uç'' dedim kendime...

Geri döndüğümde ilk iş oldu, şehrimi değiştirmek! Yirmialtı yaş, üniversite ve yeni bir şehir... Kolayı ve rahatı reddederek basit bir yaşam...

Yıkık dökük, badanalı duvarlar, mozaik tabanlı odalar, fakirhanem, sobam ve ben vardım. Kestaneler, alüminyum çaydanlık, kitaplar, teksir kâğıtları, kurşun kalemler... Akşamları ekmek parası için iş, sabah ayazında okul yolları... Beyaz bir deniz üstünde çıtırdayan botlar, patika yollara alışık olmayan ayaklar... Yeni sokaklar, yeni dükkânlar, yeni yüzler...

Ailenin asi çocuğu çok dayanamazdı nasılsa, geri dönerdi...
Bilemezlerdi onlar, narkoz kokulu odalarda neler olduğunu... Tam on yıl geçti üstünden... Her şeye rağmen mutluyum... Artık aynalarda kaybolmuyor suretim... Kendimi görebiliyorum... İşte bu benim! Harman ettiği yaşamdan geriye kalan bir insan...
Şu an 36 yaşındayım. Bazen seksen yaşında bir ruh, bazen beş yaşında... Med-cezirlerin girdabı başımı döndürmüyor değil... Bedenimle uyum sorunu yaşasa da ruhum, mutluyum...
GERİ DÖNMEYECEĞİM....
Çünkü gün geçtikçe kendimi daha net görmeye başladım aynalarda...
Ve dönüp dolaşıp kendime sarılmayı öğrendim...

13 Kasım 2009, Antakya

17 Aralık 2017 1-2 dakika 21 denemesi var.
Yorumlar