Ne Öğretti Bize Bu Aşk

Sigarayı bırakan bir tiryakinin nereye koyacağını bilmediği elleri gibiyim. eksiğim yani...

Anlıyor musun?
Eksik!

Artık günler nasıl geçiyor hiç farkında değilim, benim uzun ve kapkaranlık gecelerim var, onlar da geçiyor elbet, ama gel gör ki gecenin atmosferinin bir cenaze evinin içi dolduran o kasvetli havadan farkı yok...

Ardından!

Evet ardından, aldığım her nefesin bir zehir gibi içime dolduğu hayatın bu derece çekilmez olmasının tek sebebi; artık senin ellerimi tutmaman...

Artık hayat filmimin hiçbir sahnesinde rol almaman!

Artık olmaman!

Şimdi beni anlamanı istiyorum. gerçekten beni anlamana ihtiyacım var. bunun hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini biliyorum. beni anlamanın bir anlamının olmayacağını biliyorum. sırf içimde kalmasın diye söylüyorum;

"söyleme içinde kalsın..." dedikleri şey sendin sevgilim...

Ve ben seni hep susuyorum!


Bazı şeyler, hep bazı şeyleri anımsatır hep; rakı denince balığın, balık denince denizin, deniz denince martıların anımsanması gibi...

Peki ya aşk denince?
Aşkın anımsattığı tek varlıksın.
Seni unutamamanın imkansızlığı burada.

Bazı şeylerin de birbirinden ayrılması gerekiyor; dine göre iki denizin bir birine karışmaması, demokrasiye göre din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, ters yönlerde seyreden araçların farklı şeritlerde yol alması, hayata göre de ikimizin bir arada olmaması..

Anlıyorum.

Gerçekten anlıyorum. gitmen gerekiyordu ve gittin!

Bunu da anlamış oluyorum son kez;
ne öğretti bize bu aşk?
masum bir bakışın durduramadığını,
hiçbir şiir geri getiremez!

12 Ağustos 2012 1-2 dakika 6 denemesi var.
Yorumlar